18 - STEFAN VE DAMON

48 8 5
                                    

Gözlerimi açtığımda saat sabahın 10.27'siydi. Yataktan kalktım ve odadaki lavaboya gittim. Yüzümü yıkayıp duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra saçlarımı kurutup üzerime siyah bir kazak ve deri siyah tayt giydim. Siyah zincirli topuklu botlarımı da giyip odadan çıktım.

Güverteye çıktım. Güvertede dolanan, Bourbon içen veya herhangi başka bir iş yapan adamları gördüm. Roland'ın mürettebatındakilerin babamın mürettebatındakilerden daha eğitimli olduğunu fark ettim. Hepsi kaslı, 1.90 boylarında, yakışıklı denizcilerdi. 

Güvertede Damon'ı gördüm. Damon ellerini güvertenin korkuluklarına yaslamış, denize doğru bakıyordu. Yanına gittim ve dirseklerimi korkuluklara yaslayıp denizi izlemeye başladım.

Neşeli bir sesle, "Erkencisin. Denizi izlemeyi sever misin?" dedim.

Damon tebessüm ederek, "Seni tanıdıktan sonra denizi daha çok sevmeye başladım Freya. Senin gözlerinde denizi görüyorum Freya." dedi. Ona döndüm ve gülümsedim. 

"Yüzümü güldürüyorsun Damon." dedim. Damon bana bakarak, "Sen de benim yüzümü güldürüyorsun Freya." dedi. 

Damon bunu söyledikten sonra o ana kadar fark etmediğim bir şey fark ettim. Damon'ın sağ eli sarılıydı. Bunu fark edince şaşkınlıkla Damon'a baktım ve, "Eline ne oldu?" deyip Damon'ın sağ elini elime aldım.  

Damon bana bakarak, "Bir şey değil. Dün gece elimi kapıya vurdum. Ağrıdığı için sardım. Önemli bir şey yok, merak etme." dedi sakin bir sesle.

Yalan söylediğini anlamıştım ama neden yalan söyleme ihtiyacı duyuyordu, onu anlamamıştım.

Aklıma dün gece geldiğinde ciddi bir ifadeyle Damon'a bakarak, "Damon, dün gece buraya geldiğimizde Stefan'la sen Roland'la beraber çalışma odasına gittiniz. Ne oldu orada? Anlaşılan Roland seni kızdıracak bir şey söylemiş." dedim.

Damon'ın gülümsemesi silindi ve bir anlığına gözlerine öfke bulaştı. 

Ondan bahsetmek bile onu sinirlendiriyordu. 

Ne olmuştu? Neler yaşamışlardı? Roland ne yapıyordu, ne diyordu da Damon bu kadar sinirlendiriyordu?

Artık daha çok merak etmeye başlamıştım.

Dişlerini sıkarak, "Ondan bahsetmeyi sevmem. Hatta onu görmeyi de sevmem ama görmek zorunda kalıyorum ve bu benim öfkemi katlandırıyor." dedi. Gözlerini açıp kapattı. Sinirini bastırmaya çalışıyor gibi görünüyordu. Sakin bir sesle devam etti, "Roland, Stefan'la beni çalışma odasına götürdü. Çalışma odasında geminin rotası hakkında konuştuk. Roland'ın Stefan'la konuşması gereken bir konu vardı. Roland'la Stefan konuştu ve odama gidip uyudum." 

Roland'ın Stefan'la konuşması gereken konu neydi?

Çok şeyi merak ediyordum ama ona sormak istemiyordum. Çünkü sorarsam yalan söyleyecekti ve onun da yalan söylemek istemediğini görebiliyordum. 

Konuyu dağıtmak için, "Tamam peki. Stefan nerede? Kahvaltı niyetine rom içiyor dersen hiç şaşırmam." dedim güven veren bir sesle.

Damon gülerek, "Seni şaşırtmayarak, kahvaltı niyetine rom içiyor ama bu sefer farklı. Kahvaltı yapıp rom içmeye başladı." dedi.

Buna ikimiz de gülmeye başladık. 

Damon içten bir tebessümle bana bakıp, "Gel kahvaltı yap. Bara geçelim." dedi. 

Başımı salladım ve onunla bara doğru yürüdük...



LEYDİ FREYA MİCHEALSONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin