Yeonjun demin yaşananları hâlâ kavrayamamıştı, bu yüzden duvarı izliyor, hiçbir şey söylemiyordu. Soobin de kanepenin diğer bir köşesine oturmuş telefonuna bakıyordu. Kai ise yeni uyandığı için ayılmaya çalışıyordu. "Ben bir yüzümü yıkayacağım."
"Tamam." Yeonjun Kai gittikten sonra Soobin'e baktı. "Şey diyecektim." Soobin başını telefondan kaldırıp ona seslenen gence baktı. "Hm?"
"Okumadın, değil mi?"
"Okumadım, bir şey mi saklıyorsun ki benden?" Yeonjun kaşlarını çatarak Soobin'e baktı. "Hayır, yine de istemem okumanı."
"Neden, eskisi kadar yakın olmadığımız için mi?" Beklemediği bir soru gelince ne diyeceğini bilememiş, sadece susmuştu. Gerçekten de öyleydi çünkü, eskisi kadar yakın değillerdi. İkisi de bunu çok iyi biliyordu. Soobin kucağındaki yastığı koltuğa bırakıp ayağa kalktı. "Ben gidiyorum, görüşürüz."
"Görüşürüz." Soobin işleri yoluna koymaya çalıştığı halde daha da kötü bir hale getirdiği için berbat hissediyordu kendini. Eğer ona hep iyi davransaydı, ondan uzaklaşmasaydı nasıl olurdu her şey? Bunu düşünmenin geçmişi değiştiremeyeceğini biliyordu, fakat denediği halde her şey eskisi gibi olamadığı için daha da sinirleniyor, üzülüyordu. Asla eskisi gibi olamayacaklarını bildiği halde vazgeçemiyordu.
Yeonjun'un evinden çıktıktan sonra minibüsü beklemeye başladı. akşam bu saatlerde burada minibüsler çoğu zaman boş olurdu. Bu yüzden şanslıydı. Yaklaşık beş dakika sonra gelen minibüse bindikten sonra genelde oturduğu koltuğa oturup Yeonjun'un günlüğünü çıkardı.
Soobin, normalde böyle bir şey yapacak biri değildi. Sadece Yeonjun'un kendisi hakkında düşündüklerini öğrenebilirse bir şeyleri düzeltebileceğini umuyordu. Günlüğü açacakken cebinde hissettiği titreşim ile eline telefonunu aldı, Beomgyu arıyordu. "Efendim?"
"Selam, nasıl gidiyor?" Beomgyu her zamanki gibi neşeli ses tonuyla konuşuyordu. Soobin'in aksine.
"Selam, iyi sen?"
"Aynısı. Şey diyecektim, İngilizce kitabım ortalıkta yok da, sende kalmış olabilir mi?"
"Evde değilim şu an, çantama bakarım eve gidince."
"Hm, teşekkürler."
"Rica ederim."
"Bu arada, sen son günlerde çok üzgün görünüyorsun. Bir şey mi oldu?" Soobin böyle bir soru beklemediği için şaşırmıştı. Gerçekten öyle mi duruyordu? Son günlerde iyi hissetmediği doğruydu fakat bunu dışarıya yansıttığı hiç düşünmemişti. Bu tarz şeyleri başka insanlara anlatmayı sevmez ve çoğu kişiye belli etmemeye çalışırdı.
"Hiç, öyle. Bilmem ki. Üzgün mü görünüyormuşum? Alakası bile yok çok iyi hissediyorum." Beomgyu Soobin'in dediklerine güldükten sonra ciddi olduğunu belli eden bir şekilde konuştu.
"Ya, dalga geçme benimle. Çok belli bir şeyler olduğu." Soobin onun için endişelen arkadaşını bu tür konularda hiç kandıramazdı, Beomgyu anlardı hemen bir şeyler olduğunu. Fakat bu sefer hiç anlatmak istemiyordu derdini. İstese bile anlatabileceğini sanmıyordu.
"Biraz başım ağrıyor sadece, o kadar."
"Gerçekten o kadar mı?"
"Hm, hm. O kadarcık."
"Peki, hep mi ağrıyor bu başın?" Beomgyu Soobin'in geçiştirdiğini tabii ki anlamıştı, anlamamak için kafasındaki bazı tahtaların eksik olması gerekirdi zaten. Yine de Soobin şansını denemişti. Beomgyu ona kanmış gibi yapmaya karar verdi. Bunu daha sonra konuşabilirlerdi, yüz yüze.
"Anlıyorum, kendine dikkat et biraz. Sağlığın önemli. Derslerine verdiğin önemi kendine de ver."
"Sağ ol, düşündüğü için," Soobin minibüsün camından baktı, sonunda varmıştı. "eve geçeceğim şimdi daha sonra ariyim ben seni. Görüşürüz."
"Görüşürüz, kendine iyi bak!"
"Sende." Soobin eve girdikten sonra kendini rahatlamış hissetti, Yeonjun'un evinde yaşananları aklından çıkaramasa da yine de oradaki gergin ortamdan kurtulduğu için çok daha iyi hissediyordu. Gerçi Yeonjun ile görüştüğü için mutluydu, fakat şu an Yeonjun'un onun hakkında düşündüklerini tahmin edemiyordu, bu onu daha da rahatsız ediyordu. Daha fazla oyalanmadan elindeki günlüğü yatağına bırakıp kıyafetlerini değiştirdikten sonra yatağına oturdu. Yıpranmış olan günlüğü eline aldı ve gördüğü sayfayı bulmaya çalıştı. Biraz aradıktan sonra ismini görünce ilk tanıştıkları tarihi bulup oradan okumaya başladı.
İlk sayfalar gayet normaldi, biraz okuduktan sonra eskiden aralarının çok iyi olduğunu, hiç anlaşmazlığa düşmediklerini hatırladı. Fakat bir kaç sayfa çevirdikten sonra neredeyse boş ve karalanmış bir sürü sayfa gördü. Ne yazdığını okumaya çalışsa da bu çabası bir işe yaramamıştı. Yaklaşık yirmi sayfa sonra biraz da olsa özenilmiş, diğerlerine göre uzun yazılmış bir sayfa buldu. Kendi hakkında bir şeyler olmayabilirdi fakat önceki sayfalara göre çok daha düzenli olduğu için okumasında bir sakınca görmedi, çoktan girişmişti bu işe zaten.
❦
Sevgili günlük, bugün gerçekten karar verdim. O beni eskisi gibi sevmiyor. Kimden bahsettiğimi anlamışsındır umarım, başka bir şey hakkında yazmamışım herhalde. Neden bu kadar etkilendiğimi bilmiyorum, Fakat Soobin benim için çok değerli biriydi. Neden böyle davranmaya başladı ki bir anda? Gerçekten onu anlayamıyorum, anlamaya çalışıyorum ama bir anlam çıkaramıyorum asla. Bu beni daha çok çileden çıkarıyor. Ne yapmış olabilirim ki kendimden onu bu kadar soğutacak?
Dün sorduğumda benimle ilgili olmadığını söyledi bana, o zaman neden derdini bana anlatmıyor? Hiçbir şey saklamazdı benden, her derdini anlatırdı. Niye böyle oldu ki bir anda? Ne yaptım ben ona? Gerçekten çıldıracağım artık, çabalamaktan bıktım. Beni anlıyor mu onu bile bilmiyorum. Aşağılanmış hissetmeme neden oluyor. Bunları öğrense belki abarttığımı düşünürdü.
Hiçbir şey hissetmiyormuşçasına gibi sanki bakışları, sesinde de bir gariplik var. Hareketleri durgun. Soobin böyle biri değildi, (eskiden) sevdiğim kişi böyle biri değildi. Belki de yarın onunla konuşmalıyım... Ama beni dinleyeceğini sanmıyorum. Ya da vazgeçmeliyim ondan. Eskisi gibi hissetmiyorum ona karşı. Bugün Soobin'in eski halini düşünmekten neredeyse hiçbir şey yapamadım. Fakat o beni çileden çıkarmaya devam etti, üstelik konuşmaları iyice küçümseyici bir hal almaya başladı. Ve beni görmezden geliyor.
Enayi gibi hissediyorum.
❦
Soobin yüzünü ve günlüğün sayfalarını ıslatan gözyaşlarını kıyafetinin koluyla sildi. İğrenç hissediyordu. İyi bir dönemden geçmemiş olabilirdi ama en yakını olan Yeonjun'u kırmıştı, üstelik onu hiç düşünmemiş; Yeonjun'un bunları hissetmesine sebep olmuştu. Bencil olduğunu düşündü. O, Yeonjun'u hak etmiyordu. Onun hislerine karşılık verememişti, onun yerine yok etmişti hepsini. Eskisi gibi iyi davransaydı düzelir miydi her şey? En azından o öyle umuyordu. Başına giren ağrıyla yorganının altına girip gözlerini kapattı. Biraz uyursa rahatlayacağını düşündü, uyanınca yine bunlarla uğraşacaktı, bunları daha fazla düşünmesine fırsat olmadan uykusuna yenik düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ritüel, yeonbin
FanfictionSoobin Yeonjun ile yakınlaşmak için arkadaşından duyduğu ritüeli dener.