sabah uyanmış işlerimi hallettikten sonra kahvaltı hazırlamak için aşağıya inmiştim "günaydın hyung" demiştim koltukta elinde belgelerle oturmuş namjoon'a karşı "günaydın jungkook" diye karşılık vermiş dosyaya geri dönmüştü "kahvaltı hazırlayacağım istediğin bir şey var mı" amerikan mutfağa girmiş dolabı açmıştım "hayır yok yardıma ihtiyaç var mı" diye sormuştu namjoon hyung "yok hyung istersen devam edebilirsin sen" demiş yumurtaları çıkartmıştım
"en iyisi yardım edeyim kafam sulandı akşamdan beri dosya incelemekten" verdiği cevaba gülmüş önüne dometesleri koymuştum "o zaman işe bunları doğramaktan başlayın komiser kim" demiş tavayı çıkartmıştım "emredersiniz komiser jeon" gülmüş doğramaya başlamıştı "hyung" diye mırıldanmıştım yağı tavaya dökerken "efendim"
"yakalayacaksınız değil mi" demiştim bir umut çünkü cidden çok korkunçtu o sahne gözümün önünden bir an olsun gitmiyordu namjoon derin bir nefes almış konuşmuştu "ne yaparsak yapalım bir kanıt bulamıyoruz kook ne yapıp ne edip bütün delilleri ortadan kaldırabiliyor tek işaret kurbanların vücuduna kazıdığı V sembolü" demişti sinirle "aylardır arıyoruz ama aynı anda bir çok yerde olabiliyor tam yakalayacağız diyoruz adam ülkenin başka bir yerinden çıkıyor" önündeki domatesleri bir tabağa koymuş ardından salatalıkları doğramaya başlamıştı derin bir nefes almıştım taşınmalı mıydım taşınırsam beni bulabilir miydi ah içim içimi kemiriyor
"hyung taşınsam peşimi bırakır mı sence benden ne istiyor ki" demiştim masumca ama cidden bir şey yapmamıştım "ülke içinde nereye gidersen git seni bulur jeon bu ülkede ondan kurtulamazsın" demişti namjoon doğrama işini bitirip bana dönerken ocağın altını kapatmış yaptığım omletleri tabağa koymuş masaya götürmüştüm "peki yurt dışına çıksam yine gelir mi peşimden"
"yurt dışında onunla ilgili hiç bir belgeye sahip değiliz gidersen kurtulur musun bilemem ama bildiğim bir tek şey var eğer gidersen seni koruyamam oradaki polislere konuyu anlatmak zorunda kalırsın" demişti namjoon kollarını birbirine bağlarken "peşimden gelme riski de var ama benim için gelir mi ki sessizce gitsem valizimi bile gizlice götürsem yine bulur mu beni" içimde ufak bir umut kırıntısı vardı kurtulabilirdim böylece en sevdiğim ülkeye bile gidebilirdim "seni gizlice hava alanına götürebilirim ama dediğim gibi seni orada koruyamam jeon oradaki polislerle konuşman gerekecek eğer gidersen senin için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım hep iletişim halinde oluruz ama sen yine de düzgünce düşün fevri kararlar verme" demişti namjoon masaya otururken
karşısına oturmuş yemeğe başlamıştık düşünüyordum da yurt dışına çıkmayı normalde de istiyordum orada bir hayat güzel olabilirdi değil mi "gideceğim" demiştim tabağıma bakarken "nereye gideceksin aklında neresi var" namjoon çayından bir yudum almış bana bakmıştı "kanada ya gitmek istiyorum" demiştim tek seferde orası cidden güzel bir ülkeydi namjoon sanki oraya gitmek istememe şaşırmış gibi bakıyordu yüzüme "neden öyle bakıyorsun" demiştim
"ben amerika gitmek istersin diye düşünmüştüm ama senin için bir haberim var o zaman" dediği ile gülmüş yerimde dikleşmiştim "ne haberi" merakla sormuştum ne diyeceğini "kanada da çok yakın bir arkadaşım oturuyor sana yardım edebilir" demişti gülümserken "cidden mi hyung kesin gidicem en yakın uçak ne zaman acaba" demiştim düşünür gibi yaparken gülmüş uzanıp saçlarımı karıştırmıştı "her neyse sen bak benim gitmem gerek karakolda işlerim var ve merak etme hayla nöbette olan arkadaşlarım var" ayağa kalkmış salondaki dosyalarını almıştı "tamam hyung şey akşam gelecek misin" utana sıkına söylemiştim bunu ah niye gelsin ki adam aptal mısın jungkook
"geleceğim burada olacağım" demişti gülümserken "ben hep buralarda bir yerlerde olacağım" parmağıyla kalbimi gösterirken yanaklarım ısınmaya başlıyordu bu adam cidden benim üzerimde başka bir etki bırakıyordu arkasını dönmüş askıdan ceketini almış ve evden çıkmıştı doğruyu söylüyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEATH OR LOVE
Akcjajay alt tarafı bir lunaparka gidip fotoğraf çekilicez jungkook abartma jungkook ah tamam geliyorum ama içkiler senden Semetae Ukekook