98 13 7
                                    


...

Dosyalarla ilgilenirken odağımı kaybetmemek için akşam yemeğine gitmemiştim. Bunun acısı birkaç saat sonra midemin guruldaması ve bulanmasıyla yavaşça çıkmaya başladı.

Midem bulandığı için aç hissetmiyordum bu yüzden mutfağa gidip kendime bir şeyler hazırlama fikrinden vazgeçtim. Biraz da üşeniyordum tabii.

İçtiğim kahve yüzünden uykum da yoktu. Öyle sap gibi kalmıştım. Odada durmak daha çok canımı sıktığı için ilk gün geldiğimde sigara içmek için gittiğim nehire tekrar gitmeye karar verdim.

Acemiler için dışarı çıkma yasağı başlamıştı. Bu yüzden kafam rahat olur diye düşündüm.

Birkaç dakika sonra ormanı geçip nehire ulaştığımda bir erkeğin daha orda olduğunu gördüm..

Ondan yaklaşık dokuz-on adım ötede bir ağacın arkasında durdum ve simasını seçmeye çalıştım.

Eren'di bu. Titan çocuk.

Yasak saati çoktan başlamıştı ama yine de buradaydı. Tek başına, nehire yakın bir ağacın önüne oturmuş, düşünceli bir şekilde gökyüzüne bakıyordu.

Yavaşça yanına gittim. Geldiğimi görünce irkildi ve hemen ayağa kalkıp asker selamı verdi.

"Merhaba Kaptan Sandy!"

Kafamı sallayarak selamını aldım ve oturmasını işaret ettim. Bende onun yanına oturdum ve derin bir nefes aldım.

"Neden bu saatte burdasın Eren?"

Eren'in yüzüne bakmadan, nehiri izlerken sordum ona. Benim ona bakmadığımı görünce Eren'de yüzünü nehire çevirdi ve oturduğu yerde daha rahat bir pozisyona geçip cevap verdi.

"Odada... duvarlar üstüme geliyor gibi hissettim."

Verdiği cevapla kıkırdadım.

"Burada özgür mü hissediyorsun? Bu surların içerisinde?"

Eren verdiğim cevaba şaşırdı ve sonra kafasını hemen olumsuz anlamda salladı.

"Hayır efendim, burada da özgür değilim."

Gözlerimi Eren'e çevirdim ve elimi saçının üzerine koyup dağıttım.

"O zaman odadan neden çıktın? Burada, odada olduğundan daha özgür olduğun için mi?"

Eren gülümsedi. "Evet efendim."

Tekrar kıkırdadım ve önüme döndüm.

"Anlıyorum."

Birkaç dakika aramızda bir sessizlik olmuştu. Bu sessizliği bozan Eren'in sesiydi.

"Ceza alacak mıyım kaptan?"

Birkaç saniye cevap vermedim.

"Ben seni burada görmedim, duymadım, bilmiyorum."

Eren'in gözleri minnettarlıkla parladı. "Teşekkürler.."

Kafamı ağaca yasladım ve gökyüzünü izledim. Daha sonra aklıma sigaram geldi. Cebimden paketi çıkardım ve ağzıma bir tane aldım. Yakmadan önce paketi Eren'e uzattım.

"İster misin? Ya da içsem rahatsız olur musun?"

Eren bu rahatlığıma şaşırmıştı. Ona teklif etmem ise onu sadece daha şaşkın yapmıştı. Hemen beni geri çevirdi.

"Hayır, şey.. içebilirsiniz. Rahatsız olmam."

Önüme döndüm ve paketi geri cebime koydum. Tam kibritle sigaramı yakacakken arkadan bir ses geldi.

"Kaptan Sandy, askerinize ne güzel örnek oluyorsunuz."

Kafamı çevirmeden anlamıştım sesin sahibi. Gözlerimi devirdim ve kısık sesle bir küfür savurdum.

Bu sırada sesin sahibi yani Levi, bize yaklaşmışti ve önümüzde ayakta durup üstten bir bakış attı.

"Utanmadan bir de ona teklif ediyorsun. Ayrıca Eren, bu saatte burada olmanın cezasını da çekeceksin."

Levi keskin ve sert bakışlarıyla bakarken söyledi. Sigarayı ağzımdan çıkartıp nehire fırlattım ve ayağa kalktım.

"Lanet olsun senin yüzünden ağız tadıyla sigara içemeyecek miyim?" Gözlerimi devirirken sordum.

Levi küçümser bakışlarla bana baktı.

"Tek sorun bu mu sence?"

Levi'a ciddi ve bir o kadar alaycı bakışlarla baktım. "Evet?"

Levi cevabımla çenesini sıktı ve dişlerini gıcırdattı.

"Eren odana git. Yarın sabah yanıma geliyorsun cezana karar vereceğim." Levi gözlerini benden ayırmadan söyledi.

Bakışlarım Eren'e kaydı. Levi'a korkuyla bakıyordu. Cidden şu salak bu kadar katı olmak zorunda mıydı?

Birkaç saniye durdum ve aklıma gelen ilk yalanı söyledim.

"Eren'i çağıran bendim. Titan çocuğu anlamak ve ona göre hareket etmek istedim. Biliyorsun.. ona bu bir aylık eğitim sırasında daha farklı bir eğitim vereceğiz. Ve ben onu senden çok daha az tanıyorum."

Direkt gözlerimi hiç kaçırmadan dik dik Levi'a bakarken söyledim. Bunun bariz bir yalan olduğunu bilecek kadar zeki bir adamdı ama.. ben bu yalanı direttikçe aksini de iddia edemezdi.

Beni ve Eren'i baştan aşağı süzdü. Bende bakışları çok daha fazla oyalanmıştı. Daha sonra konuştu.

"Bunu Erwin'e anlat, ben karışmayacağım."

Levi'ın cevabına kıkırdadım ve kafamı salladım. Daha sonra bakışlarım tekrar ciddileşti.

Levi yüzünden sigaramı içememiştim. Bu daha öncede olduğu için damarıma daha çok basmıştı.

"Her neyse, siktir git."

Ettiğim küfürle Levi'ın gözleri açılmıştı. Aramızda olan birkaç adımlık mesafeyi kapattı ve üzerime eğildi.

"Bir daha söyle."

Bana meydan okur gözlerle bakarken söyledi. Bakışlarında küçümseme ve sinir vardı. Ancak bende de geri adım atacak göz yoktu.

"Siktir git."

Çenesini tekrar sıktı ve iyice yaklaştı. Nefesi yüzüme çarpıyordu ve direkt gözlerimin içine bakıyordu. Ona karşı bende dimdik duruyor ve aynı şekilde bende ona meydan okuyordum.

"Bir daha söyle."

Bana yaklaşması iyice sinirlerimi bozmuştu.

"Sağır mısın huysuz topaç? Siktir git diyorum, siktir git!" Kelimeleri bastırarak söyledim.

Levi elini yumruk yaptı. Bana saldırmaya hazırlanıyorken arkadan Eren'in endişeli sesini duyduk.

"H-hey Kaptan Sandy, Kaptan Levi. Yapmayın lütfen. Hey!"

Eren'in sesiyle dikkati dağılan Levi'i göğsünden sertçe ittim ve üstüne yürümeye başladım.

"Bir daha, bana böyle yaklaşmaya cesaret bile etme. Duydun mu ihtiyar, tekrarlıyayım mı? Bir daha olmayacak!"

Sinirle sesimi biraz yükselterek söyledim. İşaret parmağımla göğsüne bastırdım.

"Benimle dalga geçmeye çalışma. Bana emir vermeye de çalışma. Rütbemiz bile aynıyken kendini benden üstün de görme. O Erwin'e de çok güvenme, ben onu senden çok daha uzun süredir tanıyorum. Anlıyor musun ihtiyar? Bunu da tekrarlıyayım mı?"

Levi'ın gözleri ateş saçıyordu. Kaslarını sıkmaktan tüm damarları belirginleşmişti. Bu görüntü karşısında irkilsemde geri adım atmamıştım.

Levi göğsündeki elimi sertçe ittirdi ve dişlerinin arasından konuştu.

"Seni öldüreceğim."

Tamamen ciddi bir şekilde ona baktım ve bir adım geri çekildim.

"Denesene."

...

bi' oturun yerinizde be.

𝐬𝐢𝐠𝐚𝐫𝐚 // 𝐥𝐞𝐯𝐢 𝐚𝐜𝐤𝐞𝐫𝐦𝐚𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin