3

894 61 33
                                    

Dışarıdaki masalardan birinde oturmuş bişeye gözü takılan Yeonjun'u görünce gülümsedim. Benden nefret ettiği için yanımda olması komik geliyordu. Hoplaya zıplaya yanına gelirken farketmişti beni. Sağ elimi kaldırıp "Selam." dedim ve karşısına oturdum.

"Gece yaptığımız hatanın sonuçlarının ne olabileceğini biliyorsun değil mi?" dedi soğuk ifadesiyle. Selam dedim ayı. Gülümsememi bozmadan "Hata sayılmazdı çünkü bilerek ya da sarhoş olup yaptığımız bir şey değildi. Lanet olası biyolojimizle alakalı. Ne olabilir ayrıca en fazla?" dedim.

Siniri bozulmuş gibi duruyordu. Biraz yaklaşıp "Ders anlatmayı kes Choi. Ayrıca sonucunu nasıl bilmezsin? Hamile kalmış olabilirsin, gerçekten bunun farkında değil misin?" dedi. Son cümlelerini fısıldayarak söylemişti.

Göz devirip yanaklarımın kızarmamasını umarak "İlkinden hamile kalmam herhalde. Neyse bende seni aslında bu konu için çağırmıştım zaten." dedim. Sandalyesine yaslanıp "Kandırmışsın beni. Çok sinir bozucusun Choi." dedi ve kollarını göğsünde birleştirdi.

Umursamadan "Bu olayı ailelerimize söylemeliyiz Yeonjun." dedim. Kaşlarını çatmıştı. "Niye gerekliymiş bu?" diye sordu. Yerimde rahatsızca kıpırdanıp "Dediğin gibi bir durum olursa nereden çıktı bu çocuk demesinler diye." dedim.

Bakışları en bıkkın haline bürünmüştü. Oflayıp "Hadi kalk o zaman." dedi ve kalktı. Bende şaşırarak "Ha! Nereye?" diyebildim sadece. "Söyleyip kurtulalım." diye cevapladı. Bu sefer ben kaşlarımı çattım ve "Ayrı ayrı da söyleyebiliriz." dedim.

Kolumdan tutup kaldırarak "Hadi işte Gyu, yürü." dedi. Bende zorlamadım. Beni bir arabaya bindirdi ve kendi de şoför koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırdığında sorduğu ailemin evinin yolunu tarif etmemle geçen yolculuğun ardından en son bir ay önce geldiğim eve vardık.

Beraber arabadan indik yavaşça apartmana doğru ilerledik. Kilidi açtım ve içeri girdik. İlk katta oturduğumuz için çok yürümemiz gerekmeyecekti. Kapıyı açmadan önce "Hazır mısın?" diye sordum Yeonjun'a. Başını olumlu anlamda salladığında kapıyı anahtarımla açıp içeri girdim.

Yeonjun da peşimden içeri geçerken mutfaktan babamın "Ryujin sen mi geldin?" deyişi duyuldu. Yeonjun kapıyı kaparken koşarak mutfağa gittim ve "Sürpriz!" diyerek mutfağa girdim. Bulaşık yıkayan babam şaşırıp "Aa Beomgyu hoş geldin oğlum. Bu ne güzel sürpriz." dedi.

Köpüklü ellerini bana değdirmemeye çalışarak sarıldı. Bende sarılmasına karşılık verirken "Arkadaşını da getirmişsin bakıyorum. Yeni mi tanıştınız? Daha önce görmemiştim?" dedi. Geri çekilirken "Yeni tanıştık sayılır." dedim.

"Yoksa erkek arkadaşın mı?" dedi biraz sessizce. Anlık söylediği şey ile şaşırıp kaşlarımı çattım ve Yeonjun'un duyup duymadığını kontrol ettim. Duymamış gibi duran haliyle rahatlamıştım.

Babam elini havluya silip Yeonjun'a uzatarak "Merhaba ben Beomgyu'nun babasıyım. Aslında anne sayılırım, aman neyse." dedi. Yeonjun gülümseyip elini sıktı ve "Bende okuldan arkadaşıyım. Choi Yeonjun. Tanıştığımıza memnun oldum Bay Choi." dedi.

Bana karşı takındığı soğuk ifadesi yoktu o an. Tamamen başka biri gibiydi sanki. Ellerini bıraktıklarında "Biz birşey anlatmaya geldik aslında anne." dedim. Bana dönmesinin ardından tekrar Yeonjun'a döndü. Gözlerinde biraz endişe var gibi duruyordu.

"Geçelim oturma odasına anlatın bakalım." dediğinde ellerimi 'hayır' anlamında salladım. "Endişe edilecek bir şey değil. Babam gelse öyle anlatsak daha iyi." dedim. Rahatlamış gibi dururken "Peki madem. Ben bulaşıklara devam edeyim siz içerde oturun o halde. Baban da gelir birazdan." dedi ve işine geri döndü.

Bende Yeonjun'un kolundan tuttuğum gibi peşimden oturma odasına sürükledim. Kendimi koltuğa atıp uzandım. "İnsanın kendi evi gibisi yok." dedim tavanı izleyerek. Yeonjun bir şeyler mırıldandıktan sonra "O kadar ani hareketler yapma." dedi.

Sırıtarak ona döndüğüme 'önüne dön' der gibi bir hareket yapmıştı. Tekrar tavana döndüğümde kıkırdadım. "Annem benim gibi bir omega. Ablam yani Ryujin babamın türünü alırken ben annemin türünü almışım. Bir beta gibi büyütüldüm. Bu sayede mi bilmem insanlar beni omega olarak görmezdi." dedim sakince.

İçimden gelmişti. Oturduğu yerden şaşkınca baktığına emindim. Yine de dönüp baktım. Şaşkınlığın yanında başka bir şey daha vardı surat ifadesinde, çözemediğim bir ifadeydi. "Ne güzel." dedi sadece. Neden anlattığımı sormaması şaşırtmıştı.

"Eee sen anlatmayacak mısın?" dedim oturur pozisyona geçip. Kafasını sola çevirip "Benim anlatacak bir şeyim yok." dedi. Gözlerimi kocaman açıp "Ailen mi yok? Neden daha önce söylemedin bunu. Üzgünüm bilmiyordum." dedim.

Gülüp "Salaksın." dedi. Ben şaşkınca bakarken "Yaşıyorlar sadece anlatmak istemiyorum onları." dedi. Rahat bir nefes almıştım. "Öyle desene ya o zaman sanki zorla anlattıracağım. İki dakika da öldürdüm senin yüzünden aileni." dedim.

Birşey diyemeden zil çaldı. "Babam geldiii!" diyerek kapıya koştum. Oturma odasından çıkarken Yeonjun'un "Ani hareketler yapma demiştim." demesini duydum. Kapıyı açtığımda "Sürprizz!" demiştim. Babam gülümseyip bana sarılırken Ryujin yalancı sevinmemiş bakışlar attı.

Babam içeri geçerken bu sefer Ryujin sarıldı bana. "Aa arkadaşınla gelmişsin." dedi babam arkamdan. Ryujin'den ayrılıp onlara döndüm. "Evet size birşey anlatmamız gerekiyorda." dedim ikisi el sıkışırken.

Yeonjun gülümseyerek "Choi Yeonjun." demiş babam ise "Memnun oldum." diyerek karşılık vermişti. Hep beraber içeri geçerken annemde bize katılmıştı. Annem babama sarılıp "Ne anlatacakmış bakalım." demişti.

Herkes oturduğunda anlatmam gereken her şeyi anlatmıştım. Aslına bakarsak tepkilerinden korkmuyor değildim. Babam kalkıp yanıma geldi ve sağıma geçip sırtımı sıvazlayarak "Ne olursa olsun arkandayız oğlum. Hiç şüphen olmasın. Ayrıca bunu bize haber verdiğin için teşekkür ederim." dedi ve anlımı öptü.

Anlayışlı bir aileye sahip olduğum için mutluydum. "Bende teşekkür ederim babacığım." diye karşılık verdim. Ryujin "Eğer hamile kaldıysan ne yapacaksınız peki?" diye sordu merakla. Onlar cevap için bana dönmüşken ben Yeonjun'a dönmüştüm. "Ne gerekiyorsa onu yapacağız."

Yeonjun'un büyük bir cesaretle söylediği şeyle hayranlıkla baktım ona. Bir süre ailemle sohbet etmişken Yeonjun'un sıkıldığını hissettim. "O zaman kalkalım artık daha Yeonjun'un ailesine söylemedik, oraya gideceğiz. Değil mi Yeonjun?" dedim gülümseyerek Yeonjun'a dönüp.

O da gülümseyip başını olumlu anlamda sallarken ayağa kalktım. Hepsine tekrar sarılıp evden çıkacakken annem "Kendini çok yormamaya çalış Beomgyu'm. Ne olacağı belli olmaz." dedi. Güzel bir tebessümle cevap verdikten sonra ayrıldık oradan.

Tekrar arabaya bindiğimizde "Üzgünüm ailemle olduğumda çenem düşer biraz." dedim. Yeonjun beni şaşırtarak "Sorun değil." demişti gözlerini yoldan çekmeden. Dalga geçerek "Ooo gelişme var sende." demiştim.

O ise umursamadan arabayı hareketlendirdi. Az önceki Yeonjun herkese gösterdiği Yeonjun'du. Çok konuşkan biri değildir Yeonjun. Ama konuştuğunda çok saygılı konuşur. Sadece bana gösterdiği bu Yeonjun ise huysuz, dede kılıklı ama aslında bebek görünümlü biriydi. Tekrar benim Yeonjun'um olduğunu hissettim o an. Hiç benim olmayan adamın tekrar benim olduğunu hissettim.

...

Yeni bolum yeyeyy

'Cause You Hate MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin