selam.. çok uzun zaman geçti, biliyorum. özür dilerim beklettiğim herkes için. birkaç aydır kalp rahatsızlığım var, onunla uğraşıyorum. nefes bile zor alıyorum bazen. burada uzun uzun anlatıp sıkmak istemiyorum, instagram'da olanlar belki görmüştür bile. her neyse, yazabildiğim her an yazmaya çalışacağım. tekrar özür diliyorum ve bölümü bırakıyorum buraya.
iyi okumalar.
★
gözleri bir şeyler hatırlamış gibi anında değişmişti. daha yoğun, daha derin bakıyordu.
ama ben bu cevabını asla beklemiyordum.
"teşekkür ederim, Ali'm."
deja vu yaşıyordum. aylar, belki yıllar sonra bu cümleyi duymuştum ve gerçekten deja vu yaşıyordum. bu adam kimdi? şuan böyle olmamız doğru muydu? artık bir şeyleri umursamalı mıydım, yoksa bu gece böyle geçip gitmeli miydi?
başım hala omzunda olduğu için o fark edemiyordu ama yüzümde büyük bir şaşkınlık ifadesi vardı. ellerimi omuzlarına koyup destek alarak yavaşça doğruldum ve şaşkınlığımı gizlemeden gözlerine baktım.
acı? özlem? hüzün?
gözlerinde ne vardı, çözemiyordum fakat normal bakmıyordu. bu adam kimdi öğrenmeliydim.
"Ali'm derken?"
sesimin bu kadar kısık çıkmasını ben de beklemiyordum ama şuan pek de umrumda değil bu, bana bir cevap vermeliydi.
bakışları yüzümde gezinirken ne tepki vereceğimi sorguluyor gibiydi. bense düz bir ifadeyle tam gözlerinin içine bakıyordum, konuşmuyordu. saniyeler, hatta dakikalar geçti ama bana cevap vermedi.
önce bakışlarımı gözlerinden ayırdım ve biraz önce oturduğum yere çevirdim. ardından sırasıyla ellerimi omzundan ayırdım ve sandalyenin kenarından destek alarak üzerinden kalktım ve üzerimi düzelterek geri yerime oturdum. başımı çevirip etrafa baktım, herkes kendi hâlindeydi, kimsenin bizi gördüğünü sanmıyordum.
tekrar ona baktım. bu sefer bana değil, yere bakıyordu. bir şeyler düşünüyor gibiydi ama konuşmuyordu.
"Bana cevap verecek misin?"
tepkisizliğini koruyordu. çıldıracak gibi hissediyordum ama bu biraz da içkiden dolayı olduğu için kendimi tutmaya çalışıyordum.
tek bacağımın üzerine ağırlığımı vererek hafif yükselttim vücudumu, zaten ondan birkaç santim de olsa uzundum, artık ona daha da üstten bakıyordum.
yüzüne eğildim ve yavaşça dudaklarına yaklaştım. arada bir parmaklık boşluk vardı. gözlerini kapatmıştı, onu öpmemi bekliyordu veya istiyordu büyük ihtimalle.
ama bazen her istediğimiz olmazdı.
aldığım her nefes, dudaklarına çarparken:
"yüzünü yıka."
duyduğu cümleyle irkilmiş olsa gerek önce hızla geri çekildi , daha sonra gözlerini açtı. bu bakışlar sanırım biraz önce bende olan şaşkınlık bakışlarıydı.
"ne?
"yüzünü yıka, kim olduğunu görmek istiyorum."
bunu duymasıyla gözlerinde bir şeylerin parçalandığını hissettim. istemiyor gibiydi, bunu duymayı beklemiyor da olabilirdi, bilmiyorum.
"hani maskenin ardındakini merak etmiyordun?"
"evet, etmiyordum ama şuan ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zıtlıklarına hastayım. // Alican Sabunsoy - Barbaros Yoloğlu
Fanfictionherkes benzerlik arar, benzer dostluklar kurar. halbuki biz çok farklıyız, zıtlıklarına hastayım.