3. Bölüm: Soy

92 3 0
                                    

#Brian#

Acilen birşeyler düşünmeliydim. Hemde hemen.. Amanda nin burada, bir hastanede kesinlikle dönüşmemesi gerekiyordu. Bu insanlığın hatta yarasaadam soyunun bile tehlike altına girip yok olması demekti. Sanırım kaos demek en mantıklı tanı olacaktı.. Kardeşimin biraz sonra hastanede kolgezen, bir metre boylarında, kana susamış bir yaratık olarak uyanmış ve insanlara yada açlığını yatıştıracak herhangi bir canlıya iştahla saldırıyor olan görüntüleri canlandı gözümde.. Yok Hayirr bunu hayal bile etmek istemiyordum.. Ama bu gercekkesmesi mumkun bir gerçekti.. Böyle delice devam eder ve mantıklı bir yol bulamazsam olcak olan buydu iste.. Hastanede koca bir insan yigini ile ziyafet yasayacakti Amanda.. Ustelik ne yaptiginin farkinda bile olmayacak ve bunu hatirlamayacakti bile..Morgun önünde endişeli adımlarla bir ileri bir geri gidip gelirken kafami bu hazin son kurcaliyirdu. Ne yapabilirdim? Kimseye fark ettirmeden Amanda yı nasıl çıkaracaktım ki hastaneden? Karanlık heryeri sarmaya başlamıştı bile.. Etrafı sarma şeklinde bile yaramaz bir çocuğun heyecanı ve neşesi vardı sanki.. Hakkiydi doğal olarak.. Karanlık dünyasına bir kişiyi daha kazandircakti. Hemde bu gece , bu hastanede....

Dönusume sadece 2 saat kaldi gercegini geçici bir süre kafamda imha ederek sakin olmaya çalışip ve yapılması gereken neyse ona odaklanmaya çalıştım. Dusun hadi dusun...Tabii ya nasılda unutmuştum ben.. İlk başta yapılması gerekeni o telaş içinde yapmamış ve babama bile haber vermemiştim. Ona haber vermem gerekiyordu. Hayley inde uyuyor olmasını fırsat bilip babamı aramaliydim. Tüm bunları halledebilecek tek kişiydi kendisi.. Aramak için cebime uzandim fakat ne ön nede arka cebimde hicbiyerde yoktu telefon . Nerelerdeydi bu lanet olasi telefon? Kimbilir nerde birakmistim bu telas icinde. Arabada unuttumus olmaliydim kesin..

Bir ümit sadece birkaç metre uzagimda, ağlamaktan bitap dusmus bir şekilde usulca uyuyakalan Hayley in telefonu geldi aklıma. Şansımı deneyerek uyanmasına yol acmayacak bir yavaslikla ceplerini yokladim.. İşte oradaydı sağ arka cebinde, zafer edasıyla telefonu çekip babamın numarasını tuşlayarak açmasını bekledim. İkinci çalıştı anca açmıştı." Alo, baba ben Brian." "Efendim Brian, neden başka bir numaradan ariyorsun?" babamın buram buram otorite ve kontrol kokan sesinden de güç alarak bir anda olanları tek bir cümleyle özetledim. " Baba, Amanda dönüşüyor " dedim. " Neee! Bu kadar erken mi? Tanrım neler oldu Brian? Nerdesiniz? " az önceki otoriter sesinden eser kalmamış yerini endişeye bırakmıştı. " Boston da hastanedeyiz. Ne yapacağımı bilmiyorum" dedim. " Hastane mi? Amanda ölmedi mi?" " Hayır öldü. Bir kaza işte.. şuan morgda" dedim. Omuzlarından büyükçe bir yük kalkmış gibiydi sanki " Ve sizde hastaneye kaldirdiniz öyle mi?" " Yetisemedim baba, Hayley arandığında herşey için çok geçti artık" " Hayley de mi yanindaydi o esnada?" ne demek istediğini anlamıştim. "Evet ve şuanda öldüğünü sanıyor" bir anlık tereddütle " Ayrıca Erin de oradaydı. Olanlardan sorumlu tek kaltak kendisi zaten" dedim sinirlerime hakim olamadan. Gerçi bu aralar hiçbirşey e hakim olamıyordum ya doğru.. " Başkanın kizida mi oradaydı? Oh ne güzel evlat, harika. Herşeyi mukemmelce yapmissiniz zaten ne diye beni arama zahmetinde bulunmuşsun ki yada hiç aramama zahmetinde" sinirleme sirasi babama geçmişti. " Tamam baba geç haber verdigimin farkındayım. Herşey çok hızlı gelişti şaşkınlıktan aklıma daha yeni geldin." dedim. Kısa bir sessizlikten sonra " Dönüşmesine sadece 2 saaten de az bir sure kaldı ve bunun bir hastanede olma olasılığını dahi düşünmek istemiyorum" dedi. Saate bakmış olmalıydı ve az önce kafamda imha ettiğim gerçeği yeniden hatırlatmıştı bana. " Hastanede çalıştigini bildiğin bir yarasaadam varsa..?"dedim. Hayley de uyanmış uzaktan el kol işaretiyle dışarı çıkmak istediğini söylemeye çalışıyordu . Basımı sallayarak telefondan sonra yanına geleceğimi söylemeye çalıştım. Anlamış olmalıydı ki başıyla onaylayarak dışarı doğru yürümeye başladı. " Evet ben şimdi Marc i arayacağım zamanında yetisemezsem o sana yardım edecektir" dedi. Hala arkasından baktığımızda Hayley i hatırlayarak " Peki Hayley ve Erin, onlara ne diyeceğiz? " " Orayı bana bırak. Sen sadece onları hastaneden uzak tutmaya bak." kapı çarpma sesi babamın çoktan yola koyulduğunda işaret esiyordu bile " Tamam baba." deyip kapattim telefonu.

Babamla konuşuna kadar aklıma gelmeyen çok önemli bir ayrıntıyı hep atladigimi fark ettim. Biz şimdiye kadar sadece Amanda nin dönüşümünü gerçekleşebileceği bir yer arama telasindaydik. Bir an önce hastaneden kaçırmak istiyorduk. Peki ya sonra? Sonra ne olacaktı? Bunu hic düşünmemiştikyada ben düşünmemiştim. Asıl önemli olanını. Çünkü fizik olarak olarak erkeklerden çok daha güçsüz olan kızların %60 i ilk donusumlerinde geriye kalan %40 diliminin yarısıda sonraki ilk iki dönüşümlerinde güçleri daha fazla yetemediginden, bedenleri dönüşümü kaldiramiyor ve ölüyorlardı.. Buda son derece az bir dişi yarasaadam nüfusunun varlığı demekti. Elbette ilk dönusumlerinde ölen erkek yarsaadamlar da vardi fakat dişilerle kiyaslandiginda bu oran cok daha az kaliyordu. Bir dişi yarasaadama 8 erkek yarasaadam dusuyordu yanı.. Dolayisiyla soylarimiz erkekler değil dişiler üzerinden devam ediyordu.. Bunun için Türumuzuz devami için dişi yarasaadam varlığı son derece önem kazanmaktaydi. Hayatta kalınması için de herşey yapılır, sonunda kendi ölümümuz bile olsa dişilerimiz hep korunacaktı ve öncelik onlarda olurdu.. biz Morgan' larin, soyumuzun devamı için Amanda ' nin mutlaka bu donusumleri atlatması ve egitmini tamamlayip surumuzun basina gecmeliydi babamla birlikte.. Fakat bu hicte kolay olmayacakti.. Amanda ayni gun icinde ikinci bir kez daha ölebilirdi...

Özellikle digerlerinden çok daha fazla ağrılı ve sancılı gecen, ilk dönüşüm de acıyı, genlerdeki değişimi, tek tek kırılan kemik parçalarını ,her iki yaninda koltuk alltlarindan baslayip omuzlara kadar cıkan kanatları, tüm bedenini ele geçiren karanlik tüyleri, pençelere dönüşmekte olan ellerini, bir gorilin aygina donusen ayaklarını, muhteşem gece duyulu gözlerini, ağzının her yerinde çıkmakta olan katil balina dişlerini, 1 km uzakliktaki bir sesi duyacak kadar muhteşem duyulara sahip kulakları ve en sonunda 1 yada 1.5 metre boylarındaki bir yaratığa dönüşümü iliklerine kadar hissedecek ve her hissedisiniz de bu kehanete lanetler olsun diyeceksiniz...

Karanlığın Kanatları Serisi : DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin