Yeonjun saatlerdir bilgisayar oyunu oynuyor, beş dakika olsa bile ara vermiyordu. Artık allak bullak olan kafası oyunu kavrayamayacak raddeye geldiği için yavaşça kalktı oturduğu sandalyeden. Bacakları bile oturmaktan uyuşmuştu, kalçasını sorarsanız düzleşmiş gibi hissediyordu. Sandalye tahta olduğu için saatlerce oturmak ızdırap gibi bir şeydi.
Yatağa attı kendini, tavanı izlemeye başladı. Neden bu kadar çok oyun oynuyordu, bir amacı mı yok muydu ki hayatında? Eğer varsa nasıl bir amaçtı bu, kendisi de bilmiyordu. Fakat iyi para kazanıp ailesini de kendisini de bu klasik sıkıcı hayattan kurtarmak istiyordu. Durumlarının kötü olduğu söylenemezdi fakat çokta iyi değildi. Bunu oyun oynayarak yapamayacağını kendisi de biliyor, fakat durduramıyordu kendini.
Bunları düşünürken uyuya kaldı Yeonjun. Saat gece ikiyi geçmişti. Sabahlamayı çoğu kişi gibi sever, okul olduğunda bile geç saatlere kadar uyumazdı. Ortaokuldan beri bu böyleydi. İlk oynamaya başladığında bağımlılık haline gelmemişti, sonradan derslerine verdiği önem azalmış; ödevlerini bile tam yapmamaya başlamıştı.
Uyandığında okula geç kaldığını fark etti, genelde geç kalmaz annesi onu uyandırırdı fakat bu sefer uyandırmamıştı onu. Telefonunu alıp mesajlara girdi, Soobin mesaj atmıştı. Saate baktı, ders saati değildi. Mesaja cevap vermek yerine Soobin'i aradı.
"Efendim?" Soobin kısık sesle konuşuyordu.
"Hiç, arayayım dedim. Neden gelmediğimi sormuşsun da."
"Ha doğru, dalmışım ya. Gerçekten neden gelmedin?"
"Annem uyandırmamış o yüzden. Duymadım alarmı da."
Soobin iç çekti, Yeonjun'un bu halinden bıkmıştı. "Oyun oynadın değil mi geç saatlere kadar yine?"
Çekinerek cevap verdi Yeonjun. "Evet..."
"Bunu bırakman gerektiğini kaç defa söyleyeceğim, böyle giderse geleceğini nasıl olacağını düşünemiyorum. En azından biraz dışarı çıkıp dolan. Evde oturup sadece oyun oynuyorsun."
Yeonjun Soobin'in dediklerinin doğru olduğunu biliyordu, fakat okulda genelde tek başına dolaştığı için oradaki arkadaşlarıyla konuşup oyun oynamak rahatlatıyordu onu. "Biraz ağır oldu sanki."
"Duyamadım."
"Yok bir şey, Beomgyu'yla nasıl gidiyor?"
"Aynı, bir gelişme yok. Bugün bana ritüel söyledi. Kendine aşık ediyormuşsun yapınca."
"Büyü falan olmasın?"
"Bilmiyorum, ben yapmaya korkarım sen denesen olur mu?"
"Ne denemesi, ben yaparsam başıma bela açarım."
"Hm, neyse zil çaldı. Okula gelirsen bugün anlatırım. Görüşürüz."
"Görüşürüz." Sadece bir ders kaçırdığı için gitmesinin iyi olduğunu düşündü. Daha fazla derslerini görmezden gelmemesi gerekiyordu. Çantasını hazırlayıp okul üniformasını giydi. Üstüne en sevdiği kapüşonlusunu giydi, Soobin'in ona hediye ettiği parfümü sıktıktan sonra çıktı evden. Okul yürüme mesafesinde olduğu için çok zorlanmıyordu. Yaklaşık on dakikada varıyordu.
Okulun bahçesindeyken Hueningkai'yi bankların birinde otururken gördü. Yanına gidip yanındaki banka oturdu. "Günaydın. Neden ders saatinde bahçedesin?"
"Günaydın hyung, dersimiz boş. Okula biraz erken gelmişsin sanki."
"Dalga geçme ya, uyuya kalmışım. Sen gittikten sonra çok sarmadı oyun zaten."
Hueningkai hafifçe kıkırdadı. "Öyle mi? Neyse ben seni tutmayayım dersine gir."
"Tamam, görüşürüz."
"Görüşürüz." dedi ve el salladı Yeonjun'a. Okulda Kai ve Soobin dışında arkadaşı yoktu. Tesadüfen oyunda karşılaşmış, mesajlaşırlarken aynı okulda olduklarını fark etmişlerdi. Sınıfın kapısının önüne gelince çekinerek tıkladı kapıyı. Gir komutunu duyunca girdi sınıfa. "Özür dilerim, uyuya kalmışım."
Hoca elini geç der gibi salladıktan sonra Soobin'in önündeki sıraya oturdu. Normalde yan yana otururlardı fakat bugün yanında Beomgyu oturuyordu. Hiç beklemediği için biraz şaşırmıştı. Yanında oturan kişinin kim olduğuna bakmamıştı bile. Yanında oturan kişi onu dürtünce ona baktı. "Beomgyu ile Soobin biraz fazla mı yakınlaştılar sanki?" diye fısıldadı Taehyun.
"Ah evet, senin burada oturduğunu fark etmemiştim Taehyun."
"Sıkıntı değil, ama şaşırdım doğrusu."
"Bende, Soobin'in çabaları işe yaramış olmalı." Taehyun anlamadığı için Yeonjun'a tip tip bakmaya başladı.
"Beomgyu ile yakınlaşmaya çalışıyordu, nedenini söylemedi."
"Belki de aşık olmuştur?" Yeonjun çok ses çıkartmayacak şekilde Taehyun'un kafasına vurdu.
"Deme öyle, hem Beomgyu ile senin sevgili olduğunu biliyordur büyük ihtimal. Şerefsizin teki değil kendisi."
"Ama öyle bir şey olursa elimden kurtaramazsın onu, haberin olsun."
"Tamam, olmaz merak etme. Zaten körkütük aşık olmuşsunuz birbirinize. Derste neler yaptığınızı görüyorum."
"Ha? Cidden mi... Sapık mısın sen bizi gözetliyorsun?" Yeonjun kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Ne, hayır. Tam önümde oturuyorsunuz. Hatta geçen Beomgyu senin-" Taehyun Yeonjun sözünü tamamlayamadan eliyle ağzını kapattı. Bir iki dakika elini çekmedi. Çektikten hemen sonra Yeonjun sözünü tamamlayacaktı bunu biliyordu. Fakat öğretmenleri görmesin diye çekmek zorunda kaldı elini.
"...sikini elliyordu teneffüste onun elinden tutup hızlıca peşinden sürüklemiştin."
"Hatırlatma."
"Neden?"
"Sus, dersi dinleyeceğim." Yeonjun hafifçe sırıttıktan sonra oda Taehyun'un yaptığı gibi dersi dinlemeye başladı. Yaklaşık beş dakika sonra zil çaldı. Taehyun Soobin'in yanına gidip ona bir şeyler söyledikten sonra ikisi birlikte sınıftan çıktılar.
"Beomgyu ile biraz fazla takılmıyor musun? Aklıma farklı şeyler geliyor. Bilmiyorsan diye söylüyorum, sevgiliyiz. O yüzden hislerin varsa onlardan vazgeçmen gerek."
Soobin etrafa boş boş baktıktan sonra sanki büyük bir hayal kırıklığı yaşamış gibi bir ses tonuyla cevap verdi. "Merak etme, sadece arkadaş olmaya çalışıyorum."
"Neyse, bir iki haftadır Yeonjun'a soğuk davranıyormuşsun gibime geldi. Bir şey mi oldu?"
Soobin'in yüzü düştü bir anda. "Ah, boş ver. Sana söyleyecek değilim, birbirimizi doğru düzgün tanımıyoruz bile." Taehyun omzunu silkti ve sınıfa geri girdi.
Teneffüs bitmeden önce kıyafetlerini değiştirmesi gerekiyordu Yeonjun'un, ders bedendi çünkü. Soyunma odasına giderken Soobin'i koridorda dikilmiş şekilde görünce yönünü değiştirip onun yanına gitti. Elini Soobin'in yüzüne doğru hızlıca salladı. "Hey, Soobin. Neden burada dikiliyorsun?"
"Hiç, dalmışım."
"İkide bir dalmışım diyorsun, kötü bir şey mi oldu?"
"Yok, boş ver." Yeonjun eliyle başını kaşıdı. Ortamdaki garip havadan dolayı gerilmişti.
"Eh, şu bana söylediğin ritüeli kimin üstünde deneyeceksin, yoksa eğlencesine mi?"
"Öylesine deneyecektim, neden sordun ki?"
"Bu işin şakası olmaz diyecektim, hoşlandığın biri mi var?" Yeonjun böyle bir soru sorduğu için utanmış, kendini nedense kötü hissetmişti.
"Aslında, evet. Ama birlikte olmamız imkansız gibi."
"Kim peki? Söylemek zorunda değilsin tabii ki, fakat yardım edebilirim belki."
"Daha sonra söylerim."
"Peki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ritüel, yeonbin
FanfictionSoobin Yeonjun ile yakınlaşmak için arkadaşından duyduğu ritüeli dener.