Eve gidip annemin sorularını es geçerek yatağıma uzandım. Parmağımdaki yüzüğe baktım. Çıkartmalı mıydım yoksa kalmalı mıydı? Çıkarsam annem beni takmaya zorlayacaktı. Takarsam da gerçekten nişanlı biri olduğumu kabul etmiş olacaktım. İkisini de istemiyordum. Sadece gerekli yerlerde takma kararı aldım.
Bu gece gerçekten garipti. Dawon ile anlaşabileceğimizi fark etmiştim. Tabii ki bunu evlilik manasında değil arkadaşlık manasında diyorum. Ben evliliğe uygun biri değilim. Aşık olmadığım biriyle hele.
Telefonuma gözüm kaydığında Hwiyoung'dan gelen cevapsız aramayı gördüm. Daha önce söylemiştim ona Dawon ile yemeğe çıkacağımızı. Merak ettiğine emindim. Telefonun başında, aramamı ve tüm detayları anlatmamı beklediğine de emindim. Üstüme rahat bir şeyler giydim ve aradım.
"INSEONG!"
"Sakin ol Hwi."
"Nasıl sakin olayım?! Ne yaptınız yemeğe gidip? Annene sordum yüzük gibi birkaç şey söyledi! Anlat hemen!"
Hwiyoung'un meraklı ve heyecanlı sesine o görmese de göz devirdim. Ayarsız çocuk.
"Telefonu gerçek Hwiyoung'a yani umursamaz, galesiz Hwiyoung'a verir misin lütfen? Bu versiyon pek alışık olduğum bir şey değil de."
Hwiyoung'un verdiği derin nefesi duyunca hafif gülümsedim. "Tamam anlatacağım."
Ben her şeyi anlatırken beni nefesini tutmuş bir şekilde dinlediğinin oldukça farkındaydım. Tepki vermemek için kendini zor tutup anlatımımı bitirmemi bekliyordu ben konuşurken. Son cümlelerimi de söylediğimde önce bir sessizlik oldu. Sonra aniden gülmeye başladı. Telefona öylece bakıp neden güldüğünü anlamaya çalıştım. Gerçi durum oldukça komikti.
"Evlenme teklifine cevabın ne oldu bir daha söyler misin? Ne dedin tam olarak?"
"Evet, dedim."
"Nasıl evet dedin bir daha söyle."
Dalga geçiyordu. Haklıydı gerçi. O an mantıksız ve aptalca gözüken bir tepki vermiştim farkındaydım.
"Dalga geçmeyi bırak!"
"Tamam tamam. Yani baya baya evleniyorsun ha?"
İç çektim. "Evet."
"Merak etme Inseong her şey güzel olacak. Dawon için bir iyilik yapıyorsun. Bu seni tabii ki etkileyecek ama daha sonrasında unutulacak ve her şey eskisi gibi olacak. Çok uzun sürmeden boşanırsınız."
Sessiz kaldım. Umarım dediği gibi olurdu. Umarım her şeyin sonunda mutlu olabilirdim.
"Uyu şimdi. Kapatıyorum. Düğün davetiyen hazır olduğunda bana da bir tane gönder ayrıca." Gülerek benim bir şey dememe izin vermeden kapattı telefonu.
"Ah Hwiyoung ah!" Yatağın öbür ucuna fırlattım telefonu ve uyumak için hazırlandım.
**********
Ertesi sabah durmadan çalan telefonumla uyandım. Biri ısrarlarla arıyordu. Her kimse ona içimden güzel lanetler okumuştum. Telefonun ekranını çevirdim ve yakın arkadaşlarımdan gelen aramaları görünce panik oldum. Ne olmuş olabilirdi? Gelen mesajlara bakacakken annem odaya daldı.
"Uyanmışsın."
"Çalıp duran telefona uyandım. Bir şey mi oldu?" Gözlerimi ovuşturdum.
Annem olumsuzsa başını salladı. "Hadi kalk birazdan Dawon gelecek. Hazırlan." Üstümdeki örtüyü çekip attı.
Telefonuma doğru yönelirken beni durdurdu. "Bırak telefonu ve acele et."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Go Back in Time [JaeSeong]
FanficInseong aşka inanmayan biriydi. Youngbin ile evlenmeyi kabul etmesi sadece ona yardımcı olmaktı ama evleneceği gün, çok sonra karşılaştığı bir arkadaş onu çok zora sokmuştu.