6 Bölüm

4 1 0
                                    

Geçiktiğim için şirkete koşar adım girdim desem yeridir. Umarım gelmemiştir. Daha birlikte olmaya başlayalı iki gün olmuştu ve yüzsüzlük yapıyormuşum gibi dursun istemiyordum. Lanet arabam bozulmasaydı geç kalmayacaktım ama mazeret de üretmek istemiyorum. Asansörün gelmesiyle hemen kabine girdim. Kuzey ile Selim bey hemen arkamdan girdiğinde artık acele etmeme gerek kalmadı. Çekinerek "günaydın" dedim. Kuzey beni süzüp "sanada günaydın" dedi. "Geç mi kaldın sen?" Diye ekledi. "Üzgünüm, arabam bozuldu. Gelebildiğim en hızlı şekilde gelmeye çalıştım." Dedim mahcup bir şekilde. Altıncı katta asansöre kalabalık bir gurup girince geriye doğru çekildik. İki gündür liseli aşıklar gibi gizli saklı flört ediyorduk. O pek gizleme taraftarı değildi ama ben şirkettekilerin bilmesini istemiyorum arkamdan patronun sürtük asistanı dedirtmek istemiyordum. Daha ben tam ne olduğumuzu anlamış değilken ilişkimizi açık seçik yaşamak da istemiyorum. Dirseği göğsüme değiyordu, o da fark etmiş olacak ki kafasını çevirip yarım bir gülümseyle baktı. Benim de gülüşüm yüzüme yayıldı. Asansörden indiğimizde Kuzey'e bugün ki planını anlatmak için ajandamı alıp peşinden içeri girdim. Selim bey masanın önünde ki koltuğa oturdu. Planını aktardığımda Selim bey "Eylül ile arşive inip bir kaç dosyaya bakmam gerekiyor bir kaç saat sürer oğlum" dediğinde Kuzey kaşlarını çatıp "Bana lazım. Eda'yı götür. Benim asistanımı meşgul etme. Elimi ayağımı bağlayamam sen arşivde takılacaksın diye" söylendiğinde "Eda bugün izinli o yüzden dedim" dediğinde Kuzey kaşlarını çattı. "Bundan niye benim haberim yok. Bana niye söylenmiyor. Madem hala şirketi yönetmek istiyorsun gel yönet baba. Çift bağlılığın yaratacağı sıkıntıların farkındasın heralde?" Diye söylendi. Sert bir şekilde "bunları asistanın yanında tartışmayalım istersen" dedi. Bana eliyle çık işareti yapınca çıkıp kapıyı kapattım. Zaten bende kapışırlarken ayak altında olmak istemiyordum. Yarım saat sonra odanın kapısı açılınca ayağa kalktım. İkisinin yüzü de gülüyordu anlaşılan konuyu fazla uzatmadılar. Selim bey giderken Kuzey elleri cebinde arkasından bakıyordu. Giderken yüzüme bile bakmamıştı. Asansöre bindiği anda "hadi odaya gel" dedi sabırsız bir şekilde. Arkasını dönüp içeri girince gülümseyerek peşinden gittim. Kapıyı kapatıp yanına gittim. Kolunu belime dolayıp dudaklarımdan arzuyla öptü. Her dokunuşuyla kendimden geçiyordum. Nefes almak için ayrıldığımızda "Madem bugün yalnızız özlem giderelim ne dersin!" Dedi. Daha önce hiç şirkette yapmamıştım. İç sesim hemen araya girip 'hayatında zaten bir kere yaptın gerizekalı' dedi. İstiyor muydum evet. Hemde deli gibi. Başımla onu onayladım. Hızlı adımlarla gidip kapıyı kilitledi. Bana doğru gelirken yüzüne çapkın bir gülümseme yerleştirip ceketini çıkardı.

Bir haftadır sinir krizlerinin eşiğinden dönüyordum. Eda denen cadaloz her fırsatta bana laf sokmaya çalışması, yaptığım her şeyin bir kadının yapması gerektiği gibi değilmiş falan filan. Her sabah Kuzey'i göreceğim için mutlu olurken sonra aklıma Eda geliyor ve sanki ayağım geri geri gidiyor. Masamda çay içerken göz ucuyla ne yaptığına baktım. Ruj sürüyordu. Elimi geçen bu fırsatı kaçırırmıyım. Tam ağzımı açacakken çayımı üzerime döktüm. Siktir çekip gömleğimi tenimden uzaklaştırdım. Eda da masasındaki suyu üzerime dökünce tepem attı. "Dalgamı geçiyorsun ya"

"Yanıklara hemen su tutmak gerekiyor yoksa daha kötü olur" diye kendini savundu. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Gömleğimi bırakıp yedek kıyafetimi alıp lavaboya gidecekken "mutfakta yanık kremi var ondan sürelim istersen" dedi. Adımlarımı mutfağa doğru yönlendirdiğim de o da peşimden geliyordu. Üzerimdekileri çıkarınca kızarıklık var mı diye şöyle bir baktım. Allahtan çay biraz ılıkdı. Kreme de gerek yoktu. Havlu peçete ile ıslak olan yerlerimi kuruladım. "O südyen ile nasıl rahat ediyorsun. Hem rahatsızlar hemde..." derken lafını bölüp "usturuplu değil mi!" Dedim dalga geçerek. Kırmızı dantelli bir südyendi. Çokta rahat değiller ama olurda Kuzey gün içinde birlikte olmak isterse diye hazırlıklı olmak istedim. Bir şey söyleyecekken Kuzey'in sesi duyuldu. "İkiniz birden neden yerlerinize ayrıldınız" dedi azarlar gibi. Eda önümden çekilip Kuzey'e bakınca kaşlarını çatıp "sen neden yarı çıplaksın?" Diye sordu. Ne olduğunu söyleyince Eda'yı yerine yollayıp kapıyı kapattı. Sinsi sırıtmasıyla bana doğru gelip bacaklarımdan tutup lavoboya oturttu. Elini göğüslerimin üzenlerin de gezdirip "yanmamışsın. Bir dahakine dikkat et. Ya kaynar olsaydı" diye azarladı. Omuzlarımı silkip başımı salladım. "Akşam ne yapıyorsun?"

Kalbimin Sahibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin