Gözlerim etrafta gezinirken heyecanla yutkundum. Savaş'ın evinin arka penceresinde dikilmiş onun evden çıkmasını bekliyordum. Buradan tamamen gitmeden önce eğer Savaş'ın altına yatmak istiyorsam artık etik değerleri siktir etmem gerekiyordu.
Bu evine gizlice girmek olsa bile.
Savaş'a karşı olan hislerim üç yıllıktı. Onu görür görmez etkilenmiş ve gizlice izlemiştim. İstemsizce gözümü ondan alamamaya başlamıştım ve işleri buraya getirene dek çok kez vazgeçip denemiştim. Yüz yüze gelsek dizlerimin titreyeceği adamla gizli bir numaradan özgürce konuşuyor olmak bana iyi geliyordu.
Ona duygusal anlamda bir şeyler hissediyordum elbette ama gerçekçi bakıyordum olaya. Bu mahallede hayatta barınamazdık. Kimse kabul etmez ve bir çift olarak görmezdi. Homofobiklerle baş edemezdik. Bunları geçtim, Savaş'ın kendisi homofobikti. Bu yüzden istediğim tek şey ilkim olmasıydı. Onu unutmak zor olacaktı belki ama bedenime ilk o dokunsun istiyordum. İlkler unutulmaz oluyorsa, Savaş'ın dokunuşlarının ilk olup hafızama kazınmasını istiyordum.
Böylece hem ben istediğimi almış olacaktım hem de Savaş bir daha beni görmeyecekti ve başına bela almayacaktı.
Ondan isteyecebileceğim tek şey buydu ve daha fazlasını sadece hayal edebilirdim.
Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan şey kapanan dış kapı olduğunda hızla evin köşesinden baktım. Savaş heybetli bedeniyle evinden uzaklaşırken, sokaktan çıkana kadar onu izledim.
Harbiden çok iriydi ve buna nasılsa hep nutkum tutuluyordu.
Dikkatimi işime verip açık penceresine tırmandım. Bu mahallede hırsızlık olmazdı ve zaten hırsızlık olsa Savaş'ın evini soyacak yürek yoktu kimsede. Bir yumruğuyla bayıltırdı insanı. Zaten evi ilk kattaydı ve üst katında emekli bir adam yaşıyordu. O da zaten öğlene kadar uyuyordu.
Savaş ise eve akşam geliyordu ve ben onun işe gittiği saatte gelmiştim buraya. İstediğim şey ise kıyafetlerinden birini almaktı. Kokusunu uzaktan merak ederek geçirmek için fazla azgın ve istekliydim. Dolayısıyla odasına girerken gram vicdanım sızlamamıştı.
Odası en büyük yerdi. Bir bölümünde kahverengi siyah desenli bir duvar kağıdı vardı. Büyük siyah bir yatak ve dağınık nevresimler, beyaz aynalı bir dolap, Büyük gri bir halı, beyaz bir şifonyer ve boy aynası vardı. Dudaklarımı ısırarak yatağa yaklaştım.
Ellerim sanki ona dokunabilecekmişim gibi hareket etse de saten nevresime temas ettiğimde için titredi. Hala sıcaktı ve hala sanki o orada uzanıyormuş gibi hisettirmişti bu sıcaklık.
Yavaşça yatağa, onun uyandığı tarafa uzandım. Yastık yumuşacık olduğundan kafam içine gömülür gömülmez saçlarının kokusunu aldım. Mentol kokusu burnumu yakmayacak türdendi. Biraz da tarçın kokusu geliyordu. Şampuanı mentollü, duş jeli ise tarçınlıydı muhtemelen. Zıt kokular olduğu bariz ortadaydı ama onları Savaş'tan solusam eminim tiryakisi olurdum.
Biraz daha yatağında uzanırsam kokusu beni uyutacak diye korkup ayaklandım. Böyle saçma bir şekilde yakalanamazdım.
Sakince dolabına ilerledim. Nihai hedefim bir gömlek ya da bir tişört almaktı. Zaten onun da kıyafetlerinin çoğu tişört ve gömleklerden oluşuyordu. Kot gitmiyordu, sadece kumaş pantolonlar ve eşofman altı vardı.
Parmak uçlarımla onlara dokunurken aralarından en uzakta olanı gözüme çarptı. Siyah, uzun kabana bakarken dudaklarımı ısırdım.
Aradığımı bulmuştum.
Hızla onu askılıktan çıkardım. Kesinlikle iki tane benden girerdi buna ve bu beni fena tahrik etmişti. Kabanı yatağa bırakırken çantamı köşeye koymadan önce içinden siyah ipli korseyi çıkardım. Amacım bir gömleğin üzerine giymekti ama bu kabana kısmet olmuştu.
Boy aynasından kendime bakarken üzerimdeki hırkayı çıkardım. Tişörtü ve eşofmanı çıkardığımda onun odasında sadece baksırla kalmıştım ve bu alt tarafımda hareketlenmeye sebep olmaya başlamıştı. Kendimi güçlükle tuttum. Kabanı kollarımdan geçirdiğimde astarın soğukluğu iyice mahvetmişti beni. Kendimi zorlukla ayakta tutuyordum resmen.
Düşündüğüm gibi aşırı bol gelmişti. Düğmelerini kapatsam da boyun kısmı epey açıkta kalmıştı ki bu hoşuma gitmişti. Korseyi giymeden önce gözüm şifonyere takıldı. Çekmeceleri karıştırırken tahmin ettiğim gibi kolye ve yüzük gördüm. Arada taktığı aile yadigarı bir yüzüktü bu ama kolyesi nadiren taktığı öylesine bir takıydı. Zincirlerden oluşmuş ve ucuna yuvarlak bir demir tutturulmuştu.
Elim ona uzandı ve soğuk demiri boynuma geçirdim. Tüylerim diken diken olmuştu ve nefesim hızlanmıştı. Zar zor ilerledim aynanın önüne. İşkence çekiyordum resmen.
Korseyi alıp iplerini sıkarken titreyen ellerim yüzünden bir türlü iplerini bağlayamamıştım. Sinirlenerek bıraktım, böyle de hoş duruyordu zaten. Telefonu şifonyerin yan kısmına koyarken arkasına parfüm şişesini koydum düzgün dursun diye. Ondan geriye doğru sayan sayaca yüzüm görünmeyecek şekilde poz verdim. Sadece boynum ve gövdem görünüyordu ama arka planı tanıyacağını biliyordum.
Birkaç fotoğrafı kendim için çektim ve istemeye istemeye kabanı çıkarıp kıyafetlerimi giydim. Kabanı almak istesem de bu dikkat çekerdi. Bu yüzden onun yerine bir tişörtünü çantama koydum korseyle. Ama kolyesini almıştım.
Evinden hızlıca çıkıp kendi evime giderken dizlerim titriyordu. Bugünü asla unutamazdım ve bu hisler baş edebileceğimden de güçlüydü.
Ona fotoğrafı atıp yatağa girerken ellerim kolyedeydi.
Bilinmeyen:
Bence bana daha çok yakıştı, sence? :)
Yeni bölüm bu bölüme düzgün yorum gelene dek gelmeyecek. Madem okuyorsunuz üç beş bir şey yazmak bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zevk| gay
RomanceMahalle abisine bekaretini vermeye çalışan ergen liseli. Loveislove #1