iki bölüm attım öncekini okumayı unutma💃
taehyung kalın polar giymesine rağmen içinde olduğu yumuşak battaniyeye iyice sarılırken, hiç bir üşüme belirtisi göstermeyen tişörtlü çocuğun hareketlerini gözleriyle takip ediyordu. gerçi bunun sebebi sıcaklamasına rağmen küçük olanın üşümemesi için kaloriferleri yüksek ayarda çalıştırmasından kaynaklı da olabilirdi.
"ben içmek istiyorum."
diye mırıldandı dudaklarını büzerek, jeongguk'un elindeki kolalarla geldiğini gördüğünde.
"yarın sabah dersin var."
"banane." dedi taehyung inat ederek. "çocuk muyum ben? çorba yaparsın bana sabah hm?"
jeongguk elindeki kolaları sehpanın üstüne koyup mısır kaselerini taehyung'un kucağına bıraktı ve saçlarını karıştırdı. "evet çocuksun." küçük olan dağılan dalgalı saçlarının altından çatık kaşlarıyla ona bakarken jeongguk umursamadan ışığı söndürdü.
yanına yerleşen jeongguk'a aynı ifadeyle bakmayı sürdürse de, üzerindeki yorganın ucunu onun üzerine örtmeyi ihmal etmemişti. büyük olan gözlerini telefondan kaldırıp ona belli belirsiz gülümsediğinde yüzüne yansıyan ışıkla birlikte parlayan gözleri küçük olanın mısırı ağzına getiren elinin duraksamasına neden olmuştu. büyük olan yeniden işine döndüğünde başını iki yana sallayarak ne yapıyorum ben diye düşünüp önüne dönmüştü. her zaman gördüğüm gözler işte
"sen bunu daha önce izlememiş miydin?"
jeongguk, taehyung'un seçtiği filme bakarken ona soru yönelttiğinde karşılığında küçük olandan onaylar mırıldanma almıştı.
"evet ama senle de izlemek istiyorum." dedi ağzındaki mısırlar yüzünden boğuk konuşarak. "tepkini merak ediyorum."
jeongguk onun çocuksu haline gülerken başını iki yana sallayarak sessiz kaldı. filmi projeksiyona yansıtıp telefonu sehpanın üzerine bıraktığında üşümemesine rağmen yorganın altına iyice girmiş, kolunun birini taehyung'un omuzuna atmıştı. küçük olan istemsizce gerilirken kulaklarının yanmaya başladığını hissediyordu.
"böyle çok sıcak oldu jeongguk." diye mırıldandı rahatsız bir şekilde.
"kaloriferin ayarını düşüreyim mi?"
"ha-hayır, birazcık uzaklaşsan sadece."
jeongguk'un kaşları çatılırken anlam veremeyen gözlerle baktı ona. "sen hala bozuk musun bana?"
"ne alakası var ya?" diye çıkıştı taehyung. sesini yükselttiği için anında pişman olurken dudağının kenarını ısırmıştı. "sana bozuk olduğum falan yok." diye devam etti daha kısık bir sesle.
"o halde böyle izleyeceğiz filmi." jeongguk'ta çocuk gibi bir tavırla onunla inatlaşırken, taehyung'u iyice kendine çekmişti. küçük olan şaşkınlıkla başını onun omuzuna yaslamak zorunda kaldığında hareket bile edememişti.
çıkacakmış gibi atmaya başladığında, artık kalbinin bozulduğuna emindi.
**
"bu oliver piçin teki."
taehyung jeongguk'un yaptığı yorumlara gülmekten çok sevdiği filme bir an bile odaklanamamıştı. başta onun eşcinsel içerikli bir filmden hoşlanmayacağını veya ilgisini çekmeyeceğini düşünse de büyük olan sandığının aksine fazla ciddi bir şekilde gözünü kırpmadan izliyor, sürekli oliver için kötü şeyler söylüyordu.
"adam sadece otururken bile aynı şeyi söylüyorsun." dedi taehyung her ne kadar ona katılsada. jeongguk'a muhalif olmak en çok sevdiği şeydi.
"piç gibi oturuyor çünkü."