Bir Kimya dersiydi. Hyunjin sabah arkadaşları ile ettiği kavgadan sonra kötüleşmiş ve bere üzerine kapüşonunu geçirerek sıranın altında test çözmeye başlamıştı. Şu an çözdüğü Soruların cevaplarını kontrol ederken hocasının sesi kulağına ilişti. "Kimya'dan hiç yanlış yapmayan var mı?"
Hyunjin duyduğu soru cümlesi ile öyle anı hareket etmişti ki bedenini sardığı perdeyi önünden çekebilmek için tutup perdeyi çektiğinde perde üzerine düşmüştü.
Herkes gülmeye başladığında Minho keyifli bir şekilde perdenin altından öğrencisini çıkarmış ve perdeyi şimdilik bir kenara kaldırmıştı. Hiçbir şey olmamış gibi dersine devam ederken Hyunjin utancından yerin dibine girmişti. Bu yüzden bu sefer kendisini kıyafetleriyle saklamaya çalışmıştı.
Ders bitimi herkes çantasını alıp çoktan sınıftan çıktığında oluşan sessizlikten Hyunjin toplanmış ve sınıftan çıkmak için ilk adımını atmıştı ki telefonuna bakan hocasını görmesi ile bir an irkildi.
Hocası başını telefonundan kaldırmış ve sakin bir ses tonu ile konuşmuştu. "Yanıma gel Hyunjin." Hyunjin vücudunda titreme dalgalarını hissederken kafasını yana doğru eğdi Minho. "Kucağıma gel demedim Hyunjin. Yanıma geleceksin sadece."
Hyunjin başını eğerek hocasının yanına gitmişti. Bu hafta boyu saklamıştı kendisini hocasından. Ama yakalanmıştı. Her şey için çok geçti.
Öğretmeninin yanında yerini alınca kalbi resmen agzinda atıyordu. Minho konuşmaya başladı. "Tebrik ederim, bütün gün kendini inanılmaz sakladın. Ancak o an gelip çattı. Seni utandırmak gibi bir derdim yok. Sadece hissettiklerini aynen, sadece saygı çerçevesi içerisinde tekrar, yüzüme söylemeni istiyorum Hyunjin. İçinde tutmaktan daha iyidir."
"Hocam, özür dilerim.."
"Affedildin. Şimdi dediğimi yap."
Hyunjin başını kaldırmadan öğretmenine baktı. Ciddi bir yüz ifadesi ile kendisine bakıyordu. Öfkeli mi emin olamamıştı. "Ben.. Bazen size sinirleniyorum. Çünkü.." Derin bir nefes verdi. "Ders işlemek yerine bazen bizi serbest bırakıyorsunuz.. " Hyunjin kurduğu cümlenin mantık oranını sorgulamadı. Mantıklı bir nedenin yoktu, bu yüzden saçmalayacaktı. "Arkadaşlarımın hepsi size olan nefretimi bilir, hep tepki gösteririm. Sizden nefret ettiğimi düşünüyorum.. Çünkü.. Fazladan puan.. Veriyorsunuz.. Bazen bahçeye çıkarıyorsunuz.. Arada film izletiyorsunuz. Dersi.. Ah.." Derin nefesler alıp verdi Hyunjin. "Özür dilerim. Özür dilerim. Sadece sizi çok seviyorum ve ara sıra ortaya çıkan öfke duyguyla bunu nefrete dönüştürüyorum." Elleri ile yüzünü kapadı. "Anlıyorum artık. Sizi seviyorum, özür dilerim. Ama a-ama ben sanırım ilgi bekledim. Aptalım çünkü. Utangaç olup yanınıza gelmeyip, sizinle konuşmayıp ilgi bekledim. Çok geri zekalıyım. Özür dilerim. O gün söylediklerim de.. Aniden ağzımdan çıktı. Çok üzgünüm."
Gözlerini bir saniye olsun öğrencisinden ayırmayan Minho artık rol yapmaması gerektiğini düşünmeye başlamıştı. Çok bir sevdiği öğrencisi şu an kötü haldeydi, yardımcı olmalıydı. Hyunjin'in bileklerini nazikçe tuttu, ellerini yüzünden çekti. "Sakin ol, Hyunjin. Aptal falan değilsin. Ergenlik döneminde anlam veremediğin duyguları hissetmen ve bu tür davranışlar sergilemen normal. Ben sadece bunun farkına varmanı istedim. Senin kötü biri olduğunu da düşünmüyorum. Sadece ilk duyduğumda şaşırdım, bu normal değildi çünkü. Sen bilmesen de emin ol ben öğrencimi iyi tanıyorum."
Sulu gözleri ile hocasına baktı. "Özür dilerim."
"Hyunjin, affedildin tamam."
"Özür dilerim.." Derken ağlamaya başladı.
Minho iç çekip ayağa kalktı ve uzun genci kendisine çekip başını omzuna yasladı. "Koca bir bebeksin, Hyunjin." Diye fısıldadı. O an Hyunjin'in ağzından bir hıçkırık çıktı. Minho sırtını sıvazlamaya başladı. "Başka bir sorun mu var? Yoksa hala aynı şeye mi ağlıyorsun?"
Hyunjin hocasından ayrılıp konuşmaya çalıştı. "Aptallığım," Terkar hıçkırdı. "A-aklıma geldikçe k-kötü oluyorum."
Minho burukça gülümsedi. "Tamam, şunu söyleyeyim o halde. Umarım iyi gelir." Minho diyeceği şeyi düşünürken dudaklarından az daha şu kelimeler dökülüyordu, "Ne yaparsan yap gözümde aptal olmayacaksın ve sana daima gülümseyerek bakacağım." Fakat bunlar yerine şunları söyledi, "Sen öğretmenler arasında en sevilen öğrencilerden birisin. Hem şapşallıkların, hem tatlı dilin, güzelliğin, çalışkanlığın ile çok dikkat çekiyor ve seviliyorsun. Kimseye söyleme ama. Aramızda bak."
Hyunjin gözlerini kırpıştırdı. "Mutlu olayım diye mi böyle dediniz? Cidden ağlayınca bu kadar sinir bozucu mu oluyorum?"
Minho gülmeye başladı. "Niye gülüyorsunuz ya?" Diye sordu Hyunjin öfke ile. "Ağlıyorum ben." Dedi Ağlamaklı ses tonu ile.
"Komiksin, Hyunjin."
Gülmeye başlayan Minho ile Hyunjin de aniden gülmeye başlayınca durum Minho'ya daha komik gelmiş ve onu daha da güldürmüyor. "Sen iyi misin?" Diye sordu öğrencisine kahkahaları arasından.
Hyunjin kafasını iki yana salladıktan sonra "Belli," Dedi Minho. O sırada gürleyen gök ile ikisinin de bakışları pencereye çevrildi. "Hadi toparlan seni evine bırakayım." Hyunjin itiraz etmek için dudaklarını aralamıştı. "Seungmin Chris hocasına birkaç soru sormaya gidecekti. Onu da alacağım. Evleriniz yan yana zaten." Ortaokul zamanlarında birkaç kez bıraktığı için biliyordu ama Hyunjin unuttuğunu sanmıştı.
"Ah evet.. Öyle."
"Tamam, hadi toparlan." Hyunjin biraz bıkkın bir şekilde eşyasını toparladım ve akıllı tahtanın karşısına geçmişti. Minho da ayağa kalkmıştı sınıftan çıkmak için. Son kez gözlerine baktı sarışın gencin. "İyisin, değil mi?"
"Hm hm.."
Minho burukça gülümsedi. Eski haline geri dönüyordu. "Peki o halde gidelim."
Önceki bildirim için üzgünüm. Birtakım karışıklıklar oldu da..
Bu arada umarım iyi başlamışımdır..
İyi geceler!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pepsi - hyunho
FanfictionHyunjin anlık siniri ile hocası Minho'ya tonlarca laf söylerken hocasının kendisini dinlediğinden habersizdir. - tamamlandı - hyunho - minific 180124 180224