"YAKALAYIN DEDİM SİZE ONU "
///
Genç nefes nefese ellerini dizlerine yerleştirdi. Uzun süredir koştuğu için haliyle yorulmuştu. Etrafını kolaçan ettikten sonra büyük ama sessiz adımlarla ilerlemeye başladı. Cebinden çıkardığı telefonuna baktığında şebekenin çekmediğini fark etti. Sessizce küfrederek adımlarını hızlandırdı.
Böyle giderse yakalanmam çok sürmez...
Kendisine yardım edebilecek birini düşündü. Aklına bir isim dışında hiç kimse gelmiyordu. Açıkcası aklındaki kişiye gitmeyi de çok istemiyordu. Genelde iyiliklerinin hep ağır bir bedeli olurdu çünkü. Ama başka şansı mı vardı ki? Şansına bir kere daha lanet ettikten sonra ormanın çıkışını aramaya koyuldu.
///
"Oooo Bay Yang! Sizi görmeyeli çok oluyor. Duyduğuma göre seni fena paketlemişler! Woah, ilk duyduğumda inanamadım! "
Beden gözlerini devirdi. İki yıl olmuştu. Bir insan hiç mi değişmez!
"Görmeyeli çenen daha da açılmış Bay Han. "
"Kırıcısın. Her neyse ne oldu da işin düştü bana? "
Genç sakince içine cesaret yüklü bir nefes çekti.
"Kaçtım... "
"Ve kalacak yer istiyorsun?"
Oğlan kendi cümlesini soru biçiminde ona yönelten bedene karşı onaylar birkaç mırıltı bıraktı soğuk depoya...
"Sana dürüst olayım Jeong. Seni paketledikleri zaman... 13 Nisan'dı sanırım. Yaklaşık bir hafta sonra beni de içeriye aldılar."
Genç oğlanın yüzü duyduklarıyla şokla çarpıldı. Bu birinin onlara bir oyun düzenlediği anlamına mı geliyordu?
"İçeride çok fazla duramadım. Birkaç gün öncesine kadar buraya kaçtım. Açıkcası bende aranıyor ilanlarının baş konuklarındanım."
İçine derin bir nefes çekip konuşmasını sürdürdü.
"Yani anlayacağın benimde kalacak bir yerim yok. Yani henüz yok! Baksana şuanlık bizi idare edebilcek harika bir mekan! "
Ahhh, cidden şu çocuğun pozitif enerjisi...
"Pekala o zaman artık bir sorunum değil iki sorunum var... "
"İkinci sorun? "
Koltukta oturan beden tek kaşını sorgularcasına kaldırdı.
"Bana kalacak bir yer bulma karşılığında benden her ne isteyeceksen artık... Sıkıntım o. "
Depoyu derin bir kahkaha sesi doldurdu.
"Hadi ama Yang! Şuan da beş parasızız! Senden ne isteyebilirim ki! "
"Araba? "
"Uhmm! Mantıklı ama arabam var bebeğim."
Genç sakince nefesini verdi. En azından şu anda birşey istememişti.
"Hey baksana! "
Han'ın sesi kulaklarını doldurunca ona döndü oğlan. Han elini yanındaki çantanın üzerine bıraktı.
"Gördüğün bu çantanın içinde tam 2 milyon dolar var. "
Jeongin kaşlarını çatarak Han'a döndü. Bu kadar parayı birkaç günde toplaması imkansızdı. Tam anlamıyla im-kan-sız.
"O kadar parayı nereden buldun? "
Han sırıtarak ufak bir ıslık çaldı.
"Pavyonlar çok kazandırıyor tatlım. "
Jeongin sinirlenerek sesini yükseltti.
"Şakayı kaldıramam şuan. O paraları nereden buldun dedim sana! "
Sanki bu Han'ın hiç umrunda değilmiş gibi kıkırdadı.
"Birini buldum. Kumardan baya kazanıyor. Eh bende ufak isteklerini yerine getirip ödülümü almış bulundum. Ama sanırım şuan onuda içeri aldılar.
Cümlesini tamamladıktan sonra deponun giriş kısmından bir ses duyuldu.
"Orada öylece oturacağımı sanmadın herhalde? Tabii ki kaçıcaktım! "
Sarışın bir beden kendini Han'ın yanına atıp kolunu yanındaki bedenin omzuna attı.
"Eee tanıştırmayacak mısın beni arkadaşınla? "
///
Genç beden isminin Felix olduğunu öğrendiği bedeni inceliyordu. Lakin Felix'in ilgisi daha çok Han'daymış gibi duruyordu.
Han Felix'in sırnaşmalarını göz ardı edip Jeongin'e döndü.
"Ne yapıcaz?"
"Neyi? "
"Kalacak yer işte... Sabit bir konumda kalamayız."
Felix söze atlayarak cümlelerini sıraladı.
"Eğer benim banka hesabımı iptal ettirmemişlerse orada yüklü miktarda para var. Ama öylece bıraktıklarını sanmıyorum. Büyük ihtimalle adamlarımdan biri tüm paraya alıp Jeju adasına uçmuştur bile... "
Han onu ufak bir baş onaylamasıyla doğruladı.
"Tek başımıza hiç bir sik yapamayız. Eli uzun insanlar lazım bize. Açıkcası benim tanıdığım pek çok insan yok. Yang beni bilir. Çevre zayıflıktır. Esrarengiz olmak lazım."
Felix daldığı düşünceleri arasından sıyrılıp avuç içlerini birbirine vurdu.
"Aslında benim tanıdığım üç kişi var. Eğer onlarla iletişime geçersek onların bir üstlerine de ulaşabiliriz."
Jeongin kaşlarını çatarak Felix'e döndü.
"Nasıl olacakmış o? "
"Basit... Soygun yapıcaz. Onlarada şuan para lazım."
Han inanamaz gözlerle Felix'e baktı.
"Ne, hayır! Ben bir daha soygun riskini göze alamam. Beni enselemeleri an meselesi!"
Felix dudaklarını hafifçe Han'ın dudaklarına bastırdı.
"Shhh! Sakin ol. Seni koruyor olucaz."
Han söyleceklerini yutup gergince ellerinin ayasıyla diz kapaklarını ovuşturdu. Yapacakları iş gerçekten riskli olacaktı.
Jeongin Han'ın gerginliği anlamış olacak ki farklı çözüm yolları düşünmeye başlanmıştı.
"Veya onların dikkatini çekecek bir olay yaratabiliriz?"
"Hmm... Sanmıyorum çünkü bu işleri daha riskli hale getirir."
"Yani soygun yapmaktan başka çaremiz yok..."
"En azından şuanda öyle... "
///
Bölümü uzun yazmak istedim ama her zaman ki gibi olmadı...
Herneyse dilenci değilim ama yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin bacımwaterlaerr!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reus Amor
Fanfiction"8 suçlu bir araya gelirse ne olur? " "Sanırım birbirlerinin kuyusunu kazarlar. " ... "Değil mi? " ____ ⚠️Dikkat⚠️ - Bu kitap kirli oyunlar ve ship karmaşası içermektedir. Rahatsız olabileceklerin okumaması istisna ile rica olunur. - Slow update.