Otuz

4.2K 391 110
                                    

"Biraz daha çorba ister misin Güven'im? Sen seversin tarhanayı."

Gözlerimi büyütüp kafamı sağdan sola salladım hızla. "Sağ ol ablam, bir aylık yedim sayılır baya doydum ellerine sağlık."

Olumsuz cevabımı alınca ısrar etmeden kalktığı yere geri oturdu 'sen bilirsin' der gibi. "Afiyet olsun."

"Baba, bir parça ekmek uzatır mısın?"

Abim, ekmek sepetine çok da yakın olmayan babamdan ekmek isteyince sırf onunla konuşabilmek için istediğini anlamamak mümkün değildi. Ama sorun şuydu ki, babam onun yüzüne dahi bakmadan bir parça ekmeğe uzanıp onun önüne bıraktı tek kelime etmeden.

Abime tavırlıydı, onunla konuşmuyordu ama yine de istediklerini yapıyordu.

Evren abim suratını asarak bize kısa bir bakış attığında, annemin ona dudaklarını kıpırdatarak 'sabır' dediğini gördüm.
Abim hatalıydı elbet ama babamın trip süresinin uzun süreceğini sanmıyordum. Kıyamazdı o hiçbirimize.

Olaylardan alakasız bir şekilde kalbim kulaklarımda atarken kol saatime göz attım kısaca. "Ben biraz erken kalksam sorun olur mu?" Ablamla enişteme hitaben sorduğum bu soruya ikisi aynı anda olmaz tabi ki diyerek cevap vermişlerdi. "Arkadaşlarımla buluşacağım. Hafta sonu ya şimdi, pazartesiden önce görüşemeyiz diye şimdi görüşmek istediler."

"Git tabi koçum, gençliğinin tadını çıkar." Otuzlarının başında olan ve sitemle konuşan enişteme istemsizce sırıttım. Kendisi ablamdan beş yaş büyüktü ve onu gıcık etmek için sürekli yaşlı olduğunu yüzüne vuruyordu ablam. "Biz yaşlandık artık, oturduğumuz yerden kalkana kadar işimiz bitiyor tabi."

Kocasının sözlerine kısık bir sesle gülerken, "Abartma Çağatay," diye fısıldadı ablam çekingence.

"Yaşlandın tabi, ben emsalsin işte aramızda ne kadar var sanki? Güzeller güzeli kızım sana baktı diye bir havalandın." Babam çorbasını kaşıklarken, ablamı duymamış gibi yaparak burun kıvırmıştı enişteme. Pilav ve tavuğu eniştem yaptığı için üçüncü çorba tasını içiyordu hala.

Eniştem artık alışkın olduğundan, "Doğru diyorsun baba, aramızda ne kadar var sanki?" diye cevap verdi sakin bir şekilde.

"Nerden baban oluyorum ben senin?"

Gülmemek için alt dudağımı ısırırken, ayağa kalktım. "Ben bir an önce gideyim en iyisi."

Ablam beni uğurlamak için kapıya kadar bana eşlik etmişti, onunla vedalaştıktan hemen sonra arabama atladım.
Heyecandan titreyen ellerimle mesaj olarak gelen konuma tıklayıp telefonun tarif ettiği yola göre sürmüştüm arabayı.

Yirmi dakika sürmüştü yaklaşık, gönderdiği konuma varmam. Müstakil, kutu gibi görünen evin önüne arabayı park ettikten sonra koşar adımlarla evin kapısına yönelmiştim.

"Adamın durumu baya iyi tabi. Eve bak anasını satayım, maşallah."

Kendi kendime konuşurken, aynı zamanda heyecanımı dizginlemeye çalışıyordum kapının önünde. Derin derin nefesler aldım, özgüvenli durmam gerekiyordu karşısında.

Mesajlaşırken olduğum kadar cesaretli olmalıydım.

Biraz olsun sakinleştiğimi hissettiğimde uzanıp zile bastım. Tamam, psikolojik olarak hazır değildim belki ilk birlikteliğimi yaşamaya ama kendi kendime gelin güvey oluyor olma ihtimalim beni bir tık daha fazla korkutuyordu.

Bugün olsun istiyordum.

Bugün, hayallerimi süsleyen bu adamla hayallerimden daha güzel bir birliktelik yaşamak istiyordum.

FRUITZ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin