Her paragrafta bol bol yorum yapmayı unutmayın, Ölüm çiçekleri.
MAKE ME FEEL - ELİS DREW
MON OR A MONSTER - SAM, ZAYDWOLF
BLOODSHOT - SAM TİNNESZ"Avlanacak av, avlayacak avcı vardı. Çiçeklerden bile kan damlayacağı oyunda açık yara izleri vardı."
İnsanın sığınakları yaşadıkları ve yaşattıklarıydı. Ruhu ve bedenin yaptığı her hamle, her eylem bir sığınaktı. Her işlevin varlığını sürdürdüğü yaşam içinde ki tek sığınak aslına aileydi. Bedenin ve ruhun yaptığı her hamle veya her eylem sığınak değil, yalancı korunaktı.
Yalancı korunak.
Yalancı sığınak.
Yalandan doğan ibret.
İnsanın sığınağı ailesi ise benim sığınağım kimdi beni hiç sevmeyen babam mı? Daha sevginin ne olduğunu bilmeyen ölen kardeşim mi? Hayır. Benim sığınağım annem ve Açelyaydı. Benim gerçek sığınağım ve gerçek ailem.
Kelimelerim boğazımda kifayetsiz kalırken bedenim sabitliydi çünkü karşımda katili olduğum adamın kardeşi vardı. Herkesin yüzünü kolay kolay göremediği ama aynı zamanda herkesin merak içinde beklediği gizemli Kandemir.
Oğuz Kandemir.
Sanki cehennem ve cennet arasında kalmış gibi bir ışığı vardı. Bir zamanlar boks ile ilgilendiğini belli eden geniş, hafif biçimli burnu siyah gözlerinin devamı gibiydi. Üçe vurduğu saçları serseri havasına yetmezmiş gibi kaşında çizik vardı.
Biçimli kaşına özen ile çekilen çizik çarpı işaretiydi. İri yarı olan vücudunun hiç bir şekilde tarifi yoktu. Nefes kesici yakışıklılığa sebep olan duruşu, yüzü, fiziği ile tam genç kızların hayallerini süsleyen wattpad erkeklerindendi.
Ya bir filimden ya da bir kitaptan fırlamış karakter gibiydi.
İnsanı titreten, içine kadar korkuyu salan bir aurası vardı. Elinde ki sigarayı dudaklarının arasına yerleştirdi ve siyah kot ceketinin kollarını yukarı doğru kıvırmaya başladı. Sigara dudaklarının arasında yaşam savaşı verirken dolgun ve düz çizgi olan dudakları sigarayı bırakmayı asla düşünmüyordu.
Sigara sinirlerimi bozduğu için ona doğru adım attım. Adımım ile ilgilenmiyormuş gibi yapsa da gözünün üzerimde olduğu belliydi. Aramız da bir nefeslik mesafe kaldığında durdum. Durduğum gibi dudaklarının arasında ki sigarayı tuttum. Dudakları düşünmek yerine akışa ayak uydurarak sigarayı serbest bıraktı.
Sigarayı alıp kendi dudağımın arasına yerleştirince hiç bir şey yokmuş gibi üç adım geri gittim. "Pahalıya benziyor," dedim bir çekişte zaten ne olduğu belli olan sigaraya. "Öyle," dedi cebinden tekrardan sigara paketini çıkartırken.
Bir dal sigara alıp dolgun dudağına yerleştirdi. Cebinden çıkarttığı altın, ejder desenli zippo ile sigarayı yaktı. Nefesini dahi zehirleyen sigarayı iliklerine kadar çektiğinde öksürmedi aksine hazzı yaşadı.
"Sıra sende, Ölüm çiçeği. Bahset kendinden bana," dedi sanki beni yeni tanıyor asla hakkım da bir şey bilmiyormuş gibi. "Aptalı oynamak sadece bana yakışır, Kandemir. Hakkım da her şeyi bildiğini biliyorum," dedim rujlu dudaklarımdan sigaranın dumanını üflerken.
"Haklısın, sen aptalı oynarsın ve bunu sadece aptal olan anlamaz değil mi?" diye sordu sanki bunun cevabını da bilmiyormuş gibi. "Evet," dedim sigarayı ayağımın altına atarken. "Ben aptalı iyi oynarım aptal olan anlamaz. Sen aptalı oynarsın ben anlarım çünkü aptal olan rolleri anlamaz," dedim sigarayı ezdiğim gibi onun önüne iteklerken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEVRA - ÖLÜMDE UNUTULAN YAŞAM ÇİÇEĞİ
Teen Fiction"Acı çekmem sana zevk mi veriyor, Kandemir?" "Senin acı çekmen bana zevk vermiyor, acı veriyor. Kalbimi yakan, aynı zamanda hak ettiğini düşündüğüm bir acı. Yakıyorsun kavuruyorsun beni, Ölüm çiçeği." "Yaktığın kadar yan, Avcı."