Sabah gözlerimi açtığımda bir çift kehribar göz bana bakıyordu
"Günaydın lotus çiçeği! " diyerek neşeli bir şekilde yataktan kalktı
"Sen bütün gece burada mıydın? "
"Evet, sürekli kabus gördün yalnız bırakamadım. Ama şimdi gitmem lazım unutma sadece bir nefes uzağındayım. "
Teşekkür etmeme fırsat kalmadan gözlerimin önünde yok olan Set söyledikleriyle bende ufak bir tebessüm etkisi yaratmıştı. Birinin benimle ilgilenmesine alışık değildim o da bunu biliyordu ve üstümde çok iyi kullanıyordu ne yapayım karşı koyamıyordum.
Kendimi yataktan güç bela kaldırdıktan sonra çizdiğim tablonun yanına gittim belli belirsiz görülen kan lekesi beni iyice korkuttu gerçek olduğundan emin olmak için tırnağımla kazıdığımda fark ettim bu gerçekten kurumuş kan lekesiydi.
"Nun haklı, kaderden kaçamam."
Babamla konuşmam lazımdı ama asla izin vermeyeceğini biliyordum o sırada aklıma dahiyane bir fikir geldi. Ben artık kendi kararlarını verebilecek yaşa gelmiş bir kadınım o zaman kimseden izin almama gerek yok kendi başıma yeryüzüne gidebilirim. Ne parlak fikir ama (!)
Bakirelerle vakit kaybetmemek için kendim hızlıca giyindim ve üstüme istediğimi zaman beni görünmez kılan pelerinimi aldım. Hızlıca bir bohça hazırladıktan sonra mahzenlere indim ve yeryüzüne giden kapıyı aramaya başladım o sırada aklıma bir fikir geldi eğer şimdi kaçarsam babam yeryüzüne gittiğimi anlar ve beni hemen bulurdu ama mahzenlerde bir kaos çıkarsa ve benim kaçmadığım aksine kaçırıldığım düşünülecekti işte o an Set'in söyledikleri aklıma geldi
"Bir nefes uzağımdasın, te requiro! " heyecanla söylediğim cümleden sonra oluşan sessizlik beni hayal kırıklığına uğratmıştı ta ki tanıdık bir nefesi boynumda hissedene kadar.
"Bu kadar çabuk özlemeni beklemiyordum lotus çiçeği. "
"Gidiyorum ve ufak bir kaosa ihtiyacım var beni kaçırır mısın? " Set kurduğum cümlenin saçmalığıyla donakaldı ve bunu benden beklemiyormuşçasına bir tonlamayla
"Nasıl yani, seni ciddi ciddi kaçırayım istiyorsun. Özgür ve hür iradenle kaçırılmak istiyorsun, kahvaltına ne koydular senin?" dedi.
"Set biliyorum saçma ama yeryüzüne gitmem lazım bu bana biçilen yol ve şimdi bu kapıdan çıkarsam yeryüzüne ulaşmadan kendimi babamın odasında bulurum. Benimle evlenmek için kaç kere babamla konuştuğunu herkes biliyor şimdi beni kaçırırsan göze batmayız sonra da beni yeryüzüne götürürsün öyle değil mi?" Tam gözlerinin içine baktım beni anlaması umuduyla.
"Tamam lotus çiçeği öyle olsun."
"Çok teşekkür ederim Set bunun benim için ne kadar anlam ifade ettiğini bilemezsin." diyerek Set'e sarıldım o ise ellerimin asla kavuşmamasına gülerek beni tutup döndürdü. Sonra ciddi bir ses tonuyla
"Yalnız Anub beni Osiris'e yaptığım gibi parçalayıp Mısır'ın topraklarına dağıtırsa Isis gibi tek tek toplayıp beni geri getireceksin. Anlaştık mı?"
"Anlaştık, tek tek toplayıp turşu yapacağım." dedim ve kahkaha atarak Set'in elini tuttum. O ise memnuniyetsiz bir ifadeyle elimi sıkıca kavradı ve gözlerimizi kapattık. Vakumlanma hissi bittiğinde gözlerimi açtım ve elimi gevşettim.
Ama Set beni elimden tutup kendine çevirdi ve sertçe şunları söyledi;
"Burası benim sarayım Klepatra, Kızıl Çöl'deyiz. Burada kimsenin ünvanın bir önemi yoktur senin bile, bu topraklarda sadece benim hükmüm geçer bu yüzden benim kaçak gelinim olarak hareketlerine dikkat et. Başının belaya girmesini istemeyiz burada kanunlar herkese geçerli."
"Merak etme taşkınlık yok, şımarıklık yok, ukalalık hiç yok sen ne dersen o." diyerek gülümsedim.
Set arkasını dönüp eliyle onu takip etmemi işaret etti bende peşinden gittim, bir yandan da sarayı inceliyordum.
Burası Yeraltı sarayına hiç benzemiyordu, Yüksek sütunlar bir sürü kabartmayla süslenmiş aralarından Kızıl Topraklar gözüküyordu. Tavanlardan kocaman kırmızı mumlarla bezenmiş gösterişli avizeler sarkıyordu. Her yerde geniş yapraklı farklı bitkiler vardı burası sanki... Canlıydı.
Ben döne döne sarayı incelerken çok gösterişli altın renkli bir kapının önünde durduk Set kapının kulbunu tutup içeri ittirdi, kapı iki yana doğru açıldı ve büyüleyici bir oda bizi karşıladı.
"İşte lotus çiçeğim burası senin odan. Sana özel tasarlandı hem de benim ellerimle."
"Set inanmıyorum bu oda çok güzel, üstelik çizim yaptığını bilmiyordum, çok teşekkür ederim."
"Her zaman emrinizdeyim kraliçem, şimdilik sizi odanızla baş başa bırakıyorum akşam yemeğinde görüşmek üzere. Ha bir de şurada gördüğünüz kapı hamama açılıyor ama dikkat et orayı kendi odamla ortak tasarladım her an karşılaşabiliriz." dedi. Set göz kırpıp çıkarken bende aptallığına güldüm ve kendimi yatağa bıraktım.
~Ra☀

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klepatra
AventuraBundan yüz binlerce yıl önce Mısır kraliçesi Kleopatra ve Tanrı Anubis'in bir kızı olur, fakat bu kız daha doğar doğmaz babası tarafından yer altına kaçırılır ve ne annesini ne de yeryüzünü hiç görmez. Nihayet kız ergenlik çağına geldiğinde bir keh...