"Evet, burada durabilirsin." Dedim panikli sesimle. Her şeyde gereksiz heyecan yapıyordum. Toplum genelde bunu garip karşılardı. "Burada mı?" Dedi Ouzou şaşkın gözlerle.
"Evet..." Dedim utanarak. Neden utandığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Orada uygunsuz hiçbir şey yapmıyordum. Sadece para kazanıyordum. Ouzou ise arkadaşım ve ya başka bir şeyim değildi. Olamazdı.
Utanılacak bir şey yoktu.
"Ah, bende buraya gelecektim de. O yüzden şaşırdım. Kusura bakma..." Diye kendini açıkladı oğlan. Kucağımda duran çantamın sapını elimde sıkarak derin bir nefes aldım. "Ben burada yalnızca çalışıyorum." Bende kendimi savunuyordum.
Kendimi niye savunuyordum ki? Ben para kazanacaktım, o ise eğlenecekti.
"Anladım." Dedi oğlan rahatsız olmuş bir sesle. "Eğer işin biterse yanımıza g," diyeceği sırada panikle lafını böldüm. "Bitmez!" Oğlan bana garip gözlerle baktı. Anlam veremiyordu. "Yani," diye kendimi açıklamaya koyuldum.
"İşimiz çok geç bitiyor. Yinede belki gelirim." Dedim küçük bir tebessümle durumu kurtararak. "Peki, hadi gidelim."
...
Burası gerçekten çok rahatsız edici bir mekandı. En azından çalışanlar için öyleydi. Zor şartlarda çalışıyorduk. Ciddi anlamda aşırı mini olan etekler, vücuda yapışan türden beyaz gömlekler giymek zorundaydık. Etek neredeyse iç çamaşırı hizasındaydı. Fazlasıyla rahatsız ediciydi.
Elimdeki tepsiyle masaları dolaşıyordum. Patron ile göz göze geldiğimizde adam bana garip mimikleriyle gülümsememi söyledi. Oldukça samimiyetten uzak gülümsememle kırklı yaşlarındaki adamlara içkilerini uzattım. "Sağol, canım." Dedi adam yüzüme bakmadan.
Yüzüme bakmaması kesinlikle öbür olasılıklardan çok daha iyi bir tercihdi. Yandaki masaya doğru ilerlediğimde masanın Furuyalara ait olduğunu farkettim.
"Selam, Erika!" Dedi Reika gülümseyerek. En az benimki kadar kısa bir etek ve üstüne askılı bir straplez giymişti. Kotanın hemen yanında oturuyordu. Ouzou ve Ryuuji koyu bir sohbete dalmıştı. Shou ise bulduğu her içeceği aynı anda içmeyi deniyordu. Tagi ve Aotoyu görememiştim.
Ouzou geldiğimi farkedince rahatsızca bana döndü. Ona hizmet etmemden rahatsız gibiydi. "Selam, Reika." Dedin gülümseyerek ona içeceğini uzatarak. "Burada çalıştığını bilmiyorduk." Dedi Kota kaşlarını çatarak.
"İşe iki gün önce başladım." Diye kısa kestim. Ryuuji ve Kota birbirlerine kısa bir bakış attı. Ardından Ryuuji merakla, "Babam ne zamandan beri işe reşit olmayan kızları alıyor?" Diye sorduktan hemen sonra garip bakışlarla beni süzmüştü.
Ona cevabını vereceğim sırada, Ouzou lafa girdi. "O reşit." Nereden bildiğiyle kesinlikle ilgilenmiyordum. "Buranın babanızın mekanı olduğunu bilmiyordum." Dedim tedirgin ve rahatsız olmuş bir sesle.
Tepside kalan son bardağı oğlanlardan birine uzattım. "Önemli bir detay değildi." Dedi Ouzou umursamazca. "Öyle mi?" Dedim alaycı sesimle.
"Erika, işin bittiğinde yanımıza gelmek ister misin?"
"Hayır, işim erken bitmeyecek gibi." Dedim omuz silkerek. Kesinlikle niyetim kabalık değildi ancak onlarla oturmak beni rahatsız ederdi. Büyük patronun oğullarıyla aynı masada, kendi iş yerimde içmek istemiyordum.
İş etiğime uymuyordu.
Yoksa işimin geç biteceği falan yoktu. Fazlasıyla eleman vardı.
"Peki, sen bilirsin. Yinede bekliyoruz." Dedi Reika sempatik sesiyle. Daha düne kadar beni bin bir parçaya ayıracağını iddia eden kız nedensizce şimdilerde bana iyi davranıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
honey bun, erizou
FanfictionOuzou, Erika'nın babasından dayak yediğini biliyordu. ©verasiev 19.08.24