☆|0.1

903 66 67
                                    

oy verip, yorum yaparsanız sevinirim!!!🫡

iyi okumalar,

iyi okumalar,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sebastian, ben ve İrfan Can arasında olağanüstü derece garip bir bakışma geçiyordu. İrfan Can şükürler olsun ki o cümleyi türkçe kurmuştu.

Sebastian bana bakarak, "İrfan ne demek istiyor?" diye sorduğunda sorusunu umursamadan İrfan Can'a ölümcül bakışlar atıyordum.

Bir dakika? Sebastian'da buradaydı değil mi?

Evet, evet hatta sana soru bile sordu.

Sebastian'ı cevaplamak için gergince ona döndüğüm esnada, Gözde yardım çığlıklarımı duymuş gibi yanımızda bitmişti.

"Hazırım, çıkalım mı?" dedikten sonra anca Sebastian'ın varlığını fark etmişti. "Seba, hoşgeldin!" diyerek kollarını ona sardı.

Sebastian her zaman güzel olduğunu düşündüğüm gülümsemesiyle türkçe bir şekilde hoşbuldum! dedi. Birkaç türkçe kelimeyi öğretmişti bizim çocuklar Sebastian'a, küfürler dahil...

İrfan Can, kolunu Gözde'nin omzuna atarak onun dikkatini çekmeye çalıştı. Ardından yüzündeki hiç hoşuma gitmeyen o sinsi gülüşüyle konuşmaya başladı.

"Biz çıkalım en iyisi. Sebastian ve Mina'da güzelim, güzelim baksınlar Can'a." dedikten sonra gülüşü dahada büyümüştü.

Konuyu anlamayan Sebastian ikinci kere bize tuhaf bakışlar atarken Gözde ise güzelim, güzelim ne alaka amk? bakışları atıyordu İrfan'a.

Dayanamayarak İrfan'ı omuzundan ittirip kapının dışına çıkardım. Gözde'yi de kolundan tutup kapının dışına attım.

Karı-koca bana çatık kaşlarla bakarken yanlarında duran Sebastian'ı, "Gel sende şuraya." diyerek tişörtünden çekip, içeri soktum.

Şimdi tam olarak Gözde ve İrfan dışarıda, biz ise içerideydik. İrfan'ın yüzündeki gülümsemenin aynısını takınıp gözlerimi kırpıştırdım.

"Hadi s- güle güle gidin! İyi eğlenceler!" diyerek el salladım, ardından kapıyı yüzlerine kapattım. Gayet kibarca uğurladığımı düşünüyorum, saygılar.

Oh be! diye sesli bir şekilde söylendiğimde bir anda Sebastian'ı çocuk gibi tişörtünden çekip içeri soktuğum aklıma geldi. Gözlerimi sıkıntıyla yumup elimi yüzüme vurdum. Daha ne kadar rezil olacağım bu çocuğa?

Gözlerimi yavaşça açıp Sebastian'da dolaştırdım bakışlarımı. "Kusura bakma," dedim mahçupça gülümserken, "İrfan canımı sıkıyordu."

Kafasını sallayıp, "Problem değil." derken bir yandanda gözleri etrafta dolanıyordu. Duraksayıp bakışları tekrar beni bulduğunda, "Can nerede?" diye sordu.

teni tenime ; sebastian szymańskiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin