𝑰̇𝒏𝒐𝒑𝒊𝒏𝒂𝒕𝒖𝒎 𝑺𝒕𝒂𝒕𝒖𝒎

22 5 0
                                    

"Aman Tanrım, sana inanamıyorum Chris!"

"Yani biz seni yalnız bırakıyoruz ve sen Norveç'te kendi saltanatını kuruyorsun, öyle mi?"

Hyunjin'in soru sorar gibi çıkan sesiyle onun emin olmak için kendisini tekrarladığını varsaydı.

"Yıllardır oradaydım! Benden sakin bir şekilde hayatımı sürdürmemi beklemiş olamazsınız."

"Bu kadarını cidden beklemiyordum."

Daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi Changbin. Minho sonunda aklındaki soruyu dile getirme fırsatını buldu.

"Chris... Sahi biz bunları -Han, Jeongin ve Felix, neden yanımıza aldık?"

"Dürüst olmaktan yanayım Lee. Nedenini bilmiyorum. Dış görünüşleri etkiledi beni açıkcası. Başımızı belaya sokmayacaklar. Buna eminim."

Seungmin fazla kurcalamamak için olayı kapattı.

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun bilmiyorum ama sen öyle diyorsan öyledir."

Chan gururla göğüs kabartıp yanıtladı.

"Tabii ki öyle!"

"Beyler beyler! Arkamızdan konuşmanız gururumu okşadı."

Duydukları kalın sesle merdivenlerden inen üçlüye baktılar.

"Egoistlik taslama Lee!"

"Sadece doğruları söylüyorum Lee."

Minho aldığı cevaba karşı göz devirdi. Sarışın beden kendini kahve deri koltuklardan birine atarak kollarını koltuğun arkasına attı.

"Koynuma gelin cariyelerim."

Jeongin koltukta rahatça oturan bedene kısa bir bakış atıp kendisi için boş bir yer aradı. Bulamayınca ise bıkkınca Felix'in diğer yanına geçti. Han zaten halinden memnun bir şekilde yerine kurulmuştu. Bazen çilli olana karşı hisleri olduğunu düşünüyordu onun. Sonra da aklına Jisung'un birine karşı duygu beslemeyeceğini, insanlarla sadece yatmak için birlikte olduğu geldi. Şuan da kafasını çok gereksiz bir konu için meşgul ettiğine hayret edip zihnini temizledi.

"Buraya teşrif etme nedeniniz nedir Bay Bang?"

"Resmiyeti bırak Hyunjin. Sizin fark edeceğinizi düşünmüştüm ama yanılmışım. İzleniyorsunuz."

"Ne!"

Minho'nun dehşete düşmüş ifadesine karşı umursamaz bir şekilde omuz silkti.

"Bayâğı... Şuan bile birçok keskin nişancı evin etrafını kuşatmış durumda. Ayakta uyuyorsunuz kerizler. Norveç'ten bu yüzden döndüm."

Şaşkınca birbirlerine bakan altı bedeni kendisine getiren şey camın kırılmasını sağlayan bir mermi sesiydi. Sonrası ise hızlı gelişmişti. Changbin hemen yanda duran masayı çevirip arkasına sığındı. Büyük masa arkasına hepsi sığışıp başlarını korumaya başladı. Chan kemerinin altında bulunan silahına yeltendiğinde kolunu sıyıran mermiyle sinirle söylendi.

"Lanet küçük şeytan!"

Kolunun yavaş yavaş uyuştuğunu hissedip silahını Minho'ya verdi. Silahı görünce içi kıpır kıpır olan Minho ışıldayan gözleri ile ölüm makinesini eline aldı. B6 C LR ile olan aşk seansı bittiğinde derin bir nefes aldı ve göz ucuyla şöyle bir karşıyı taradı. Ortalıkta ne bir hareket görünüyordu ne de ses. Tedirgin tavırlar ile ayağa kalkıp evin içini inceledi. Etrafa saçılmış yüzlerce cam parçaları ve yastıklardan çıkan tüyler... Kırık vazo parçaları küçük kristallere eşlik ediyor, zemini çıplak ayakla basılamaz hale getiriyordu. Kimsenin olmadığından emin olunca diğerlerinin iyi olup olmadığına karar kılarak söze başladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Reus Amor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin