#Erin#
Masasinin diğer tarafında karşımda oturan şerif in bana yönelttiği sorulardan almış olduğu cevapların kendisini hiçte tatmin etmemiş yüz ifadesiyle sağa sola bakiniyordu. Sinirini çıkaracak birşey bulamamış olacak ki yeniden bana dönerek sormaya başladı. Anlaşıldı bu gerzek adam sınırını benden çıkaracaktı. "Bakın Bayan Parker! Siz Amanda nin ayağının kaydığını ve tam o esnada tutmaya çalışırken geç kalıp Amanda nin bir kat boyunca yüzüstü şeklinde salonun ortasına duştugunu söylüyorsunuz." ikna olamamış gibi ellerini şişman göbeğinin üstünde birleştirerek sırtını koltuğuna iyice dayayip " değil mi?" dedi onaylanmayi bekleyen bir bakışla gözlerimin içine bakmayı sürdürerek... Belli ki gozlerimden belki de doğru söylemedikleri mi ordan anlamaya çalışıyordu. Ama benim nasıl iyi bir duvar ordugumden en ufak bir fikri yoktu. " Evet, Aynen öyle diyorum ve bu bilmem kaçıncı kez tekrar edişim" dedim sesime bıkkın bir duygu yükleyerek.. Şerif " Anlıyorum elbette sizi, ancak sizde hak vereceksiniz ki bazen küçük detaylar özellikle tekrarlandiginda hatırlanabiliyor. Buda çok işimize yarayabiliyor.Meslek alışkanlığı işte.. " dedi omuzlarını silkeleyerek. Önünde duran dosyadan çıkarmış olduğu belgeleri bana uzatarak sahte olduğu çok belli olan yapmacık bir gulumsemeyle " bunları imzalayıp çıkabilirsiniz. Anlayışınız için tekrar teşekkürler Bayan Parker... " dedi. Aynı yapmacıklikla kendisine bir gülümseme atarak " Rica ederim" dedim. Hemen kâğıtları önüme alıp hızla imzalayarak kendisine dogru uzattim. " Şimdi izin verirseniz arkadaşımı gidip hastanede ziyaret etmek istiyorum" dedim. Tam cevap vereceği sırada kapı çalınarak açıldı ve yirmili yaşlarında uzun boylu sıska bir genç polis içeri girerek " Sayın Belediye Başkanı mız geldiler efendim" dedi. Yanlış mi duymuştum yoksa bu sıska polis babamın burada olduğunu mu söylemişti az önce.. " Babama da kim haber verdi?" dedim sinirlenerek. Serif cevaplamaya firsat bulamadan sıska polisin arkasından yuvarlak yüz hatlarıyla ellili yaşlarına rağmen hala yakışıklı sayılabilecek geniş omuzlu gri takımıyla içeri girdi babam. "Erin neler olmuş kizim böyle? " dedi kollarının açıp sarılmami bekleyerek. Kendisine doğru hızla koşup şımarık küçük bir kız çocuğu gibi kucağına sığındım. " Amanda bir kaza geçirdi baba.. kötü bir kaza.." dedim. Şerif elini uzatarak " Hoşgeldiniz Bay Parker, Buyurun şöyle geçip oturun" dedi boş koltuklar dan birini göstererek. Babam elini sıkarak " Yok hayır teşekkür ederim ben sadece Erin i merak etmiştim." yeniden bana dönerek " Arkadaşin nasıl peki kizim?" dedi. Hemen acı bir gerçeği hatırlamış gibi yüzümü burusturarak cevapladim. " Bilmiyorum, tamda yanına gitmek üzereydim bende" dedim. Babam" Öyle mi?" dedi. Yeniden Şerife dönüp elini uzatarak " kizimla işiniz bittiyse eğer biz hastaneye gidecegiz" dedi. Serif tekrar elini sıkarak " Tabi ki gidebilirsiniz. Erin de çıkmak üzereydi zaten " dedi. Babamla ordan uzaklaşıp arabasına doğru yürümeye başladık.
Arabaya biner binmez babam sanki bu ani beklemiş gibi hızla kolumu sikirak kendine doğru çekti " Ne halt yediğini sanıyorsun sen?" dedi. Az önceki saygın anlayışlı baba dan eser kalmamış gözlerime diktiği hesap soran gözleri etrafa sinir kıvılcımları sicratiyordu resmen.Sıktığı kolumun verdiği aciyla ondan kurtulmaya çalışarak " Birşey yaptığım falan yok. Kız kendi aptalliginin yüzünden bu halde" dedim sinirle. Babam " Nedense yalan söylediğini dusunuyor bir yanim hala." dedi sesini gurlestirerek. "Ben mi dedim kiza kafani yaracak kadar git iç diye. Anlamıyor musun yasananlar ile benim hiçbir ilgim yok ?" dedim. "Ama hala inanmiyorum" dedi babam kolumu sıkmaya devam ederek. Beni hayalkırıklığına ugratiyorsun der gibi bir bakış atarak" Şerif bile birşey yapmadığımi düşünürken. Senin böyle dusunuyor olmana asıl ben inanamıyorum " dedim. Artık çok ciddi morluklar bıraktığından emin olduğum kolumu yavaşça bırakmaya basladi. " Yapma Erin kızımı gelmiş bana mi anlatıyorsun sen " dedi her hareketiyle beni kandıramazsın der gibi bakmayı sürdürerek.. Tamda cevap verecegim sırada aniden kafa mi arka topuğundan tutup arabanın ön kısmına asili duran aynanın karşısına çekti.. Ne yapmayi planladigindan en ufak bir fikrim yoktu. İlk defa babami bu sekilde goruyor olmanin verdigi saskinlik hicbirsey dememe ve kendimi olayin akisina birakmama neden olmustu. Arkadaki arabaların korna sesini hiçe sayarak " Bak bir kendine .. Ne görüyorsun orda ? Hirsiyla dünyayı yakacak bir çift mavi göz ve bildiğini yapmak uğruna herşeyi hiçe sayan sarışın bencil güzel bir kızdan başka ne görüyorsun?" dedi. Aynadaki bize baktigim an babamin gözlerinde şimdiye kadar daha önce hiç tanık olmadığim bir öfke ve nefreti gördüm. Çok korkmuştum tanımakta zorluk çektiğim bu adamdan. Nasil birden bu hale gelmisti anlamamistim. Her İki elimle saçımı arkadan sertçe tutmuş babamın onlari bırakması için uğraş verirken "Saçımi bırak canımı yakiyorsun" dedim. " Ben soyleyeyim mi kim olduğunu? Bundan tam 20 yıl önce hayatıma girip altüst eden kadının da yüzünde ayni hırs ve intikam duygusu vardı. Çok denediğim halde değiştiremedigim o iğrenç duygularin seline kapılan o kadını diyorum işte. Tanıdık geldi mi sanada bir yerlerden? Sonu beni aldattığı, ve avlaması gerekirken peşine takılıp gittiği yarasaadam in kendisini yemek biten anneni tanımadin mi yoksa hala ? O sürtük kadının kızısın sende işte.. Ondan kalır bir yanın yok seninde..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Kanatları Serisi : Dönüşüm
FantasyAmanda Morgan 19 yasında Boston da ailesi ve arkadaşlari ile guzel bir hayati olan, okulda son derece popülerliği olan mükemmel bir hayatı vardı taaa ki o geceye kadar.. Nefret ettiği Erin in yeniden arkadaş olma partisi verdiği o geceye kadar.. Çok...