mask

89 12 6
                                    

"jay bizi nereye getirdin amına koyim nerde lunapark" jhope bir saattir kullandığı arabayı bıkkınlık ile durdurmuş sinirle jay'e dönmüştü "ya şurdan sağ dönceksin diyorum sen nerde diyosun bi git hele ne nazlı çıktınız ya" jay ön koltukta oturmuş jhope ile kavga ederken sunghoon ile arkada müzik dinliyip uyumaya çalışıyorduk yoksa bunlarla yol bitmezdi

"daha gelmedik mi ya" sunghoon kulağındaki kulaklığı çıkartmış ön koltukların arasına kafasını sokmuştu

"senin şu abin yolu bi düzgün tarif etse gidicez de gerizekalı bi işi beceremiyo" jhope sinirle kendini koltuğa bırakmış gözlerini kapamıştı

"ya göt veren yarım saattir burda kıçımı yırtıyom sana anlatmak için bir sağ dönmek mi zor geldi piç" jay jhope'un omzuna vurmuş kaşlarını çatmıştı

"tamam amına koyim gel bulamazsak seni nasıl sikiyorum izle" jhope hızla arabayı çalıştırmış sürmeye başlamıştı "şu sağdan döncen" demişti jay

"BİLİYORUM SUS ARTIK" diye bağırmıştı jhope

"NE BAĞIRIYOSUN BE PİÇ"

"ne oluyo lan ne bağırıyonuz" kulaklığımı çıkartmış oturuşumu düzeltmiştim "bu salak yolu yanlış söyl-"

"NOLDU LAN OROSPU HANİ YOKTU BURDA LUNAPARK HANİ YOKTU" jay önümüzdeki lunaparkı görmüş bağırarak jhope'a dönmüştü "tamam sus sinir oluyorum sana inin şu arabadan" arabayı durdurmuş bizim inmemizi beklemişti

hepimiz arabadan inmiş lunaparkın büyük siyah demir parmaklıklarının önünde durmuştuk "ee hani bu kilitli nasıl gircez içeri" sunghoon'un sorduğu soruyla sola doğru biraz yürümüştüm ki ağacın yanındaki iki demirin kesik olduğunu görmüştüm "çocuklar burdan gelin" seslenmem ile üçü de bana dönmüş yanıma gelmişlerdi

"ayy jungom bak yine bulmuş aşkım ya sen nesin böyle" sunghoon gelip hızla demirlerin arasından geçmiş içeri girmişti "lan çabuk gelin burası çok güzel" önce jay sonra jhope ardından ben girmiştik lunaparka

"güzelmiş burası" diye mırıldanmıştım eskimiş paslanmış ve çoğu kırılıp bozulmuş aletlere bakarken "harbi güzelmiş burası"

"jungkook gel fotoğrafını çekiyim" jhope eliyle hız trenini göstermişti "hyung o pek sağlam durmuyor" demiştim "bir şey olmaz bu diğerlerine göre daha sağlam hadi gel" kolumdan tutup beni çekiştirmeye başlamıştı "çekiştirmesene geliyorum işte"

"bok geliyon sus çık şuna dikkat et" hız trenine binmiş yavaşça bir koltuğuna oturmuştum hyungum ise fotoğrafımı çekmeye başlamıştı ama sanki garip bir koku vardı etrafta kan kokusu gibi kokuyordu bu hız treni

"hyung çektiysen inelim çok kötü kokuyor" demiştim artık kokuya dayanamayarak "aynen bayılcam şuraya inelim çok kötü kokuyo" onayladığıma dair mırıltılar çıkartmış vagondan inmiştim

"jungo şuraya yat bakıyım" demişti jhope elindeki telefonumla "neden lan" demiştim şaşkınlıkla "fotoğrafını çekçem hadi ya yat"

"illa saçıma sıçacan anladım" demiş yere uzanmıştım "heh bide şöyle dur jungom evet aynen tamam bitti" yerden kalkmış hyungumun elinden telefonu almıştım "teşekkürler hyung" demiştim gülümseyerek "rica ederim tatlım"

"ya sikicem şimdi düzgün poz ver lan" sunghoon sinirle bağırmış jay'e düzgün poz vermesini söylüyodu "ne var lan pozumda düzgün işte" demişti jay ayaklarını yere vururken "ne düzgünü lan maymun gibi poz veriyon" jhope söze atlamış sunghoon ile jay'i eleştirmeye başlamıştı ki eskimiş ve paslanmış demirleri olan bir dükkandan takırtı sesi gelmişti

DEATH OR LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin