"j-jungkook korkuyorum" sunghoon duvara sinmiş elindeki telefon ve bıçakla cama bakıyordu hızla ayağa kalkmış koşarak yanına gitmiştim
"korkma korkma bebeğim geçicek söz veriyorum geçicek" sunghoon'a sarılmış elinden telefonu almıştım
hızla telefona numarayı girmiş polisi aramıştım
"buyurun seul karakolu"
"O O BURDA LÜTFEN GELİN LÜTFEN"
"kim beyefendi sakin olun"
"V-V V BURADA LÜTFEN GELİN YALVARIRIM"
"tamam beyefendi ekibimiz yolda oraya geliyoruz sakin olun ve kendinizi koruyun"
"LÜTFEN LÜTFEN HIZLI OLUN"
"tamam efendim geliyoruz o şu an nerede"
"c-camımın önünde bana bakıp camı y-yumrukluyor lütfen gelin"
"anladım cama yaklaşmayın mümkünse başka odaya gidip kapıyı kilitleyin"
"j-jungkook bu adam senin a-adını nereden biliyor" sunghoon'un dediği ile ona bakmayı bırakmış cama dönmüştüm
cama kan lekeleriyle 'jeon' yazıyordu ardından bana bakmış kafasını yana eğmişti
"H-HASSİKTİR"
"beyefendi orada mısınız ekibimiz oraya yaklaştı sakin olun"
"camıma a-adımı y-azdı"
adam bana bakıyordu benimle ne derdi vardı ben kendi halimde bir insandım işe gider akşamları evime gelir arkadaşlarımla takılırdım bu adam beni nasıl tanır
çalan siren sesleri kulaklarımı doldurmuş adam arkasını dönüp sokağa bakmıştı ardından hızla gitmişti
"k-kook" sunghoon'un mırıltıdan bile kısık çıkan sesiyle ona dönmüş daha sıkı sarılmıştım "bu adam kim sen nasıl bir bataklığa bulaştın"
"bilmiyorum sung bilmiyorum inan ki bilmiyorum"
camdaki kan lekelerinin izin verdiği kadarla dışarı bakmış polis arabasından inen komiser kim namjoon'u görmüştüm "geldiler sung korkma"
ardından kapı çalmış "açın kapıyı polis" diye bir ses duymuştum hızla sunghoon'dan ayrılmış koşarak kapıya gitmiştim
kapıyı açtığım gibi benden uzun yapılı siyah saçlı komiser namjoon ile karşılaşmıştım "n-namjoon" tutamamıştım kendimi gene göz yaşlarım akıyordu ah neden bu kadar duygusalım ki
"jungkook sakin ol neler oldu bir anlat" namjoon beni kollarımdan tutmuş sakinleştirmeye çalışıyordu çoktan diğer polisler evi kontrol etmeye başlamış camdaki kan izlerinin fotoğrafını çekiyordu
"b-biz uyuyorduk sonra alt kattan s-sesler gelmeye başladı" gözümden yaşlar düşmeye devam etmiş hıçkırıklarımın arasından konuşmaya çalışmıştım
namjoon ekip arkadaşlarının verdiği battaniyeyi açmış omuzlarıma bırakmıştı "sakin ol derin nefesler al jungkook" demişti
"s-sonra alt kata indik cama v-vuruyodu perdeyi a-açtığımda karşımdaydı durmadan cama vurmaya devam etti" demiştim iç çekişlerimin arasından
"komiserim evin arkasında duvara asılı bu notu bulduk" polis gelmiş namjoon'a bir kağıt uzatmıştı
namjoon kağıdı almış okumuş kaşlarını çatmıştı "bu o olamaz" diye mırıldanmıştı hızla elinden kağıdı almış okumuştum
'adımı senin ağızından duymak çok güzel hissettirdi papatyam ama gerçek adımı duymak daha çok güzel hissettirir beni tanımanı istiyorum jeon benden korkma'
V
ellerim titriyordu gözlerimdeki yaşar durmadan düşüyordu neler oluyor ne yapacağım nasıl bir şey bu kafayı yemek üzereyim
"KOMSERİM" biri arkamızdan bağırmış bahçe kapısını açtığı gibi koşarak yanımıza gelmişti "ne oldu park ne buldunuz"
"komiserim sokaklarda belki kanıt buluruz diye devriye atıyorduk" adam kafasını eğmiş yere bakmıştı "ne oldu dedim sana park ne buldunuz" namjoon'un kalın çıkan sesiyle ben bile korkmuştum adam kafasını kaldırmamış konuşmaya devam etmişti "iki sokak ötede ekip arkadaşımız bay choi'yi cansız bedeniyle bulduk üzgünüz efendim yetişemedik"
namjoon'un gözleri anbean daha çok kararmış dişlerini sıkmıştı adamın yakalarına yapışmış bildiğin kükremişti "NE DEMEK CANSIZ HALDE BULMAK LAN NE DEMEK MARK'I ÖYLE BULMAK BANA BAK PARK BANA O ADAMI BULUCAKSINIZ BANA O V DENEN ADAMI BULUCAKSIN JİMİN ANLADINMI BENİ" namjoon jimin'in yakasını daha çok sıkmış jimin ise gözlerini kapatıp "anladım efendim" demişti
namjoon jimin'in yakalarını bırakmış "şimdi git bana o adamı bul jimin" demişti jimin hızla önünde eğilmiş koşarak gitmişti
ben ise olduğum yerde daha çok küçülmüş dolu gözler ile namjoon'a bakıyordum sesim bildiğin içime kaçmıştı o kanlar o adama aitti o kanlar bir polise aitti ve şu an benim camımda o adamın kanı vardı
"jungkook beni duyuyor musun jungkook" namjoon elini yüzümün önünde sallamış bana bakıyordu "evin etrafına koruma olarak devriye atan polisler olucak bende onlar arasında olucam tam kapının önünde olucam jeon onu bulucaz ve ait olduğu yere koyacağız sana size bir şey olmayacak duydun mu beni" demişti yüzlerimizi hizalamak için önümde eğilirken
kafamı olumsuz anlamada sallamıştım "ya s-size de bişiy yaparsa" demiştim benim yüzümden biri hayatını kaybetmişti diğerlerini de kaldıramam
"onlara bişiy olmıyacak zaten arabayla dolanıcaklar" demişti namjoon "p-peki ya sen" demiştim gözümden bir damla yaş düşmüştü
"bana bişiy olmaz jeon baksana kim bana ne yapa bilir hemen kapının önünde olacağım zaten" demişti içten gülümsemesiyle "o-oda yapılıydı ama o-onu da ö-öld-" hıçkırıklarım yüzünden sözümü bitirememiş kafamı önüme eğmiştim
"bana bişiy olmaz ufaklık korkma" demişti
olur joon olur herkese bişiy olur bak bana benimde kanadım kırık
kafamı olumsuz anlamda sallamıştım tekrar "en azından i-içeride dursanız olmaz mı hem s-size de bişiy o-olmaz" demiştim kafam önüme eğikken
namjoon derin bir nefes almış çenemden tutup kafamı kaldırmıştı "peki içerde dururum ufaklık" demişti
💫💫💫💫💫💫💫
instagram: kdvazalee takip edin lütfen
taekook ile kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEATH OR LOVE
Actionjay alt tarafı bir lunaparka gidip fotoğraf çekilicez jungkook abartma jungkook ah tamam geliyorum ama içkiler senden Semetae Ukekook