Reus Amor

𝑻𝒆𝒏𝒖𝒆𝒔 𝑨𝒍𝒗𝒐 𝒆𝒕 𝑨𝒍𝒃𝒐 𝑷𝒆𝒅𝒆𝒔

Yol boyu Felix'in eli yerinde durmamış, Han'ın bacakları arasında dolanıp durmuştu. Olduğu yere sinmiş yabancı tenin bir daha ki hamlesine karşı kendini korur gibi bir pozisyona geçmişti. Onları gören Minho yalnızca sessizce kıkırdayıp başını konuşan arkadaşlarına çevirmişti. Sonralardan Han'ın aklına gelen sinsi plan ile sakince sırıtıp kapıya doğru uzandı. Bir bacağını çilli bedenin bacakları üzerine attı. Giydiği çizmenin topuklarını Felix'in aletinin etrafında gezdirerek amacını belli etti. Bacağının altındaki bedenin can çekişir gibi bir hali vardı. Ense kökü kızarmaya başlamış, nefesini tuttuğundan mı bilinmez göğüs kafesi şişmişti. Mavi saçlı beden sanki hiçbir şey yapmıyormuş gibi kafasını arkaya atıp cama yaslamış, huzurla gülümsüyordu. Tabii odalarına çekilince olacaklardan habersizdi.

///

Jeongin yanlarından ayrıldıktan sonra kapıları tıklatılmıştı. Felix söylene söylene ilerleyip kapıyı araladı. Kimseyi göremese de yerde bir kutu vardı. Eğilip paketi araladığında belki de bu gece için kullanacağı birçok şey görmüştü. İçindeki ufak notu okuduğunda yüzünde parlak bir sırıtış belirdi.

'Sonra teşekkür edersin. Çok fazla ses çıkarmayın yeter.'

Minho'dan geldiği belli olan notla başını çevirerek Han'ın ne yaptığını kontrol etti. Banyoya gitmek için kendisine bornoz ve birkaç araç-gereç çıkarıyordu. Kutuyu alarak kapının yanındaki çalışma masasının altına yerleştirdi. Han banyodan çıkana kadar bekleme kararı aldı. Mavi saçlının banyoda olmasını fırsat bilip kapısına gelen küçük oyuncaklarını çıkarıp yatağın yanındaki çekmeceye yerleştirdi.

Çok değil yaklaşık yirmi dakika sonra Han işlerini bitirmiş bir şekilde elindeki havluyla saçlarını karıştırarak odaya döndü. Yorgun suratıyla giysi dolabına doğru adımlarken belinde bir çift kol hissetti. Ense kökünün bitiminde hissettiği ıslak ama minik öpücük bedeninin titremesine izin verdi. Felix derin bir nefes çekti içine.

Kollarını daha bir sıkı sarıp kendisine bastırdı küçüğünü. Han hissettiği sertlikle derince inlemiş, başını geriye atmıştı. Felix omzuna düşen başla olduğu yere kendini daha da hapsetti. Tuttuğu beli sıkarak mavi saçlı olanı yatağa doğru itip dizlerinin üzerinde eğilerek yatağa tırmandı. Alttan ona kısık gözleriyle zevk dolu bir bakış atıp dudaklarına dişlerini geçirdi mavi saçlı olan. Parçalamak ister gibi ısırdığı dudaklarını ağzına metal tadı geldiğinde serbest bıraktı. Serbest bıraktığı alt dudağı çok geçmeden iki et parçası tarafından emilmeye başladı. Avuç içlerini çilli yanaklara bastırarak üzerindeki bedeni kendine daha çok çekti.

Felix üzerindeki gömlekten çok geçmeden kurtulmuş, ellerini beyaz bornoza atmıştı. İpleri çözmeden köprücük kemiklerini dışarı çıkarmış ve dişlerini arsızca gezdirmişti yanık ten üzerinde. İzlerini bırakarak ilerlediği görünmez yolda belirmeye başlayan kırmızılıklar gündoğumuna dek morarmaya başlayacağını haykırıyordu. Dudakşarı arasından dökülen mırıltılar onun göğsündeki ısırıklardan memnun kaldığını ifade ediyordu. Kasıklarına doğru inen dil darbeleri vücudundan bir elektrik akımı geçmişçesine titremesine neden olmuştu.

Yay gibi gerilen belini belini çilli beden tek koluyla sararak geri yatağa doğru çekti. Altındaki krem rengi saten örtü kaşıntı hissi oluşturduğu deliğindeki sızıyı gidermek için sürtündüğünden dolayı kırışmış, olduğu yerden biraz daha kaymıştı.

Sonunda görüş açısına giren uzuvdan bakışlarını Han'a çevirip tepkisini ölçmek için sessiz bir soluk bıraktı. Hissettiği sıcak nefes ile bulundukları odaya bir inleme daha bıraktı. Parmağıyla uzunluğun başına baskı uygulayıp geri eski pozisyonuna dönerek dudaklarını karşısındaki kırmızılıklara bastırdı. Anında aldığı karşılık ile oyalanmadan dilini sıcak duvarların arasına yollamış, içini talan etmeye başlamıştı. Diz kapağını altındaki bedenin ıslanmış ve kasılıp gevşeyen deliğine bastırdı. Tenine bulaşan ılık sıvıyı bacağını oynatarak bulunduğu yere dağıttı.