Beden dersinin son anda boş olduğunu öğrenince herkes çok sevinmiş, istediklerini yapabilecekleri için mutlu olmuştu. Soobin ve Yeonjun ise sınıfa çıkmışlardı, ikisi de beden dersini hiç sevmezdi. Soobin kendi sırasına oturdu, Yeonjun da yanına geçti onun. "Hoca iyi ki gelmemiş, nefret ediyorum bu dersten."
"Bende, ne yapacağız peki?"
"Ders çalışacağım, sınavlar yaklaşıyor."
"Hm anladım, belki birlikte bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm ama haklısın."
"O zaman birlikte çalışalım, hem hep düşük alıyorsun. Yükseltmen lazım notlarını." Yeonjun onu onayladıktan sonra ders çalışmaya başladılar. Teneffüs zili çalana kadar sürdü bu. Yeonjun uzun süreden sonra ara vermeden bu kadar ders çalıştığı için sıkılmıştı, fakat bozuntuya vermeyip ortama ayak uydurmaya çalıştı.
Soobin sıradan kalkacakken Yeonjun engelledi onu, nedenini bilmiyordu fakat onunla konuşması gereken bir konu olduğunu hissediyordu. "Ne oldu?"
"Şey soracaktım, hoşlandığın kişi kimdi?"
"Çok mu merak ediyorsun?" Yeonjun bir süre konuşmadıktan sonra cevap verdi.
"Evet, garip gelebilir ama yardım edebilirim. Her zaman söylüyorum, benden yardım isteyebilirsin herhangi bir konuda diye. Ama hiç hatırlamıyorum benden yardım aldığını ya da istediğini." Soobin Yeonjun'un yüzünü biraz izledikten sonra başını başka tarafa çevirip hafifçe sırıttı.
"Bilmiyorum, nasıl açıklayabilirim bunu gerçekten bilmiyorum ama güvenemedim. Çok değişmişsin gibime geldi." Yeonjun hiç beklemiyordu Soobin'in böyle düşündüğünü. Acaba gerçekten onu arkadaşı olarak görüyor muydu? Yeonjun'un aklı bu aptal ve kırıcı sözler ve düşüncelerle dolmuştu. Boğazı acıyor, sanki bütün söyleyemediği o sözler boğazını sıkıyor gibiydi.
"Anlıyorum, özür dilerim."
"Kırıldın mı?"
"Hayır..."
"Oh, tamam." Soobin kafasını eğdi. Söylediği şeyin ne kadar ağır olduğunu fark etmişti, kendisine tokat atmak istiyordu. Fakat bunu Yeonjun'un önünde yapamazdı tabii ki. Kırmıştı onu, yüzünden, gözlerinden, sesinden ve dudaklarından belli oluyordu. Sırf sevdiği kişi ile olamayacağı gerçeği ile sinirleri alt üst olmuştu, bütün öfkesini Yeonjun'dan çıkarıyordu.
"Kırıldın değil mi, yalan söyleme bana."
"Hayır dedim ya, haklısın. Güven veren biri değilim."
"Öyle değil, sinirlerim bozuk son zamanlarda onun etkisiyle söyleyiverdim. Söylememem gerekirdi özür dilerim. Öyle düşündüğüm falan da yok, güvenilir birisin gayet..." Soobin bulabildiği bahanenin saçmalığından dolayı kendini daha da kötü hissetse de bir şey demedi ona. Daha fazla zorluk çıkartma gibi bir niyeti yoktu. Daha doğrusu belli belirsiz olan ilişkilerinin iyice dibe batmasını istemiyordu.
"..hem insanlar değişebilir, değil mi? Saçmaydı dediklerim, gerçekten özür dilerim." Soobin kollarını açmış Yeonjun'un sarılmasını bekliyordu.
"Sıkıntı değil, birileri görecek, hoşuna gitmez."
"Görsünler, iki arkadaşın birbirine sarılması normal bir durum. Hem sınıfta başka biri yok."
"Oh, doğru." Yeonjun tereddütlü bir şekilde Soobin'e sarıldıktan sonra çok sürmeden geri çekildi ikisi de. Aralarındaki ilişki iyice tuhaflaşmıştı, bu durumdan ne kadar rahatsız olsa da Yeonjun bunu Soobin ile konuşmayı aklının ucundan geçirmiyordu. Eskiden de böyleydi zaten, bir şeye morali bozulmuştur diye düşünüyor, kendini buna inandırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ritüel, yeonbin
FanfictionSoobin Yeonjun ile yakınlaşmak için arkadaşından duyduğu ritüeli dener.