Üst kattakilerin her gün yaptıkları gürültü yüzünden buraya taşındığım güne lanet ediyordum. Geceleri çalışmayı seven biri olarak normal uyanma saatimden önce uyanmak tüm uyku düzenimi alt üst etmişti. Artık ne uyuyabiliyordum ne de geç uyanabiliyordum.
Her sabah siktiğimin veletlerinin yerlere çekiçle vurur gibi koşuşturmaları ile uyanmak başıma metal kova geçirilip tokmakla vurularak uyandırılmayla eşdeğerdi.
Bazı akşamlar, o çocukların anne baba kavgaları yüzünden hiç çekilmez oluyordu. Bazen bu gece yarılarına kadar, bazen de sabaha kadar sürüyordu.Belki bir iki saat ya uyudum ya uyumadım, bunun hesabını yapmayı bırakmıştım artık. Gözlerimin altındaki siyah halkaları ve çökmüş yanak çukurlarımdan başka bir şey düşünmüyordum.
Bir başkası olsaydı saat başı gider kapılarını çalar ve sessiz olmalarını söylerdi fakat bu benim için fazlasıyla zor bir atılganlık eylemiydi. Ama ağrıyan başım ve zombiye dönmüş vücudum bunu kaldıramayacak kadar bitkindi. Cesaretimi toplayıp kuş yuvasına dönmüş saçlarımı umursamadan yataktan kalktığım gibi üst kata çıktım.
O sinirle asansör bekleyecek halim yoktu. Bu yüzden merdivenleri sert adımlarla tırmandım ve üst komşum Mingyu'nun ziline abandım. Parmağımı hiç çekmeden basmaya devam ederken kapı açılınca bıraktım zile basmayı.
Birbirine girmiş saçları ve üzerindeki atletten de anladığım kadarıyla o da yataktan kalktığı gibi açmıştı kapıyı. Çatılan kaşları ile gözlerini zar zor açarak ayakta dikelmeye çalışıyordu. Muhtemelen erken uyandığı için benim gibi onun da başı dönüyordu.
"Ne bu böyle alacaklı gibi çalıyorsun kapıyı?" dedi uykulu sesiyle. Sanırım kendisi gürültüye epey alışıktı. Uykusunu bölmüştüm prensesin.
"Pardon, uykunuzu böldüm sanırım. Ama çocuklarınız yüzünden benim de uykum bölünüyor. Onlara koşmamalarını söyleyin."
Mingyu arkasında beni görüp kaçan çocuğa bakarak dağınık saçlarını karıştırdı, "Çocuk bunlar, koşarlar. Ne yapabilirim ki?" dedi.
"O zaman çocuklarınızı arada bir dışarı çıkarın, her gün aynı sesler yüzünden uyuyamıyorum."
"Tavsiyen için teşekkürler. Rahatsız ettiğimiz için özür dilerim. Daha sessiz olmalarını söyleyeceğim. İyi günler Woo Won."
"Memnun olurum. Adım Wonwoo bu arada."
Mingyu saçlarını karıştırıp kafasını hafifçe salladı, "Afedersiniz, sanırım hala uyanamadım." dedi.
"Sorun değil. İyi günler."
Tekrardan merdivenlere yönelip inerken arkamdan seslendi; "Wonwoo bey, bekleyin bir dakika!" dedikten sonra durdum ve geri çıktım.
"Siz yeni taşındınız değil mi, Numaranızı alabilir miyim? Bir sorun olursa haberleşiriz."
"Tabii ki." Telefonuna kendi numaramı yazıp eline verdim.
"Teşekkür ederim. Bir şeye ihtiyacınız olursa komşunuz olarak yardımcı olmak isterim." Elbette, bunu yapmak zorundasın zaten.
"Bir sorunum olursa size söylerim o halde. Teşekkürler."
Elbette her ne sorun olursa olsun Mingyu'ya söyleyecektim. Uykusuzluğumun sebebi olarak barizce oklar onu işaret ediyordu. Bu konuda bana borçluydu.
Şikayetimi ne kadar ciddiye alır bilmem ama ona söyledikten sonra gelen rahatlıkla yatağıma girip yorganımı üzerime çektim. Şu anda derin bir uyku uyumayı o kadar çok istiyordum ki...
Kafamı kemerle sıkıştırıyorlarmış gibi bir ağrı ile uyandım, gözlerimi duyduğum bebek cırlamasıyla saniyesinde açmıştım. Bu evin duvarları da kendisi gibi lanetti.
![](https://img.wattpad.com/cover/356007382-288-k716256.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üst Komşum | Meanie
Fiksi PenggemarKarısı evden kaçtıktan sonra üç çocuğuyla ortada kalan Mingyu çocukların bakımıyla ilgilenmesi için alt komşusu Wonwoo'dan yardım ister. Peki üst kattakilerin gürültüsünden gözüne uyku girmeyen komşusu buna ne diyecek? [Başlık konusunda her fikire a...