Yanımdaki tek eşyam şarjı olmayan telefonum ve içinde para olmayan cüzdanımdı. Birde çantam vardı tabii.
Banka oturduktan sonra çantamı bankın bir ucuna yerleştirip, kafamı çantamın üzerine koydum.
Telefonumun şarjı yirmiydi. Bana yetmeyeceği barizdi. Çiçekci dükkanının anahtarı Yung amcadaydı. Aslında gece mekanına gidip ekstradan çalışarak daha çok para alabilirdim ancak bu saatler pekte tekin olmazdı.
Bankta uyuyabileceğimi sanmıyordum.
Rina yurtta kalıyordu, başkada arkadaşım yoktu zaten. Anneme gidebilirdim ancak bir gün boyunca sıvı tüketmekte istemiyordum. İki ucu boklu bir deynek tutuyordum.
Sanırım bankta uyuyacaktım.
...
"Biliyor musun, liselilere özel ders vermeye başladım."
"Banada verirsin artık." Dedim alayla.
"Ayıpsın, güzelim. Lafı bile olmaz. Bu arada çocuğun seviyesi baya iyi hangimiz ders veriyor anlamıyorum." Diye yakındı Rina.
Söylediği şeye güldüm. "Merak ettim şimdi." Dediğimde hemen telefonunu çıkartıp Instagramı kurcalamaya başladı. "Şuna baksana, bayada yakışıklı çocuk. Bir yıl yurtdışında okumuş yani aslında yaşıt sayılırız."
Gördüğüm resimle şok olmuştum. Bu çocuğu tanıyordum. "Bu çocuk," diyeceğim sırada Yung amca bağırdı. "Konuşacağınıza çalışın!" Aynı anda gözlerimizi devirdik. Müşteri yoktu ne yapabilirdik yani? "Dışarıda zorla millete yolun ortasında gül satmaya başlayacağım artık." Dedi Rina bıkkınlıkla. Güldüm. "Eğlenceli olurdu."
"Bu arada o çocuk," dedim tekrar konuyu açarak. "Onu tanıyorum. Üçüz kardeşiyle bir kaç kez konuşmuştuk." Dediğimde şaşırmıştı. "Üçüzlermiymiş?"
Başımla onayladım. "Şeytan üçüzler." Diye alay ettim lakaplarıyla. "Çok benziyorlar mı bari?" Diye sordu merakla.
"Sadece giyindikleri renkler ve saç şekilleri farklı. Kişilikleri arasındaki fark dağlar kadar zaten." Diye tanıttım oğlanları. Rina anladığına dair bir homurtu çıkarttı.
Biz laflarken dükkanın kapısı açıldı.
İçeriye giren kişi pekte beklendik biri değildi.
"Selam, kızlar." Dedi Reika, elini beline koyarak. Bir karışlık mini kot eteği ve leoparlı bir üst giyinmişti. Büyük gözlüğü ve takıları kesinlikle kombininin star parçasıydı. "Ah, hoşgeldin Reika." Dedim şaşkınlıkla.
Çiçekçide ne işi vardı?
"Kota ile yıl dönümümüz." Diye anlatmaya başladı bir anda. "çiçek almak istiyorum ama ne alsam bilemedim?" Dediğinde gülümsedim. Ardından arkamdaki çiçek dolu rafları gösterdim.
Rina bir anda, "eşcinsel misin?" Diye sorduğunda kız şaşkınlıkla başını iki yana salladı. "Hayır..." Diye mırıldandığında ikilinin arasına girdim. "Kota erkek, Rina." Dediğimde Rina utançtan yerin dibine girmiş görünüyordu.
"Kusura bakma..." Diye gevelediğinde Reika ufak bir kahkaha attı. "Genelde erkekler sevgililerine alır ya o yüzden şey ettim ben." Diye durumu toparlamayı denedi. Reika, "sorun değil." Diye yatıştırdı.
"Bu çiçeği Kota'ya almıyorum zaten." Dediğinde gözlerim büyüdü. "Kime alıuorsun?" Diye sordum. "Kota bana alıyor."
Rina ile göz göze gelmiştik. "O biraz dağdan inmiş olduğundan kendime çiçek alıyorum, sonra gidip bunları ona vereceğim. Oda akşam bana geri verecek." Diye durumu açıkladığında gözlerim kocaman açılmıştı. "Henüz inememiş gibi." Dedi Rina alayla. Reika ters bir tepki vermek yerine kahkaha atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
honey bun, erizou
FanfictionOuzou, Erika'nın babasından dayak yediğini biliyordu. ©verasiev 19.08.24