Part 9

7 1 13
                                    

Ron, bunun sayesinde hayatta...

hayatta...

ha...
y............

Harry gözlerini iyice ovuşturdu ve Mürver Asa'ya bir daha baktı, uzun uzun.

Dumbledore:
Harry. Bir şeyi anlamanı ve hiç unutmamanı istiyorum. Akıl çelimsiz bir şeydir, neresinden vurursan o yanından düşmeye ve kırılmaya başlar. Eğer bir gün birisi seni çok iyi bir şekilde kandırırsa, mutlak bir psikolojide o kişiyi istemsizce takdir etmekten başka bir çaren yoktur.

Kandırıldığının ve zalimce şakalandığının farkına varmazsan eğer, bu olay sıkça yaşanır. Büyücülük dünyasında olan bitenler hakkında bildiklerin hakkında çok kez kandırıldın. Sen de, Hermione de, Ron da. Çoğu kişi kandırıldı ve doyumsuz yalanlar çemberinde sizin büyü kullanımı konusundaki fikirleriniz harmanlandı.

Bilenler bilmeyenlerle dalga geçti, ama bilmeyene öğretmeyi seçmedi. Neticede büyü öğretiminde bir çok açık meydana geldi...

Harry, bu uzun konuşmadan yalnızca bunca zamandır kandırıldığını anlamıştı.

Harry:
Peki profesör, Ron nasıl hayatta kaldı?

Dumbledore:
Bir saydam ruh ile.

Saydam Ruh? Şimdi de kafayı mı kaçırmıştı yoksa Dumbledore mu maldı?

Harry:
Hiçbir derste veya kitapta söylediğiniz kavrama rastlamadım profesör.

Dumbledor:
Rastlayamazsın... Ancak ve ancak mutlak güç sahipleri bir Saydam Ruh yaratabilir. Oldukça güçlü bir irade ve bilgi dağarcığı lazımdır.

"GÖKLERİN VE YERİN YARATILIŞINDA, GECE VE GÜNDÜZÜN BİRBİRİ ARDINCA GELİP GİDİŞİNDE SELÎM AKIL SAHİPLERİ İÇİN ELBETTE İBRETLER VARDIR."

Harry ufak bir brainfuck yaşadıktan sonra Mürver Asa'ya doğru uzanarak;

Bu asa en güçlü olandı, öyle değil mi? Görünmezlik pelerini gibi özel bir kategoriye giren en nadir nesnelerden. Peki ya profesör, Ronald'ı neden kurtardınız?

Dumbledore uzunca elini sakalında gezdirdi ve Harry'i süzdü. Camdan süzülen günışığı Potter'ın gözlerini öylesine yakıyordu ki, bir an için olduğu yere tekrar yatmak istedi. Çok yorgundu...

Dumbledore:
Tek bir sebebi yok. Ronald özel birisi desek yeridir, siz de öylesiniz. Henüz reşit olmasanız da sizin yetişkin birer birey olduğunuzu her yönünüzden hissedebiliyorum.

İşte bu yüzden Ronald'ın bedenine bir Saydam Ruh sakladım. İnsan ruhundan pek bir farkı olmasa da, mucizevi olarak tek cana sahiplerdir ve en ufak büyüde bozulurlar. Onlardan birini Ronald'ın bedenine yerleştirme fikri, Hermione'ye aitti.

Harry:
Ne? O başından beri biliyor muydu?

Dumbledore:
Hayır. Hermione de siz ikiniz gibi hiçbir şey bilmiyordu, ancak Ronald'ı sevdi. O'na bir dönem öylesine bağlandı ki, Ronald'ın yokluğunda yapamayacağını bile düşünür oldu. Neden sonra, fikrini değiştirdi ve Ronald'ı takıntı haline getirmeyi bıraktı. O takıntılı süreçte farkında olmadan bir Saydam Ruh oluşturdu ve umutlarıyla beraber o ruh, Ronald'ın bedenine girmek için yalvardı. Ben de o ruhu istediği eve gönderdim, güvenli olup işe yarayacağı yere...

-------

Kuşların cıvıltıları arasında sonunda sakin bir Hogwarts sabahı, her şeyden 7 ay sonra.

Hermione:
NE!?!!? SİZ İKİNİZ BENİ DELİRTECEK MİSİNİZ AMK?

Ron, Harry'e adeta saldırırcasına vurarken aynı zamanda kahkahayla boğulmakla meşguldü. İkili kahkahanın verdiği karın ağrısından yerlere yatarken Hermione bir ağlamaklı bir gülmeli durumda onları bu şaklabanlıktan alıkoymaya uğraşıyordu.

Harry:
ÖLECEM

Ron:
BEN DE

Harry:
OUAHQHWUQYQUQ

Hermione:
Tamam yeter kalkın artık...

İkili gülmeyi bitirdiklerinde fotoğrafa tekrar bakıp kıkırdamaya devam ettiler.

Harry:
Hermione'nin bu fotoğraf sayesinde yüksek not alacağına eminim.

Ron:
BLOOOAAEDY HELL Harry çok ileri gitmiş olmayalım?

Harry:
Alt tarafı bir fotoğraf Ronald-

HARRY POTTER?

Dumbledore arar gözlerle Harry'i buldu ve eliyle gelmesini işaret etti.

Harry:
Buyrun, profesör?

Dumbledore:
Harry. İyi gördüm seni, bir çift laf edeceğim.

Harry:
Tabii, efendim.

-------

Kısa ve öz bir sohbetten sonra Harry arkadaşlarının, biricik sevgilisi Hermione ve en yakın dostu Ronald'ın yanına geri geldi. Yemeklerini yedikten sonra üçlü okuldan çıkıp yürüyüşe başladılar.

Herm:
Sizce de Dumbledore son zamanlarda Harry ile fazla samimi değil mi? * Harry'e göz gezdirerek *

Harry:
Yoooo.

Ron:
He valla. Adam her gün sohbet ediyor. Söyle artık bıktık lan

Harry:
Bir şartla, dalga geçmek yok.

İkili kafalarını sallayıp pür dikkat Harry'nin gözlerinin içine baktı.

Harry:
Ben... Dumbledore'un sağ kolu olup, onunla uzun bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyorum. Aslında siz çocukları da alacaktık ancak o yaşananları hatırlıyorsanız, hala atlatabildiniz mi emin değiliz...

İkili bu sefer meraklı değil, şaşırmış ve sersemlemiş şekilde bakıyordu Harry'nin yemyeşil gözlerine.

Hermione:
Olayları atlatmamız bir yana, Ronald'ın babası buna izin verir mi ki? Hem ne yolculuğuymuş o?

Harry:
Dumbledore, olayların bitiminde her şeyin kandırmaca olabileceğini anlatmıştı. Hakikati öğrenmem adına beni kendi eğitmek üzere özel bir yolculuğa çıkartacak.

İkili onların da gelmek istediğini Harry'e öyle belli ediyordu ki, Harry çoktan profesöre sorma fikrini edinmişti bile.

Üçlü arasındaki onca zorluk ve mücadeleden sonra böyle bir yolculuk hem kafa toparlar, hem de onları daha kültürlü yapardı.

-------

Ronald, elinde dışı mat, içi şeffaf bir örtüyle yanıma geldi. Gördüğüm anda ne olduğunu anladığım bu şey görünmezlik pelerinimdi. Bana kalan en önemli ve en güzel yadigâr...

Ron, pelerini bana uzatıp;

"Eskisi gibi olalım. Seni çok özledim dostum. Lütfen anılarımı bana geri ver, artık hazırım."

demekle kaldı.

Gözlerim yine nemlenmişti bile. Bir hışımla ufak yaşları silip onayladım ve o gece Ronald ile anılarının geri gelmesi üzerine uzunca sohbet edip ağlaştık.

-------

Ronald'ın anıları Saydam Ruh dolayısıyla silinse de, bir arkadaşın benim için en önemli parçası olan anılarının gitmesine izin vermedim. Bir fedakârlık işiydi bu.

Hedwig, bu iş ve kutsal yol uğrunda feda ettiğim yol arkadaşımdı. O'nu ne kadar özlesem de, şimdi kendi Hogwarts kalesi boyunca özgürce gün boyu uçtuğunu rüyalarımda görebiliyorum...

Çok yaşa sevgili dostum, Ronald Weasley.

Çok yaşa güzel sevgilim, Hermione Granger

Hedwig bir gün sizin de evinizin çatısına konduğunda, orada sonsuza dek mutlu olacağız.

-------

Her şey tamamlandığında ve Ronald yolluk yemeğini (Birçok tavuk budu ve puding) aldığında yolculuğun ilk durağı olan Hogsmeade'e doğru yola koyulduk...

O sırada çantamın içine haberim olmadan bırakılan yaldızlı nottan haberim yoktu.

🌧️🌧️

CAYWhere stories live. Discover now