Smierć yalan bir suçlamadan dolayı cezaevinde özel koğuştaydı. Orgeneralin kızını öldürmekten suçlanıyordu.
Bu sefer kendisiyle alakası yoktu. Ancak herkes onu suçluyor katil olduğunu düşünüyordu. Bu sefer herkes ona sırt çevirmişti. Orgeneralin bir kızı olduğundan bile bihaber olan smierć her gün itiraf etmesi için işkence görüyordu. Vücudunda acımasız kesikler tuz basılmış açık yaralar. Bunların hiç biri onu yıkacak şeyler değildi. İtiraf edecek bir şeyi yoktu ancak o yine de acımasız işkencelere tabii tutuluyordu. Yaşadıkları ağırdı zordu. Yemek verilmiyordu.
Sadece su ve sigara. Bir döşek bile yok sadece beton. Bu gün şaşırtıcıydı. Gardiyanlar konuşturmak için işkenceye gelmemişti. Onun smierć olduğunu bu şartlar altında sadece devlet biliyordu. Onun gibi bir ölüm makinesinin adını orada bile gizli tutmuşlardı.
Aslında şaşılacak şey Smierć'in kendisine işkence eden hiç bir gardiyana zarar vermemesiydi. Gardiyanlar bile kendi aralarında konuşurken, bu kadar kalıplı ve güçlü bir kadının nasıl karşı çıkmadığından bahsediyorlardı.
Smierćin tek bileğinde demir duvara zincirli bir kelepçe. Pası bileğine geçmiş sivrileşmiş kenarları bileğini kesmiş çoğu zaman.
O hala susuyordu. Koğuşun kapısının açılmasıyla karşıya bakmadan dikleşti.
Kadın bir gardiyan gelmişti. Önünde sıcak bir çorba ve 3 dilim ekmek.
Kadın fısıltı ve aceleyle konuştu.
"Biliyorum bayadır yemek yemiyorsun belki doyurmaz ama gizlice getirdim. Hızlıca ye lütfen, yakalanmayayım."
"Neden bana yardım ettin?"
"Seni tanıyorum iyi birisin ben üniversitedeyken başımı beladan kurtarmıştın. Ben sana kötülük yapamam." dediğinde kadının yüzüne baktım.
2019 - İstanbul
Genç kadın saat on buçuk civarı dolmuştan indiğinde peşinde tinerciler vardı. Laf atıyor ve rahatsız ediyorlardı. Tedirgin olduğu belliydi. Ordan geçiyordum. Üzerimde üniformam vardı. Hızlıca kızın yanına gidip sarıldım.
"Neden geç kaldın annecim? Seni bekliyorum bir saattir." Diyerek gülümsedim ve göz kırptım hareketimi anladı.
"Özür dilerim anne saati fark etmedim." dediğinde koluna girerek arabaya bindirdim.
"Bu saatte buralarda ne işin var?"
"B-ben kurstan çıktım yanlış dolmuşa binmişim burda indirdi."
"Evinin adresini verde bırakayım seni."dediğimde konuma adresini girip uzattı. Sessizce yolda gittikten sonra evin önünde durdum.
"Bir daha bu kadar şanslı olamayabilirsin dikkat et." demeyi ihmal etmeden ayrıldım oradan.
——————
Aklıma gelenlerle hızlıca çorba kasesini kafama dikti. Tarhana çorbasıydı, güzel yapılmıştı. Ekmeği yedikten sonra durdum.
"Teşekkür ederim, iyiliğin için." dedikten sonra çıktı odadan.
Koridorda yankılanan sesi dinledim.
"Sakın o suçluya yemek götürdüm deme Burçe?" dedi kalın ve tok bir erkek sesi, biraz da sinirliydi.
"Hayır efendim oturup onun gözü önünde yedim canı çeksin diye." dedi. Sesi asla yalan söylemiyordu. Anlaşılması zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SMİERĆ ÖLÜMÜN SESİ | ŞAFAK SERİSİ 2
Mystère / ThrillerNe anlatsam bilemedim, bin sene heyecanla beklediğim şey gelmişte. Artık pek gerek kalmamış gibi. Öyle hevessiz ve soluksuz.