Bayadır yoktum ve sizi çok özledim. Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar civcivlerim🤍
______________"Pekala. Hayatından, sana vaat ettiğim her şeyi alarak gideceğim." Yüzünü yüzüme daha da yaklaştırarak cümlelerine devam etti. "Merak ediyorum bensiz ne kadar yaşayacaksın acaba. Aslında sonuç belli ayaklarıma kapanıp benden yardım isteyeceksin. Peki sence ben sana yardım edecek miyim?" Yüzündeki ukala tavrı bir anda silinirken doğrulup arkasını döndü ve uzaklaşmaya başladı. Benim tek yapabildiğimse yerden kalkmadan arkasından bakakalmak oldu.
———————————Ne kadar kaldım öyle bilmiyorum. Belki de saniyeler geçti ya da saatler ama benim için zaman kavramı yok olmuş gibiydi. Sinirden tırnaklarımı avuç içime geçirirken derin bir nefes verip sakin kalmaya çalıştım. Tabii ki tüm dedikleri sırf bana göz dağı vermek içindi. Onun gibi birinin bana ne gibi bir katkısı olabilirdi ki? Her şeyi kendim becermiştim. İşimi, evimi, derslerdeki başarımı tamamen her şeyi kendime borçluydum.
Bir süre daha ayakta öylece kalıp daha sonra orayı terk ettim. Çantamdan kulaklığımı çıkarıp şarkı dinleyerek evime doğru yürümeye başladım. Şarkı dinlemek her zaman beni sakinleştiren en temel şey olmuştu. Sesim güzel olsa da kendimi bu konuda geliştirebilecek bir ortamımın olması ihtimal dahilinde bile değildi. Amerbach'ın da dediği gibi " Müzik, ruhu günlük hayatın tozlarından temizler." Gerçi benim hayatıma tazyikli su tutsalar bile temizlenmezdi şu an.
Eve vardığımda kendime bir yorgunluk kahvesi yapmış, salondaki koltuğuma uzanmıştım. Kahvemin yarısına gelmeden uyuyakalırken en son aklımda olan şey ise Jungkook'tu..
Bir ay sonra..
"İyi ama ben her ay kirayı aksatmadan veriyorum. Bir gün bile geciktirmedim bu zamana kadar. Beni evden çıkartırsanız ben ne yaparım? Kalacak yerim ya da sığınabileceğim bir yerim de yok." Sesim titriyordu. Tam anlamıyla elim ayağım birbirine dolanmıştı. Son bir ay içinde başıma gelmeyen kalmamıştı. İşten kovulmamın cabası olarak şimdi de evden çıkartılıyordum.
"İşten kovulduğunu biliyorum. Hem oğlum evlenecek yakında paraya ihtiyacım var. Oğluma destek olmalıyım. Senin de bir gelirin kalmadığına göre bana kiramı veremezsin. Evet, iyi birisin oğlum ama benim de durumum bu." Bana mahçup bir şekilde bakan ev sahibime ne demem gerektiğini bile bilmiyordum. Bir yandan ona da hak veriyordum ama kendimi de düşünmek zorundaydım. Kime gidecektim? Nerede kalacaktım?
"Bakın en azından yeni bir ev bulana kadar kalayım? Benden yarın evi boşaltmamı istiyorsunuz. Ben bütün evi nasıl boşaltayım, nasıl yeni bir yer bulayım kendime?" Yalvarırcasına ev sahibime bakarken onun ise yüzünde bir mimik bile oynamamıştı. "Pekala, bir haftan var evlat. Sonra evimi boşalt ve kaybol." Teşekkür etmek için eğilecekken bir anda arkasını dönüp gitti.
Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim olmadan öylece karşımdaki duvara bakıyordum. Hayatım bir anda tepetaklak olmuştu. Derslerim ise iş bulma konusundan dolayı ertelediğim için gittikçe kötüleşiyordu. Kime iş için gitsem eleman bulmuş oluyor, istenmediğimi açık bir şekilde ifade ediyorlardı. Yere çöküp başımı dizlerime yaslarken gözümden akan yaşa mani olamadım.
"Ben olmasam sen bir hiçsin."
Sesi kulağımda yankılanıyordu. Her başarısız girişimimde aklıma geliyor ve kendimi hiç olmadığım kadar aciz hissetmeme sebep oluyordu. Artık dayanamıyordum. Bütün bu işlerde onun parmağı olduğuna emindim. Aklınca beni pes ettirmeye çalışıyordu. Beni muhtaç düşürüp kendisine minnet etmemi sağlayacaktı. Göz kapaklarım kapanırken son düşündüğüm şeylerin bile onunla ilgili olması canımı sıkmıştı.***
Uyandığımda hala yorgundum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ev sahibim beni evden çıkaracaktı ve ben ise daha iş bile bulmamıştım. Tüm gün iş arıyordum ve sanırım artık aynı zamanda kalacak yer de bulmalıydım. Aslında bir süre Jimin'de kalabilirdim. Ama eğer onda kalırsam onu tehlikeye de atmış olabilirdim. Kafamda 40 tane tilki dönüyor ve ben her birinin kuyruğunu birbirine değdirmemeye çalışıyordum.
Kapı çaldığında elimdeki yemek tabağını karşımdaki masaya koyup kapıya doğru ilerledim. Acıktığım için kendime yemek yapmıştım ve televizyon izleyerek kafamı dağıtmaya çalışıyordum. Ne kadar başarılı olabildiğim ise meçhuldü.
Kapıyı açtığımda karşımda iri bir beden görmeyi beklemiyordum. Hatta ve hatta Jungkook'u görmeyi hiç beklemiyordum. Kapıya yaslanmış hafif aralık gözleriyle bana bakarken tam bir şey söyleyecektim ki karnından akan kırmızı lekenin, mavi tişörtünü ıslattığını fark ettim. "Sen, senin ne işin var burada? Bu halin ne?" Şaşkınlıktan ve ilk defa yaralanmış birini görmenin korkusuyla ne yapacağımı şaşırmıştım.
"Biraz daha dikilecek misin? Yoksa ben kan kaybından öleyim mi?"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
AĞAĞĞĞĞĞAĞAĞĞAĞAĞAĞAĞAĞABÖLÜM SONUU🫶
Gerçekten bölüm yazmayı çok özlemişim.. bayadır yoktum ve buradan uzaklaşmak benim için de zordu. YKS'ye hazırlanıyorum ve bu yüzden de bölüm yazmam zorlaşıyor. Umarım hoşgörüyle karşılarsınız. Sizi seviyorum ballarım🤍✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sniper | taekook
FanfictionBilinmeyen Numara: Bu kadar sakar olmayı nasıl başarıyorsun? Tae: Kimsin? Bilinmeyen numara: Bilmem. Tae: Cidden kimsin? Jimin? Sensin dimi lan doğruyu söyle. Birde numara bulmuş salak MSNELDMDŞ hadi gel bize de maç atalım oğlum çok sıkıldım. Bilin...