✵üç

1K 162 54
                                    

Balcani'nin odasının dışından müzik ve gülüşmeler geliyordu. Bu genelev içimi daraltıyordu en başta. Çünkü eskiden benzer bir yerde yaşamıştım ama oradaki kahkahalar hiçbir zaman gerçek olmamıştı. Zorlama ve korku dolulardı. Ve gülüşmelerden çok çığlıklar olurdu; bazıları sahte, bazıları da korkutucu derecede gerçekti.

O zamanlar en fazla on yaşında olmalıydım. Tek yaptığım, kapatabildiğim zamanda kulaklarımı ve gözlerimi kapatmaktı. Bana emir verildiğinde ise izlemek zorunda kalıyordum. Ve şarkı söylemek. Boğazım yırtılana kadar, ağlarken bile şarkı söylemek zorunda kalıyordum.

Keskin bir nefes alarak cam pervazına iyice yerleştim. Sırtımı, yağmurun vurduğu cama yasladım. Kollarımı göğsümde birleştirerek Balcani'nin çalışma odasında, bizzat kendini beklemeye devam ettim. Neredeydi bilmiyordum ama ben bir saattir buradaydım.

Balcani'nin korumaları evlerin girişlerinde olurdu, onunla hareket eden yalnızca iki adam vardı. Onlar da korumadan ziyade günlük arkadaşları gibiydi.

Balcani'nin herkesle, yoldan geçen bir insanla bile arkadaş olduğunu düşünüyordum.

Kapı açıldığında yalnızca Balcani içeri girdi. Ceketini çıkararak askılığa astı. Üstünde siyah renkte kumaş bir pantolon, üstünde ise her zamanki tercihlerinden olan vücudunu saran koyu yeşil bir kazak vardı. Boynundaki gümüş zinciri ise kazağının üstündeydi. Gümüş zincir eski ama parlak duruyordu.

Kollarını sıvadı. Önüne gelen saç tutamlarını eliyle arkaya tararken içki dolabına ilerleyerek hafif bir ıslık eşliğinde beyaz şaraplardan birini seçti.

Bardağını doldururken hafifçe boğazımı temizlediğimde başını hızla kaldırdı. Şişe elinden biraz kayarak bardağı tutan eline döküldüğünde durdu. "Bayan Cortese." dedi, kaşlarını kaldırarak. "Üstünüzde silah yok. Sizi fark edemedim."

Garip bir fark edememe sebebiydi.

İşaret diliyle cevapladım: Önemli değil.

Şişeyi ve bardağı masasına koyarken mendil alarak elini silmeye başladı. "Rahat olabilirsiniz, on beş dakika boyunca kimse girmeyecek. Nasılsınız?"

"Yakın korumadan beklentilerinizi öğrenmek için geldim." dedim direkt.

"Anlaşılabilir ama nasıl olduğunuzu sormuştum."

"Boş muhabbete gerek var mı gerçekten?"

Tek elini cebine sokarak diğeriyle tuttuğu şarap bardağını bardağı bana uzattı. Başımı olumsuz anlamda salladığımda "Nasıl olduğunuzu merak ediyor olamaz mıyım? Meraklı biri olduğumu siz söylediniz." dedi. "Şarap sevmez misiniz?"

"Şampanya severim." dedim. "Yakın korumanızdan beklentileriniz neler?"

"Yakın olması." diyerek şarabını yudumladı. Konuşmadan ona baktığımda dudakları kıvrıldı. "Şaka değil, Bayan Cortese. İzin günleri hariç, uyku vakti bile etrafımda bulunmasını beklerim."

"İşe bir insan alıyorsunuz, robot değil."

"Uyumayacak demedim ki." Omuz silkti. "Başka planınız yoksa, yirmi dört saatinizi benimle geçirin. Böylece daha iyi anlarsınız."

"Uygun."

"Silahınız neden yok?"

"Kuralınız bu çünkü. Genelevinize giren kişilerin silahları toplanıyor."

"Adınızı, bizzat silah toplanmayacak kişilerin listesine koymuştum."

"Kimse bir şey sormadı. Kendim bıraktım." Kaşlarımı çattım. "Silahım olmadığını nasıl fark ettiniz?"

şiddetli sırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin