☆|0.2

868 72 115
                                    

oy verip, yorum yaparsanız sevinirim!!!🫡

iyi okumalar,

iyi okumalar,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Can'ın meyve püresini tamamen hazırlandıktan sonra küçük bir kaba koydum, ardından kaşığınıda alarak oturma odasına ilerledim.

Sebastian ve Can yerde oturmuş oyun oynuyorlardı. İkisinin birlikte olduğu her kare bana bu kadar şirin gelmek zorunda mıydı?

Yere, Sebastian'ın yanına otururken bir yandan da, "Can, hadi yine iyisin. Teyzen harika bir şey hazırladı sana." diyordum kendimi överek. Hazırladığımda muz, şeftali, elma püresiydi. Can'ın bunu bilmesine gerek yoktu...

Can beni lafın tam anlamıyla sikine bile takmazken bense onu nasıl oturtsam diye düşünüyordum. Kucağıma mı alsam? Yere mi oturtsam? Yoksa direkt bütün işi Sebastian'a mı kitlesem?

Bu düşüncelerimi bölen Sebastian'ın sorusu olmuştu. "Yardım etmemi ister misin?" Tamam, tüm işi Sebastian'a kitlemek yerine işi bölüşebilirdik belkide.

"Evet, evet çok iyi olur." diyerek elimdeki tabağı masanın üzerine bıraktım. Ardından Sebastian ve kucağında ki Can'a döndüm.

"Nasıl yapacağız?" diye sordu bu kez. Hmm diye mırıldandım. Sanırım Can'ı kucağıma ben alsam daha iyi olurdu. Aksi taktirde benden pek haz etmediğini varsayarsak kaşığı ağzına bile sokamazdım.

Kollarımı uzatarak Can'ı kucağıma uzatmasını istedim. Dediğimi yapıp Can'ı uzattığında onu güzelce kucağıma yerleştirdim. Ağlamaması için bir sürü şebeklik yapıyordum.

Can, sen bir büyü varya... Sebastian'ın önünde bunları yapmama sebep olduğun için görüşeceğiz seninle oğlum!

Can'ın ağlamayacağına kanaat getirdikten sonra Sebastian'ı dürttüm. Dürtmemin sebebi ise Can ve bana pür dikkat bir şekilde dalmasıydı.

Hafif sersemlemiş bir tavırla, "Efendim?" diye sordu. Gözlerimle tabağı işaret ettim. "Can ağlamadan bitirelim şu işi." dedim.

Kafasıyla beni onayladıktan sonra tabağı tek eline alıp kaşığıda diğer eline aldı. Evet başlıyoruz!

Sebastian kaşığı Can'ın ağzına doğru götürürken şebekliklerime, "Aç bakalım ağzını, uçak geliyor!" diyerek devam ediyordum.

Sebastian'ın bakışları ise ben ve Can arasında mekik dokuyordu. Hafif sırıtarak kaşığı Can'ın ağzına sokmuş ve, "Ne anlatıyor yine?" diye sormuştu.

Kaşlarımı çattım. Sonra neyse dedim, yazık dedim, bulaşma dedim. Ona hiç aç ağzını, uçak geliyor denilip, zorla ağzına yemek verilmemiş ki nerden bilsin...

teni tenime ; sebastian szymańskiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin