Bölüm 4-Okuldaki Karışıklıklar

17 3 0
                                    

Kahkahalar ata ata merdivenlerden sınıfa çıkıyorduk.

"Sonra dedim yine mi sen, yok abi o oğlan ben değildim Ahmet'ti o senin gördüğün!"

Arhan yine bizi güldürüyordu. Bu oğlan dünyaya insanları neşelendirmek için mi gelmişti ne?

"Sonra tuttum kolundan benim ufaklığın yanına götürdüm. Kardeşim bu muydu seni rahatsız eden oğlan dedim. Çocuk benim bir anlık boşluğuma gelince sıkıca tuttuğum kolunu kurtarıp bir kaçması var. Sanırsın Usain BOLT!"

Sırma da gülmekten dengesini kaybedip yere düştü. Ona da bir gülüyoruz ki... Cihan hoca gelince kendimizi toparlayamadan basamakları ikişer üçer atlayıp sınıfa girdik. Hızımı alamayıp öğretmen masasının ordaki pencereye kadar koştum. Kalorifer peteğine tutunup aşağı baktım. Herkes öğle yemeğinden yeni yeni geliyordu. Bir anda sınıfa çok hoş bir koku sardı. Kafamı çevirip sınıfa göz attım. Sırma elinde oda parfümü bir kapağı kapatmaya çalışıyordu. Tam yanına gidip yardımcı olacaktım ki Arhan Sırma'nın elinden alıp kapağı çoktan kapatmıştı bile. Ben de biraz önce durduğum yere paşa paşa geri döndüm. Okulun bitişine doğru daha bugün yeniliyorlardı sınıftaki oda parfümünü. Ayy, aman bana ne ya! Sanki benim sınıf başkanı!

"Hayall, sıramıza gelsene bi! Bir şey var burada!"

"Tamam geldim!"

Aylin'in gösterdiği yerde duran kağıdı aldım.

"Günaydın Hayal'im..."

Aylin de göz ucuyla bana bakıyordu. Bitirdiğimi sezince yüksek bir sesle "Oooo!" çekti. Tabi sonrasında sınıfta bir elin parmağını geçmeyecek kadar olan diğer kişiler de yanımıza toplandı. Kağıdı benim elinden aldıklarında ben de kağıdı onlardan kurtarmaya çalışıyordum.

"İnci, Ercan! Verin şunu ya!"

"Hayır vermeyiz. Kim bu şanslı erkek?"

"İnci!"

İncinin yanına gittiğimde yine elden ele başka bir yere geçmişti kağıt. Ha bu aralar da şu kâğıtlardan az da çekmemiştim hani! Ben yine hafif koşuşturma içindeyken uzaktan bir seslenme duydum.

"Ooo, Hayal. Ne oldu ünlü mü oldun, toplamışsın insanları yanına!"

Geldi yine arıza... Öff, ulan Nilay. Bi vazgeçmicen dimi benle uğraşmaktan. Kaç yıldır her şeyime laf ediyorsun. Nilay'dan duyan da beni kibirli biri zanneder.

"Söyle Nilay!"

"Ooo atar da yaparmış prenses!"

"Yine ne saçmalayacaksın Nilay? Açık konuş da ona göre davranalım!"

Nilay bu sözüme sesiz kaldı. Sonra yanındaki bozuntularını da çağırdı.

"Kızlar, burada akıllanması gereken biri var!"

"Ne demeye çalışıyorsun Nilay?"

"Yardımcı da mı olmayalım, şu haline bak be!"

"Ne varmış benim halimde! Hem senin gibi sürtüğün teki değilim ben, ilk önce kendine bak canım!"

"Ben varya şimdi senin.."diyerek Nilay saçımdan sıkıca bir tutam tuttu. Ben de erken davranıp en acıyacak yerden bi asıldım, Nilay'ın bir çığlık atışı var ki... Oh, canıma değsin. Hak etmişti gıcık şey. Tabi etrafımız da İstanbul'u kuşatmaya gidermişcesine okuldaki insanlarla sarmalanmıştı. Yanımda bizim grubun kızları ve Nilay'ın arkadaşları kavgaya girmişlerdi. Bazıları kavga ediyor, bazıları da ayırmaya çalışıyordu. Ayırmaya çalışırken birkaç tel saçı yolunanları saymıyorum bu arada. Sınıfa bulunduğumuz katın nöbetçi öğretmeni, idaresi ve diğer öğretmenler de gelince kadro tamam oldu. Semra hoca erkek Fatma görünümüyle kavgayı girip kaslı iki koluyla beni sınıfın bir tarafına Nilay'ı da diğer tarafa fırlattı. Nilay'ın tavşancıkları da benim darmadağın ettiğim saçlarını düzeltmeye çalışıyorlardı.

HayalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin