Bölüm 4 HATA

38 4 0
                                    

Herkese merhabalaaaar. Öncelikle günaydın, tünaydın, iyi güner, iyi akşamlar. Artık ne zaman okuyorsanız:) Karmaşık duygular içeren bir bölümle karşınızdayım. Umarım severek okursunuz. Şarkıyı günümüz yazan yerde açarsanız sevinirim hikaye ile ilgili bir bağlantısı var çünkü. İyi okumalar🖤

10 Yıl Önce

Ekin ve Işık top ile oynuyorlardı. Genellikle yalnız kaldıklarında ya resim çizerlerdi ya konuşurlardı ya da top oynarlardı. Işık sadece Ekin'in ısrarıyla oynuyordu. En sonda dayanamayıp:

''Ben oynamayacağım! Hem topa çok hızlı vuruyorsun, canım acıyor!'' dedi. Ekin:

''Ne demek oynamayacağım benimle oynamak zorundasın, yoksa babama nasıl annemin makyaj malzemelerini çalıp onlarla resim yaptığını anlatırım!'' diye bağırdı. Işık:

"Zorunda değilim söylersen söyle!" Ekin bunu duyunca Işığın kolundan tutup onu oynamaya zorlayınca Işık:

''Oynamayacağım işte, oy-na-ma-ya-ca-ğım!'' dedi ve bebeğini alıp gitmek için yola koyuldu.

Işık, Ateş gittiğinden beri Ateş'in ona aldığı porselen bebekle oynuyordu ve bir yere gittiğinde bebeği de yanında taşıyordu. Ekin Işığı giderken görünce sebepsiz yere öfkelenmişti. Işığın arkasından koşup bebeği aldı ve koşarak sokağın başına gitti ve bebeği sokağın ortasındaki yola fırlattı. Bebek paramparça olmuştu...

Işık bir anlık öfkeyle koşarak Ekin'in yanına gitti ve onu itti. Ekin yere düştüğünde kafasını yere çarptı ve öylece kaldı. Tam ayağa kalkıp Işığın yanına gidecekken Işık korkup kaçamaya başladı. Sonrasında bir araba hızla gelip Ekin'e çarptı ve Ekin kanlar içerisinde yerde yatarken gözlerini kapadı...

1 saat sonra

Ekin ameliyata alınmıştı. Annesi Selin bir yanda ağlayıp Işığa bağırıyordu:

''Nasıl yaptın bunu abine, nasıl yaptın!'' Işık ağlayan gözlerle ona bakarken annesi:

''Cevap ver! Eğer Ekin ölürse senin bir daha bizim yanımızda yerin yok!'' dedi. Bunları söylerken Işığın yakasına yapışmıştı. Babası, Işığı bırakması için Işığın annesini zor ikna ederken ikisi de ağlıyordu.

Annesi Işığı bıraktıktan sonra doktor geldi, annesi:

''Ekin, benim oğlum iyi mi, kötü bir durumu var mı?'' dedi. Doktor:

''Bunu söylemek için çok erken, şu an yoğun bakımda kalması gerekiyor omur iliği zedelenmiş. Üzgünüm ama oğlunuz bir daha yürüyemez. Omur iliği çok fazla zarar gömüş ve bu yüzden büyük bir ihtimalle bacakları felç kalacak.'' dedi ve gitti.

Işığın annesi duyduklarına inanamamış bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Işık annesini ve babasını öyle görünce bir anda nefesi değişmeye başladı. Bayılacak gibi hissediyordu. Kalbi öyle bir hızda atıyordu ki anlatılamazdı. En sonunda gözleri kararmaya başlamıştı, ancak bayılmıyordu. Yere çöktü, kimse onunla ilgilenmiyordu. Sadece ağlama sesleri geliyordu. Gözlerini açsa bile bir şey göremiyordu. Bütün vücudu titriyordu. Ve en sonunda ayağa kalkınca bütün sesler kesildi ve sonrasını hatırlayamadı.

***

Işık uyandığında yanında annesi ve babası duruyordu. Sanki onları orada zorla tutuyorlarmış gibi Işığa onu suçlayan gözlerle bakıyorlardı. Işık etrafa baktığında kolunda bir serum olduğunu fark etti. Bir hemşire geldi ve kolundan serumu çıkardı. İçeriye bir doktor geldi ve Işığın annesi
ve babası ayağa kalktı ve içeri giren doktor

Bir Kelebeğin SonsuzluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin