-Bölüm 1-

53 8 0
                                    


bölüm müziği: Teya Dora - Džanum

Onlar, bana tanrının verdiği en değerli hediyeydi...

Kahkahalarımız sessiz ormandaki tek sesti güneş batmak üzereyken gitme saatimin yaklaşması modumun düşmesine sebep olurken Uğur bunu fark etmiş olacak ki kafama taktığım ve yüzümün büyük çoğunluğunu gizleyen şapkamın ön kısmına hafifçe vurarak gülümsemiş ve "Evi düşünmeyi bırakıp burada olduğun vakti değerlendirirsen mutlu olabilirsin bence prenses." Doğru haklıydı. Evi düşünmek şu an sadece moralimi bozuyordu, yarım yamalak gülümsemeye çalışıp "Haklısın galiba şu an bunu yapmak buraya ve manzaraya yapılacak en büyük haksızlık." Dediğimde Hare sevinçli bir kahkaha patlattı Uğurun ve benim gözlerim merakla Hare ve Balına döndüğünde Balın'ın yüzüne bulaşan krema ikimizin de kahkaha atma sebebi olmuştu Balın kaşlarını çatıp Hareye baktığında Hare en masum haliyle "Neden öyle bakıyorsun ki bana bence çok yakıştı sana bu." Dedi muhtemelen kreması Balının yüzünde olan kekinden bir ısırık alarak Uğur Balına dönerek "Sen sinirlenme ya, yüzüne bulaşan krema olsun. Sanki güzelliğinden eksiliyor. Böyle de kremaya bandırılmış elma şekeri gibi duruyorsun." Balın sinirli bakışları ile Uğura döndüğünde "Bana bakın ikinizi de yemin ediyorum haşlarım anladınız mı beni? Şu halime bak kremaya bandırılmış elma şekeriymiş ben şimdi seni bir yere bandıracağım göreceksin elma şekerini." Dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Çünkü çok iyi biliyordum ki gülersem bende Balının eline düşecektim ve ben en yakın arkadaşımın tribini çekerek ölmek için çok gençtim.

Getirdiğim peçetelerden ona uzattım ve gülümsedim Balın uzattığım peçeteyi alarak "Sende olmasan Hazan bunlar beni delirtecek kızım ya iyi ki varsın." Gülümsedim, neydi iyi ki varsın demek birinin varlığından mutlu olmak ona iyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın diyebilmek bunlar sık duymadığım şeylerdi. Hâlâ alışmış değildim babamın iyikisi olamamıştım ona aile olamamıştım ne ölen annem ne de ben onun iyikileri değildik. Ama ben bu üç kişinin iyikisi'ydim. O an kendi kendime bir söz verdim kızaran yüzümü hissedebiliyordum. Elimi hafifçe kaldırdım ve bir şey söylemek istediğimi belli edercesine boğazımı temizledim. Hepsinin gözleri bana döndüğünde. Derin bir nefes aldım ve hafif dolmuş gözlerim ile tek tek arkadaşlarımın yüzüne baktım. "Biz hiç ayrılmayalım olur mu? Siz benim annemden ve Asaf'tan sonraki ilk ve tek iyi'kilerimsiniz. Sizi asla kaybetmek istemiyorum. Şimdi söz verelim bu ağacın altında aramızda ne olura olsun, hiç kimse çekip gitmeyecek biz ne olursa olsun bu ulu çınarın altında hep birlikte olacağız ve asla ayrılmayacağız." Sesim küçük bir kızın umut dolu sesi gibi çıkmıştı hepsinin bana gülümseyerek baktığını gördüğümde elimi öne doğru uzattım ve üstüne kendi ellerini yerleştirmeleri için hafifçe hareket ettirdim "E hadi ama ne boş boş yüzüme bakıyorsunuz. Alt tarafı birbirimize söz verelim dedim." Dediğimde Balın gülümseyerek elini benimkinin üzerine koydu sonra Hare ve ardından Uğur ellerini Balınınkinin üzerine yerleştirdiklerinde Uğur "Hepimiz burada söz veriyoruz. Ne olursa olsun hiçbirimiz ayrılmayacağız ve hep bu ağacın altında birlikte olacağız." Gülümsedim kısa süre sonra gözlerim çalan telefonuma kaydı. Arayan babamdı bizimkiler konuşmaya dalmışlardı bunu fırsat bilerek ayaklandım ve ayakkabılarımı ayağıma yarım yamalak takarak onlardan biraz uzaklaştım ardından telefonu açtım ve kısılan sesim ile konuşmaya başladım.

"Alo?"

"Neredesin sen he eve geldim hala yoksun. Yemeğim nerede benim? Ne yiyeceğim ben bunu düşündün mü o lanet olası arkadaşların yanına giderken? Yemeğimi de mi ben yapacağım ulan! Sen bu evde ne işe yarıyorsun?" Yutkundum ve hafifçe omzumun üzerinden yere serdiğimiz piknik örtüsünün üzerindeki gülüp eğlenen arkadaşlarıma baktım. Balın ve Uğur birkaç senedir aynı evde yaşayan üvey kardeşlerdi. Balın ve Uğur birkaç yıl önce şu an yaşadıkları aile tarafından evlatlık alınmışlardı. Hare ise kaldığı yurttan 3 yıl önce çıkmıştı ve uzun süredir kendi açtığı dövmeciyi işletiyordu. Bana gelirsek bir yandan üniversiteye gidiyor diğer yandan ise annemin katili olan babama bakıyordum. Bu gerçeği bilerek nasıl her gün yüzüne bakıyordum yetmezmiş gibi onunla aynı evde kalıyordum bilmiyordum. Bundan nefret ediyordum. Beni tehdit etmişti susturmuş ve elimi ayağımı bağlamıştı. Hiçbir şey yapamıyordum ona karşı. Kulağıma dolan sesle fazla sustuğumu fark etmiştim. "Sana diyorum bir de dilini mi yuttun?" boğazımı temizledim ve "B-baba ben geç geleceksin zannettim o yüzden biraz nefe-" Yüksek sesi lafımı böldü. "Nefes alacakmış oksijen israfı seni. Ulan senin aldığın nefesten ne hayır gelir be he? Çabuk eve geliyorsun yarım saatin var anladın mı beni." Gözümden düşen bir damla yaşı sildim ve sert bir şekilde yutkunarak "Tamam baba." Dedim. Telefon yüzüme kapandığında kendime birkaç saniye verdim ve kısa sürede toparlanıp yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip arkadaşlarımın yanına ilerledim. Yanlarına gittiğimde "Sanırım benim artık gitme vaktim geldi bu güzel gün için hepinize teşekkür ederim." Hepsi ne olduğunu anlamış olacak ki onların da yüzü düştü. Uğur ayaklandığında gülümseyip "Sanki bugün birileri motor sürmek istiyordu." Dediğinde yüzümde heyecanlı bir gülümseme oluştu.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin