Not: medyadaki şarkı Berkin'in söylediği yüksek sadakat / Yorulursan yaslan bana şarkısıdır.
Hayat bazen de olsa bizim yüzümüzü güldürebilmişti çünkü yaşadığımız acıları sadece o görürdü ve bize bir şans verirdi. Zaman bazen de olsa mutlu olduğumuz günleri durdurabilmişti çünkü bazı günlerin tekrarlanmayacağını bilirdi ve daha uzun tutardı. Acı bazen de olsa bizi gerçeklerimizle yüzleştirebilmişti çünkü bizim kim olduğumuzu hatırlatmasaydı biz daha kötü biri olabilirdik. Korku bazen de olsa bize cesaret vermişti çünkü asıl korkunun kendini kandırmak olduğunu gösterebilmişti. Hayaller bazen de olsa kısa sürebilirdi çünkü o hayalin gerçekleşmeyeceğini bizde inandırmak istiyordu. Umut bazen de olsa bizi yarı yolda bırakabilmişti çünkü hayal kırıklığına uğramamızı istemezdi. Sevinç bazen de olsa kursağımızda kalabiliyordu çünkü biliyorduk ki eninde sonunda üzülen biz olacaktık. Aşk bazen de olsa nefrete, intikama dönüşebiliyordu çünkü aşk içinde yalan barındıran bir zehirdi. Bağlılık bazen de olsa iyi gelebilirdi çünkü kimsen olmadığı zaman sadece bağlandığın kişi seninle kalırdı.
İyilik bazen de olsa kötülüğe dönüşebilirdi çünkü o insan için iyi olacağını düşündüğün belki de ona zarar verebilirdi.
Kötülük bazen de olsa iyiliğe dönüşebilirdi çünkü o insan zarar görmeye alıştığı için ona belki de iyi gelir, aklını başına getirebilirdi.
Hayatımızda bazı şeyler sandığımız gibi gitmeyebilirdi...
Evde yalnız başıma oturup bugünün her detayını düşünürken telefonuma gizli bir numaradan mesaj gelmişti. Mesajda "Bugünün yarını, bugün gibi olmayabilir. Dikkatli ol!" yazıyordu. Bir an korkmuş, annem ile babamın numarasını tuşlarken farkına vardım. Ailem artık hayatta değildi. Buna da alıştığım için korkum dinmişti. Ama yine de bu kişinin kim olduğunu merak etmiştim.
Kendime yemek hazırlarken kapı çaldı. Kapıyı açmaya giderken kafamdan bir sürü senaryo geçiyordu. En başta da gizli numarayla mesaj atan kişinin evime kadar gelmiş olmasıydı. Kapı kolunu sıkıca tuttum ve açtım. Gelen kuryeydi ve gönderenin belli olmadığı bir paket vardı elinde. "Beray Taşkın siz misiniz?" diye sordu kurye. Cevap olarak sadece başımı onaylar şekilde aşağı yukarı sallamakla yetindim. İmza atıp kuryeyi gönderir göndermez paketi açmaya başladım. Beni şoka uğratan bir şeyle karşılaştım.
Bir ses kayıt cihazı...
Annem ile babamın sesinin kayıt olduğu ses kayıt cihazı...
Bizim ailecek anılarımızı kayıt ettiğimiz ses kayıt cihazı...
Ama nasıl olurdu da başkası tarafından gönderilirdi? En son ailem ölmeden dinlemiştim ve ondan sonra da yerinde mi diye kontrol bile etmemiştim. Sandığım kadarıyla eve hırsız da girmemişti çünkü ne maddi ne de manevi bir eşya çalınmamıştı. Aklımı mı yitiriyordum yoksa gerçek miydi? Aklımın bir oyunu olabilir miydi? Rüyada mıydım bunu bile bilmiyordum. Hiç bir şey bilmiyordum.
Telaşla tek arkadaşım olan Berkin'i aradım.
Berkin aranıyor...
Berkin aranıyor...
Berkin aranıyor...
Dıt... Dıt... Dıt... Dıt...
Neler oluyordu? Bugün neden böyle oluyordu? Elim tekrardan Berkin'in ismine gitti ve tekrar şansımı denemeye çalıştım.
Berkin aranıyor...
Berkin aranıyor...
Berkin aranıyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ KUŞ
Adventure"Peki, gitmemiz gereken yer neresi öğrenebilir miyim hanımefendi?" "Bana iki de bir hanımefendi demeyi bırakır mısın?" Rahatsız olmuyordum aksine eğleniyordum ama birinin bana böyle seslenmesini de istemiyordum çünkü fazla iyiydi ve ben bunu hak etm...