1999 depremi sonrasında evimiz yıkılmamasına rağmen o anı yaşamak bile endişelenmemize yetmişti. En doğru kararın kendi evimizi yaptırmak olduğuna karar verdim. Eşim Fatma İstanbul'dan taşınalım desede kabul etmedim. Ne de olsa bir kere burada bir düzen kurmuştuk. Evimiz burada , işimiz burada , dostlarımız burada nereye gidiyoruz kadın; diyip tersledim. Yurt dışından mal getirttirip sattığımız için az buz bir para kazanmıyordum, gittim topladım arkadaşları yıkılmış bir binayı üstün kötü toplattırdım. Çok fazla masraf olmaması adına da binadan biraz kalıntı bıraktırdım ve zemine beton döktürtdüm. Evin temelleri bitince kontrole gittiğimizde eşim içinde bir huzursuzluk olduğunu söyledi. Sürekli olarak evi yaptırmaktan vazgeç İstanbul'dan taşınalım diye beni darladı. En sonunda dayanamayıp ev yapılana kadar anasının yanına yolladım. Tek katlı yaptırdığım için dört beş aya bitti. Fatma evi yaptırmamam hakkında beni sürekli darladığı için hemen haber vermedim. Hem kötü mü ettim anasını daha uzun süre gördü çocuklarda neneleriyle dedeleriyle vakit geçirdi. Ortalıkta dırdır edecek bir karının ve bağırıp çağıracak çocukların olmamasının rahatlığıyla geniş evimde kafa dinledim. Arasıra da arkadaşları çağırıp tavla attık. Fatma ve çocuklar eve gelmeden iki gün önce nedense beni bir huzursuzluk kapladı. Sanki biri beni izliyormuş gibi hissediyordum. O gece şiddetli bir sarsıntı hissettim ama daha gözlerimi açamadan acı çekmeye başladım. Kaç defa seslendim, yardım istedim bilmiyorum. En sonunda pes ettim yardım çağırmaktan kendi kendime kurtulmaya çabaladım. Elimi gördüğüm ilk boşluktan çıkarttım. Son kez eşim Fatma ve oğlum Kadir'e seslendim, çıt yoktu. Tam pes edecekken birinin elimi tuttuğunu hissettim. Yardım etmesi için seslendim ama çıt yoktu. Gözümün önünde ufacık bir alan açıldı. Kocaman, kopkoyu kahverengi, yaşlı gözler görmemle elimi çektim. O an şimdiye kadar hissettiğim acının yüz katı kadar şiddetli bir acı hissettim ardından tekrardan bir sarsıntı hissettim.
O gece şiddetli bir deprem daha olmuştu ama işin garip tarafı yıkılan yalnızca Mehmet Bey'in de içinde bulunduğu yeni yaptırdığı evdi. Hemen kurtarma ekipleri geldi. Birkaç parça kaldırıldıktan sonra ufak bir kızın cesedi çıkarıldı. Mucizevi bir şekilde cesette bir çizik dahi yoktu, kıyafetindeki beton kalıntıları dışında. Kızın kim olduğunu araştırdıklarında eskiden evin bulunduğu yerdeki binada kalan bir ailenin en küçük çocukları olduğu ortaya çıktı. Enkaz gelişigüzel kaldırıldığı için cesedi kimse fark edememişti. Ardından çalışmalara devam edildi ama nafile. Enkazın tamamı kaldırılmasına rağmen Mehmet Bey'in vücuduna dair hiçbir şey bulunamadı. Bir ihtimal yer altında kırılma olmuştur ve oraya düşmüştür diye enkazın altı bile kazıldı ancak kazıların hepsi boşunaydı, Mehmet Bey'in vücudu hiçbir zaman bulunamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlen
Mystery / Thriller"sanki bir şey beni izliyormuş gibi hissediyorum..." Birbirinden bağımsız kısa hikayelerden oluşan gerilim/korku temalı serimizdir iyi okumalar🌚