Bölüm 3-Ne oluyor böyle

18 4 0
                                    

Ayakkabılarımı giydikten sonra çantamı alıp kapıyı kapattım. Güzel kokular saçan ağaçların oradaki sokağa girdim. Oh, mis gibi kokuyor yine sokak. Çantamın fermuarını kontrol edip yürümeme devam ettim. Dün Ekin gittikten sonra olanları düşündüm. Garipti olanlar...

Ekin gittikten sonra küçüklükten beri üçümüzün her akşam gittiğimiz bir park vardı. Biliyorum bu oldukça normal bir şey. Park hala yemyeşildi, küçük bir nehir biçiminde akan suyu hala berraktı. Sesi bile huzur vermeye yetiyordu. Onca yıldan sonra değişen özelliği daha bakımlı ve banklarının rengârenk boyanmış olmasıydı. Parka her gelişimde sanki içimdeki tüm üzüntüler, dertler, sıkıntılar uçup gidiyordu. En yakınımızda olan en sevdiğim renkte olan mavi banka oturdum. Bankın üstünde bir yerden koparıldığı belli olan temiz bir kağıt parçası vardı. Kağıdı elime alıp okudum.

"Bazen şans gerek hayatta,

Sevmek için, sevilmek için..."

Zaten gizemli olan her şey beni bulurdu ya! Ben şaşkın şaşkın nota bakarken Emre uzanıp hızlıca kağıdı elimden aldı.

"Emre ne yapıyorsun sen?"

Yüzünde alaycı bir gülümsemeyle cümleyi okudu.

"Demek seni bu kadar uzaklara dalıp gitmene sebep olan şey buydu ha!"

Ben afallamış bir halde Emre'ye bakıyordum. Berrin de elindeki telefondan başını kaldırsa da beni şu Emre'den kurtarsa... Ama nerde o Berrin? Kız resmen telefonla yapışık yaşıyordu!

"Emre!"

"Bir şey diyecektin Hayal?"

Hayır, anlamıyorum yani hem sinirimi bozuyor hem de yaralarımı kanatıyordu. Sustum.

Ayağa kalkıp yanıma geldi. Kumral tenine uyumlu olan güzel kumral saçları vardı. Mavi gözleri yine yerlerinde duramıyorlardı. Elimi tutup avucumun içine biraz önceki kağıdı sıkıştırıp parmaklarımı kapattı. Bana doğru eğildi. İçimi bir gerginlik kapladı. Kulağıma dudaklarını yaklaştırdı. Sadece ikimizin duyabileceği şekilde fısıldadı.

"Hayal. Bu sözleri sakın unutma. Belki sana olanları gösteriyordur. Kaybedilen şansları ve verilmesi gerekilen şansları. Kendine iyi bak!"

Berrin'e "Şuradaki büfeye gidiyorum." Dedi ve banktan gitti. Berrin Emre'yi bana fısıldarken son anda görmüştü. Telefonunu çantasının içine bırakıp yanıma sokuldu. Berrin de Emre gibi mavi gözlüydü.

"Hayal, Emre seni üzecek bir şey mi dedi tatlım?"

"Boşver canım ya, önemsiz bir şey."

"Öyle olsun bakalım. Hadi suyun kenarına gidelim. Ferahlarsın sende."

"Çok iyi olur canım. Konuşacak çok şey var sonuçta. Daha sen bana hiçbir şey anlatmadın."

Kahkahayla güldü.

"Ya öyle oldu da, kusura bakmazsın artık dimi?"

Sıcacık bir gülümsemeyle karşılık verdim.

"Bakıcaz artık ona da!"

" Ee, ne duruyorsun,gidelim o zaman!"

Biraz önce olanları o bankta bırakıp gittim.

Düşünceler kafamı yiyip bitiriyordu resmen.Offf!.. Bunlar da geçecek Hayal! Sadece sabret.

HayalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin