Yukarıda ruhları birbirini çekmiş bir ordu vardı. Simsiyah tüyler, simsiyah gözler, bir karanlık... Alçaktan uçuyor, altlarında kapkara gölgeler bırakıyorlardı. Leş kokusu üzerine sinmiş, "uğursuz" bir gölge... Altta ise başka bir toplum vardı. Alttaki bu toplumda birbirini çekmiş ruhlardan oluşuyordu. Bir aptallar topluluğu yaşıyordu alt tarafta. Tabi, üst tarafta da bilgeler toplanmıştı.
Üst tarafın alt tarafa oluşturduğu gölge bir uğursuzluk değildi. Belki bütün bu katıksız cahiliyetin yapabileceği en katlanılabilir yorum buydu. Daha aşağılık bir yorum yapılabilirdi. Ağaç gölgelerine yapıldığı gibi bir lütuf olduğu sanılabilirdi mesela. Bu sadece geride kalmış insan türüne layık bir yorumdu çünkü.
Bu gölge ufak bir bilgelik parçasıydı. Öyle ufak bir parça ki insan beyni bile kaldırabilir. Bu azami miktardaki acı hiç bir şeydi kargalara. Kargaların ruhları yaşlıydı. Acı çektikten sonra ancak buna dayanabilirsen ruhun bir karganın bedenine çekilebilir. Ancak böyle ruhun göklere yükselebilir. Yerdeki aptallara küçümser bir yüz ifadesi ile veya acır gözlerle baktılar. Hatta bazıları işi daha da büyük bir raddeye çıkarıp özlemle bile baktı. Aptallığa karşı bir özlem oluştu içlerinde.
İnsanlar gerçekten de aptallardı. Fazla düşünen ve bu yüzden aşırı kırılgan varlıklardı. Acıdan kaçıyor, korkuyor, nefret ediyorlardı ve onu kabul etme fikrini inatla reddediyorlardı. Bir tanesi bile fark edemiyordu ki insanın çektiği acı kendinden gelir. Kendi kendilerine acı çektiren bu varlıkları elinden suçu başkasının üstünde atmaktan başka bir şey gelmez. İnatla en sevmedikleri şeyi kendileri yapmaktan oluşan saçma bir döngüye girmişlerdi.
Yukarı baktıklarında ise kargaları gördüler. Kendilerine masumiyetsiz bakışlar atarken sürüce geçerek büyük bir gölge gördüler. Gölgenin içi en nefret ettikleri ve en bağımlı oldukları şeyle doluydu : acı... Böyle olunca kargaları da onların "bilgelik" anlayışını da sevmediler. Narin beyinleri bu hiç haz etmediği bağımlılığın sahipleri hakkında düşünmekten o kadar zevk aldı ki bunun için yeni bir kelime bile ürettiler.
İki taraf da birbirlerini sevmediler. İnsanlar sevmediği şeylere kafayı takmak gibi garip bir huy edindiğinden edebiyatlarına, sanatlarına hayatlarına kargalar ile ilgili şeyler koymaktan geri durmadılar. Kargalar da onlara kafayı takmışlardı. Üstlerine gölgeler oluşturuyorlar, onlara bilgelik veriyoruz diyerek "kendini yüksek görme ihtiyacı" karşılıyorlardı.
Fakat dışarıdan büyükçe bir göz açıldı. Bu iki tarafın durumlarını izledikten sonra ise elinde tuttuğu bu küreyi ters çevirdi ve uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zihnimden kopan hikayeler
Short StorySadece stresimi atmak için yazdığım, zihnimden zorla kopardığım düşüncelerin gönlümden gelen duygular ve gerçeklikten uzaklaşma isteğini dindirmek için yazdığım bir kaç hikaye...