Yağmurlu bir okul çıkışıydı. Hyunjin resim derslerinde başladıkları resmi bitirmek için bugün dört saat fazladan okulda kalmış ve tablosunu en sonunda bitirmişti. Çıkacağı sırada ise yağmurun şiddetli bir şekilde yağdığını görünce yağmurun dönmesini beklemek için okulun girişindeki duvara yaslı banklardan birine oturdu.
Yaklaşık kırk dakika bekledikten sonra merdivenlerden aşağı inen Minho hocasını görmeyi beklemiyordu. Hyunjin'i görünce hafifçe gülümsedi. "Hyunjin, ne işin var burada?"
"Yağmurun dinmesini bekliyorum."
Minho bir süre dışarı baktı. "Ah evet.. Baya şiddetli yağıyor." Öğrencisine bakıp gülümsedi. "Hadi gel, bırakayım seni."
Hyunjin'in gözleri hayretle açıldı. "Ne? Hayır hocam. Olmaz."
Minho kaşlarını çatarak gülümsedi. "Hadi gel."
Hocası arkasına bakmadan ilerlemeye başladığında Hyunjin ne yapacağını şaşırmıştı. Hızla ayağa kalkmış ve hocasını takip etmeye başlamıştı ama kendinden hiç de emin olmayan adımlar atıyordu. Hocası ile okul binasının arkasından çıkmış ve okulun üstü açık otoparkında girip hocasının arabasının önüne geçti.
Öğretmeni arabaya bindiğinde hala çok tedirgindi. Hafiften titreyen eli ile arabanın kapısını açıp koltuğa oturdu. Çok utanıyordu. Gözleri istemsizce merakla arabanın içini inceledi. Öğrencilerin öğretmenlerinin o pek lüks olan arabası ile alakalı yaptığı konuşmalar gelince istemsizce gülümsemişti.
Onunla beraber gülümseyen Minho kemerini bağlarken sordu, "Ne oldu?"
Hyunjin bir an afallamıştı. Öğretmenine boş bir surat ifadesi ile bakarken kekeledi, "Ş-şey.. Hiç öyle."
Minho sırıtırken arabayı çalıştırdı. "Seni arabamla eve bırakacak olmam hoşuna mı gitti yoksa?"
Öğrencisi istemsizce gülümsedi. Ellerini kucağında bir araya getirip parmakları ile oynamaya başladı. "Şey.. Hayır."
Kıkırdayarak önüne döndü Minho. Ardından yıllar önce gittiği o siteye sürdü arabasını. Yaklaşık dokuz dakika sonra varmışlardı. Minho arabayı sitenin içine sokmamış sitenin önünde arabayı durdurmuştu. Arabayı park edince Hyunjin'e döndü. Hyunjin teşekkür edip bir an önce gidebilmek için dudaklarını araladığında Minho ona bir soru yöneltti, "Bir şey sorabilir miyim?"
Bunun karşısında bir anlığına afallayan Hyunjin kekeledi. "A-a.. Tabii hocam."
"Sen Seungmin'den iki yaş büyük değil miydin?"
"Evet, hocam.."
Büyüğün kulağını dolduran kendinden emin olmayan mırıldanış onu pek tatmin etmedi. Hafifçe gözlerini kıstı, "O halde yirmi yaşında oluyorsun?"
"Öyle bir şey, evet."
"İki yıl sınıfta kalmadığına göre-"
"Sizin dersimize girmediğiniz iki yıl bir hastalıktan dolayı okula gelememiştim. Dolayısıyla sınıfı geçemedim."
Minho hayretle gözlerini araladı. "Ne? Cidden mi?" Önüne döndü hala hayret içinde. "Fark ederdim ama.."
"Bilemiyorum," Derken elini ensesine götürdü Hyunjin. "Fark etmemişsiniz."
Hızla öğrencisine döndü büyük olan. "Şu an iyisin, değil mi?"
"Ah evet. Geride kaldı o yıllar.." Hyunjin biraz düşündü. "Bir saniye," Kaşlarını catip gözlerini arabanın tavanına dikti. "Hocam," diyerek Minho'ya döndü. "Siz bizim dersimize ilk sekizinci sınıfta girmemiş miydiniz?"
"Evet?"
"Ben sekizinci sınıfın öncesinde yaşadım hastalığı." Hyunjin utancından alnına vurdu. "Ah Tanrım.."
Minho gülümsedi. "Az daha seni düşünmedim diye üzülecektin, Hyunjin."
Utancından kulaklari kıpkırmızı olan genç önüne döndü. "Hiç de bile.."
"Her neyse, sonuç olarak yirmi yaşındasın değil mi?"
Hyunjin az önceki şeyi unutarak hızla hocasına döndü. "Evet, hocam."
Hocası içtenlikle gülümsedi. "Çok tuhaf.." Diye mırıldandı. "Aramızda sadece altı yaş var. Hatta beş sayılır, çünkü yılın sonlarında doğdum."
"Ve ruhunuz daha gençmişsiniz gibi. Bence bu yüzden Seungmin ile bu kadar yakınsınız hocam."
Kaşlarını çattı hafifçe. "Seungmin ile aramda sekiz yaş var, Hyunjin."
"Ama çocuk ruhlusunuz hocam. Kim ne derse desin, öylesiniz.."
Minho önüne dönerken kafasını iki yana salladı, istemsizce gülümsüyordu. "Peki öyle olsun." Öğrencisine dönerken bir nefes verdi. "Yukarı çıkınca bana yaz, tamam mı? Yukarı çıktığından emin olmalıyım. Aynı zamanda bugün Kimya çalışmayı unutma."
"T-tamam.. Ama şey, hocam.. En son mesaj attığımda on bir ay, yirmi beş gün sonra mesajıma bakmıştınız.. Görür müsünüz emin olamadım."
Minho küçük bir kahkaha attı. "Cidden mi? Ama şaşırmadım. Çok fazla mesaj atan oluyor."
Hyunjin kendisini sırf bu olanlardan dolayı özel hissetmişken hocasının kurduğu bu tek cümle onun başından aşağı kaynar sular dökülmesine sebep olmuştu. "Evet.. Şey.. Ben ineyim artık. Her şey için teşekkürler.."
Küçük olan arabadan inip evine doğru yürürken Minho onu görüş açısından çıkana kadar seyretmiş, o kaybolduktan birkac saniye sonra arabasını sürmeye başlamıştı.
-
HwangHyunjin
Hocam, eve çıktım.
LeeMinho
Güzel. Sevindim sapasağlam evine ulaşmana.
[Görüldü]Mesajına baktım, niye görüldü atıyorsun?
HwangHyunjin
hocam..
MLENMHEOOHNMIEHOIMIEO.
LeeMinho
Hyunjin hdywudyeign.
HwangHyunjin
Ne oluyor??????? |
AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA! |
Umarım iyi gidiyordur! Umarım iyisinizdir!~ ♡ ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pepsi - hyunho
FanfictionHyunjin anlık siniri ile hocası Minho'ya tonlarca laf söylerken hocasının kendisini dinlediğinden habersizdir. - tamamlandı - hyunho - minific 180124 180224