Nefesim sıkışıyordu, uyanmak istesemde bu karmaşık durumdan kurtulamadım, neresi burası? Ortada kare bir boşluk bırakacak şekilde 4 tane yan yana apartman var. Bu neden bana bir şeyler anımsatıyor? Burada ne yapıyorum? Arafta gibiyim, beynim uyuşuyor. Bir dürtü hissettim, bir ses adımı söyleyip durdu.
Kendime yavaş yavaş gelebildim ama hala buradan çıkamadım. Anladım, yine uyku uyanıklık arasında kalmıştım. Ama gitmek için yeterince gücüm yok. Kendimi boşluğa atarsam uyanabilir miyim? Göğüsümdeki sızı düşünmeden harekete geçmemi sağladı. Düzensiz adımlarla hızla ilerleyip kendimi boşluğa attım. Yere çakıldığımı hatırlamıyorum." Mizu uyan, ben buradayım. "
Derin ve hızlı bir nefes alıp doğruldum, kolumla kendimi destekledim. Sanki bir süre oksijensiz kalmışım gibi, nefeslerim hızlıydı. Ren kolumu tutup diğer eliyle yüzümü okşadı.
" Buradayım, sakin ol. Sadece kabustu."
Bir süre yüzüne baktıktan sonra alnımdaki teri sildim.
" Yine aynı şeyler oldu Ren, bittiğini sanmıştım. O kadar ilaç, terapi... hepsi boşuna mıydı? A-anlamıyorum. "
Sesim titriyordu, yanaklarıma bir damla yaş şimdiden dökülmüştü bile. Ren kollarıyla bedenimi sardığında kaybolmuştum onun omuzlarında.
" Şhh, sadece kabustu ve bitti."
" A-ama bu öyle bir şey değildi. Senin sesini d-duydum ama uyanamadım."
Derin bir iç çekti, saçlarımı okşuyordu
" Geçecek... vişneli turta? Hatırladın mı?"
Kıkırdadım, hıçkırıklarımın arasında.
" Evet, vişneli turta. "
" Uyan benim küçük vişneli turtam~"
Seneler önce uydurduğumuz şarkıya eşlik ettim. Uyku nöbetlerim ve sık sık gördüğüm kabuslar için ilaç alacak kadar param olmadığı için ne zaman bunu yaşasam Ren'le bunu söyleyip sakinleşirdim. Daha çok ağlamama sebep oldu. Ren'e bakmak için kaldırdım kafamı, ağlıyordu.
" Yapma, bunu görmeni istemiyorum."
Ellerini yanaklarına götürüp gözyaşlarını sildi.
" Senin üzülmeni istemiyorum, bunu haketmiyorsun."
Dedim, daha kendi hıçkırıklarımı bile bastıramamışken. Omzundan kafamı kaldırıp doğruldum ve gözyaşlarını tamamen sildim.
"Üzülmüyorum, yanımda olduğun için mutluyum Mizu. "
" Bende öyle. "
Dizlerimin üzerinde Ren'e sarıldım, belimi kavrayıp sıkı sıkı sarıldı bana. Bu sarılma diğerlerinden farklı hissettirdi, daha önce benim açımdan hep arkadaşça sarıldık, ama şimdi... Yanaklarımda hissettiğim sıcaklıkla yüzümü Ren'in boynuna gömdüm. Onu öpmek istiyordum ama buna ne tepki verir bilmiyordum, karnımda hissettiğim sıcaklık herkesin şu 'kelebek hissi' diye bahsettiği şey mi?
Kafamı Ren'in boynundan kaldırdım ve ellerimi omzuna koydum. Bir süre yüzünü izledikten sonra dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Yüzünü görmesemde fazlasıyla şaşırdığını tahmin edebiliyordum.Belimden daha sıkı sarıp beni kendine çekti. Odada sadece nefes seslerimiz yankılanıyordu.
Dudaklarımız ayrıldı. Ren önüme gelen saçlarımı arkaya attı.
" İstemiyorsan durdur beni. "
Ne dediğini anlamam bir kaç saniyemi aldı. ben yatırıp dudaklarını boynuma götürdü, uzun uzun öptükten sonra diliyle yalamaya başladı. Başım dönüyor gibiydi, tişörtümü yukarı kaldırdı, sıcak nefesi şimdide karnıma çarpıyordu. Deydiği her yeri yalayıp emiyordu, yavaş yavaş yukarı çıktığında dudakları göğsümü buldu. Diliyle yalayıp emmeye başladığında azımdan küçük bir inleme kaçırdım. Saçlarını tuttum nazikçe ve okşamaya başladım. Fazla zevk alıyordum, çok fazla. Elini eşofmanımdan içeri sokup penisime dokundu.