Evinin terasına çıkıp, derin bir nefes verdi. Nalet olsun tanrı hiç ondan yana değildi. Nasipsiz ve lanetli olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu kendisi. Ellerini demir korkuluklara getirerek, herseyden bıkmış tükenmiş, olmasının yanı sıra, isyan edercesine kollarını eski demir korkuluklardan aşağıya sarkıttı. Saç tutamları soğuk rüzgarın esintisiyle anlını işgal edercesine savrulup, tekrar yerini biliyormuş gibi konumlanıyordu. Çinin buz gibi aralık ayı, geceleri yeterince soğuk ve yalnız olmasını sağlıyordu. Burnunu çekti genç delikanlın soğuk havanın etkisi altında kalmaya devam ederek. Üzerinde ince beyaz kazağı ve siyah dar pantolonu vardı ve şuan bununla terasa çıktığının farkında bile değildi.
Arkadan kapı açılma sesi geldiğinde, umursuzca yerinden bir dakika kımıldamadı genç delikanlı.
"Xiao Zhan!" Diyerek Arkadan tanıdık ses ismini şiddetle telafuz edince kollarını eski demir korkuluklarından çekti. Başını çevirip arkasında duran şaşkınlık içeresinde etrafa bakan en yakın arkadaşı Ji Yang'a baktı.
Ji Yang afallayarak etrafa bakınıp konuştu. "Ne oldu burada? Sana kötü bir haberim var? Sanırım evin çalınmış Zhan!" Dedi alaylı ve kafası karışık ama espri yaptım zanneden tavırla.
Yüzünü buruşturan Xiao Zhan başını salladı sağa sola, bıkmışcasına. "Ha ha ve ha. Güleyimde boşa gitmesin." dedi ellerini göğsüne doğru birleştirip, "Mizah anlaşın her geçen gün zirvelerde olması, beklenmedik bir performans Ji Yangcım." Dedi Xiao Zhan, tabi bu bir ironiydi.
Gülerek omuzlarını silken Ji Yang, uzun montunun cebine ellerini koyup, yürümeye başladı. Bir kaç adım sonra Xiao Zhan'ın yanında durdu.
Ji Yang Karşısında durduğu arkadaşı Xiao Zhan'ın gözlerinin içine baktı. "Bu evin haline ne?" Diye Tekrar sordu Ji Yang ciddi ses tonuyla.
Xiao Zhan, derin ve sesli bir nefes alıp verdi. Bağladığı göğsünde ki, ellerini indirip iki yandan sarkıttı ve arkasını yüksek ve büyük ışıklar saçan rezidanslara doğru çevirdi bakışlarını. Dişlerini sıkıyordu. Evet hayata ve karşısında lüks ışıklar ve evler parıl parıl parlarken kendi, küçük bir artı bir evde sığıntı gibi yaşamaya çalışıyordu. Kızgındı; Çünkü, evinin elektriğini ödeyemediğinde, kapkaranlık kalmaktan ve Xiao Zhan, terasına çıktığında evini bile aydınlatan bu koca binaları görmesine kızgındı. Zira, su faturasını ödeyemediğinde kesilince kova kova dışarıdan çeşmelerden su taşıyordu. Doğalgazı kesildiğinde buz gibi evde dişleri zangır zangır titrediği zamanlarda bile geçinmek için savaş veriyordu.
Kırgındı; Bu hayat hep, alt sınıflara asla bir şans vermiyordu.
Uzun süren sessizliğin ardından Ji Yang tekrar konuştu. "Neler olduğunu anlatacak mısın artık? Bu evin daha doğrusu senin bu halin ne?"
Gözlerini ışıklı lüks evlerden çekti Xiao Zhan ve arkadaşı Ji Yang'ın yan profilini görmek için doğru dönüp baktı. "Yoruldum Ji Yang." Dedi sesi o kadar kısık ve bitkin geliyordu ki, anlamamak için aptal olmak lazımdı.
"Ne diyorsun sen?" Dedi Ji Yang arkadaşına doğru dönerek şimdi yüz yüzeydiler.
"Artık ölmek istiyorum. Bu hayat bana çok fazla." Xiao Zhan çok ciddi yüz ifadesiyle konuşuyordu Ji Yang kaşlarını çattı ve iki elini kaldırıp, ciddi olan arkadaşına doğru salladı.
"Salak, salak konuşma. Bir sakin ol bakalım ve bana ne olduğunu anlat. Gel oturalım önce şuraya." Ji Yang Xiao Zhan'ın omzundan ittirerek terasın ortasında tahta büyük masa vardı onun üstünde halı tarzı şeyle kaplıydı onun üzerine iki arkadaş oturdu. Evin içi harabeydi burası daha iyidi zira. "Dinliyorum, anlat ki bir çözüm bulmaya çalışalım." Dedi elini arkadaşının sırttını sıvazlarken dostane bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakıcı | Yizhan
General FictionXiao Zhan zor bir durumdadır. Banka hesabı neredeyse bostur, isi yoktur ve ailesinin onun için sectigi işi reddettigi için kaçarcasına şehire yerleşmiştir. Zor durumda kaldığı için arkadaşı Ji Yang'ın iş teklifine balıklama atlar. Xiao Zhan ve Wang...