30

330 30 55
                                    

Hastane odasında öylece oturuyorken içeri annem ve babam girdiğinde annem hemen yanıma gelip sarıldı bana. Bir anlık şaşkınlıkla "Anne? Ne oluyor?" diye sordum.

Bir şey demeden daha sıkı sarıldı annem. Bende babama sorar bakışlarla baktım. "Her zamanki duygusallığı işte." demişti babam. Annem geri çekilip "Torunlarımı gördüm az önce ne bekliyorsunuz benden. Tabi ki duygusallaşırım." dedi. Dolan gözlerini gördüğümde yanaklarını avuçladım. "Annem benim ya." dedim ve iki taraftan salladım başını.

Ryujin'i odanın camının önünde gördüğümde gelmesi için başımla bir hareket yaptığımda içeri girdi. Babamın yanına geçip koluna girdikten sonra başını omzuna koydu. Bende bu sırada ailem için teşekkürlerimi sundum tanrıya. Hepsi çok değerliydi benim için.

"Ee torunların tatlı mıydı bakalım annem?" diye sordum anneme. O da hevesle ellerimi iki eli arasına aldı ve bir süre hiç susmayacağını belli etmesinden sonra Ryujin ve babam ona gülüp odadaki koltuğa oturdu. Bende o ikiliye güldükten sonra tekrar anneme döndüm.

Bir süre o konuştu ben dinledim. Tavsiyeler, ne yapmam ne yapmamam gerektiğimi söylemeleri ve arada torunlarının çok tatlı olduğunu söylerek biraz konuştu. Yaklaşık yarım saat falan.

Ryujin boynu bükük bir şekilde uyuyakalmışken babamda uyumamak için direniyordu. Bende biraz yorgun olduğumdan "Anne sanırım biraz yoruldum. Dinlensem sorun olur mu acaba?" diye sordum. Babam bununla gözlerini açıp bizi izledi. "Tabi ki Beomgyu'm." diye cevabımı aldığımda babam Ryujin'i uyandırdı ve beraber odadan çıktılar.

Bende yorgunlukla hızla uykuya dalmıştım. Birkaç saat uyutmuştu bu yorgunluk beni. Uyandığımda artık daha iyi hissediyordum. Kolumdaki bitmek üzere olan serum ile ayağa kalktım. Peşimden sürükleyerek odadan çıktığımda odanın önündeki koltuklardan birinde oturan birbirlerine yaslanıp neredeyse uyuyacak olan arkadaşlarımı gördüm. "Heyy uyuyor musunuz uyumuyor musunuz belli değil, bu nasıl iş lan?" dedim yanlarına geldiğimde.

Taehyun kedi gibi korkarken Hyuka sakince gözlerini ovuşturdu. Korkusunu atmaya çalışarak bana baktı Taehyun. İkisi de kendine geldiğinde bir anda boynuma sarıldılar. Onlar yüzünden eğildiğimde "Sakin olun lan yeni doğum yapmış birine ani hareketler niye yaptırtıyorsunuz?" dedim kızar gibi.

Gülümsediğimde ayrıldılar ve ortalarını açtıktan sonra "Otur şöyle." dedi Hyuka. Oturduğumda kalçam biraz acısa da bir süre sonra geçmişti. Taehyun saçımı okşamaya başlamışken "Ne zaman uyandın sen?" diye sordu. "Az önce de, siz gece uyumadınız mı?" diye cevapladım.

Hyuka neredeyse ağlayacakken -ki bu çok nadirdir- bana dönüp "Seni Yeonjun'un odasında yerde öylece düşmüş gibi gördüğümüz ayrıca doğumunda başladığını farkettigimizde ne kadar korktuğumuzu görsen, sende başka bir şey olmasından korkup uyuyamazdın hyung." dedi tek nefeste.

Onaylar şekilde "Evet hyung kendimi ne kadar suçlu hissettiğimi tahmin bile edemezsin." dedi Taehyun. Dedikleri ile asıl suçlu hissetmesi gereken kişinin ben olduğumu hissederken "Üzgünüm çocuklar. Bu kadar endişelendiğinizi bilmiyordum, özür dilerim. Gelin bakayım buraya." dedim ve kollarımı açtım.

İkiside kollarım altına girip başlarını göğsüme koyduklarında "Ben şimdi bir şey diyeceğim tamam mı? Ama siz kızmayacaksınız bana. Anlaştık mı?" diye sordum korkarak. Onlar onaylar şekilde başlarını salladıklarında "İki haftadır arada bir kramplar giriyordu karnıma. Bu erken doğumun belirtisi olabilir mi sizce?" diye sordum.

Taehyun hemen benden ayrılıp "Hyung şaka mısın? Bunu neden söylemedin ki? Tabi ki belirtisi bu. Bir daha böyle önemli bir şeyi söylemezsen bozuşuruz." dedi. "Ya ama kızmayacaksınız demiştim. Hem Minho'ya dediğimde arada olabilir demişti. Tabi rahatsız edecek derecede olursa söylememi de demişti amaa..." dedim bir çocuk edasıyla sonda ses tonum kısılırken.

'Cause You Hate MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin