BAŞLANGIÇ

147 37 110
                                    

-ÖNSÖZ-

Bu hikaye aslında basılmasını planladığım ilk kitabımın yan hikayesidir. Başlıca karakterlerle ilgili önemli bilgiler ve tanıtımlar içermektedir.

Bana yazma tutkusu aşılayan günümüzün başarılı yazarlarından İhsan Oktay Anar ve Mehmet Berk Yaltırık hocalarıma, çeşitli bilgilerin kaynaklarına ulaşmamı sağlayan değerli tarihçilerden Ceren Sungur'a ve her daim yanımda olan, bana her türlü desteğini esirgemeyen, örnek aldığım manevi kardeşim Wesretkau13'e teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Herkese şimdiden keyifli okumalar diliyorum.

NOT : Bölüm şarkısı : Morcheeba - Moon (Anlatıcı karakter Defne için eklendi.)

----------------------------------------------------------------------------------------------------

"Zamanın hiçliğinden bu yana, yaratılmış en büyük açık hava hapishanesi neresi?" diye sorsam, bana ne cevap verirdiniz?

Sizi bilmem ama bana göre; seçtiğimiz kurallara bile uymamamıza, tıpkı kuyruğunu yiyen yılan Ourobos gibi birbirimizi döngüsel şekilde yok etmemize neden olan cezalandırıcı, kibirli, kıskanç ve taklitçi Tanrı'nın inşa ettiği dünya hapishanesindeyiz.

"Hayır ben masumum." diyebilirsiniz, o sizin görüşünüz. Küçükken arkadaşlarınızın misketlerini araklamadınız mı? Veya sırf macerasına bakkaldan çikolata-ciklet çalmadınız mı? En yakınlarınızın sırlarını bir başkasına anlatmadınız mı? Arkadaşlarınızı kalabalık ortamlarda şakasına rezil edip, gülmediniz mi? Ya da en azından fesatlık yaptığınız kişiyi paylayıp, bir de üstüne nasıl da haddini bildirdiğinizle övünmediniz mi? Kaprislerinizle sevdiklerinizi üzmediniz mi? Hayır mı? O hâlde dostum, siz bir azizsiniz ve hayat sizi iyi dilekleriyle çevrelesin, bereketlesin.

Velhasıl, bu hapishanede sadece insanlar yok. Doğaüstü güçlere sahip çok fazla varlık ve yaratık var. Aslında insanoğulları, taklitçi Tanrı'nın yarattığı devler tarafından atomlarınız bozulmadan önce öyle güzel, öyle asildiniz ki sizinle ilgili her şeye hayrandım. Kendim bizzat Tanrı ve Tanrıça'nın kızı olmama rağmen siz, evrendeki tüm yaratılmışların ve yıldızların maddelerinden oluşuyordunuz.

Kadim zamanların efsane kıtaları Mu ve Atlantis yok edilmeden önce bazılarınız kaçabildi. Onlara Musalar diyoruz. Yani ilham perileri. 


Siz onları 'melek veya dünya dışı ırklardan' olarak biliyorsunuz, çünkü görünüşleri ışıksal, yaydıkları frekans yüksektir. Auraları sevginin açık pembe, mor renkleri ile parlar.

Gerçek Tanrı ve Tanrıça, aklınızın alamayacağı yüksek boyutlardan, sırf sizi bu taklitçi Tanrı ile yalnız savaşmayasınız diye bedenlendiler. Açıklayamadığınız tuhaf mucizelerin kaynağı onlardır. Fakat bu dünyanın kanunları kıskanç Tanrı tarafından belirlendiği için bazı kötü olaylara zamanında müdahale etmekte zorlanıyorlar.

İçinde bulunduğumuz boyut kötücül, frekansı düşük ve karanlık. Bilerek böyle yarattığını sanıyorum. Çünkü annem ve babam daha yekpare bedenlerinde, kendi yüksek boyutlarında evren ve yaşamın kaynağı ile doluyken, astral düzlemin dokuzuncu boyut kapısının koruyucu komutanı Lahyad, yaratma gücünü kullanmaya hazır olduğunu, evrendeki diğer yaratılan varlıkları ve gezegen sistemleri gibi sistemleri kendisinin de deneyimlemek istediğini söyledi. İzni aldıktan sonra kendi seçtiği boyutun içine yaşamı getirdi.

Ama yarattıklarında eksik ve çarpık özellikler vardı. Sadece kendi özünü kullanmış, evrendeki diğer varlıkların paylaştığı özleri çöpe atmıştı. Hiçbir emri dinlemiyor, azdıkça azıyordu. Annemle babamın en sadık görevlisi çıldırmış, sadece kendine çalışan bir haine dönüşmüştü. Belki de seçtiği boyutun habis frekansı yüzündendir, kim bilir?

SİBYLLER'İN AYNASI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin