1.Bölüm

167 9 10
                                    

-Dile Kolay,Kalbe zor-
6 Kasım, 1540, Kafkasya
——————————————
Sabahın daha ilk saatlerinde pencereden gözüme sızan Güneş ışıkları sayeside uyandım. Her ne kadar gözlerimin içine kadar süzen ışık beni rahatsız etsede kendi irademle uyanmış olmanın mutluluğunu yaşıyordum. Yavaşça yatağımdan kalktım. Kendimi nedense çok heyecanlı hissediyordum. Allah sonumuzu hayır etsin.

O sırada cariyeler yanıma geldiler.

Cariyeler 4 kişilerdi üstlerinde renkli renkli kıyafetler ve tokalar vardı sabahıma renk gelmişti sanki.

"Gökçe hatun günaydın sıcak suyunuz ve havlunuz."

"Teşekkürler Aysima"

Besmele çekerek yüzümü sıcak su ile yıkadım. Özellikle gözlerimi ovarak bilincimi uyandırdım. Ardından havluyla yüzümü kuruladım. O sırada gelen başka bir hatun bir kaç kıyafet çıkardı.

"Bugün beyaz giyinmek istiyorum"

"Tabikide Gökçe hatun"

"Çekilebilirsiniz"

Eğilip arkalarını dönmeden kapıdan çıktılar.
Kafamı hafifçe sallayarak sabah mahmurluğunu üstümden atmaya çalıştım.
Bende onlar çıktığından mütevellit beyaz aralarında altın rengi işlemeli elbisemi giydim. Onun üstüne ise altın rengi kaftanımı giydim.

Böylece hazır oldum ve ailecek Cuma kahvaltısı etmek için babamın odasına doğru yol aldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Böylece hazır oldum ve ailecek Cuma kahvaltısı etmek için babamın odasına doğru yol aldım. Odadan çıkmadan  önce ise başıma takmak için bir beyaz şal aldım.

Saçlarımın yarısı ve göğüslerimi kapattığına emin oldum.
Babamın odası bana yakın olan odalardan biri olduğu için hemen geldim. Muhafızlar bana bakmadan kapıyı açtılar.

Odaya girdiğimde eğildim. Tabikide abartılı bir şekilde değil hafifçe dizlerimi eğmiştim sadece. Nefret ettiğimi tahmin edebilirsiniz dizlerimi ağrıtıyordu.

"Hayırlı Sabahlar baba kimse teşrif etmemiş halen"

"Hakkın var kızım. Gel yanıma otur Gökçe'm onlar şimdi teşrif ederler"

Babamın bu sözlerinden sonra babamın yanındaki mor mindere oturdum.

"Bugün Cuma namazına gideceksin değil mi baba? Sultan Süleyman'ın buraya av için geleceğini duydum."

Çarşıya indiğimde duyduğum kulaktan duyma bilgilerin gerçeğini öğrenmek istemiştim. Sultan Süleyman'ı hatırlıyordum lakin kesik kesik.

"Doğru duymuşsun Gökçe'm. Oğlu Şehzade Mehmet ile av için buraya gelecekler."

Şehzade Mehmet bildiğime göre Sultan Süleyman'ın 2. Şehzadesiydi. Ağabeyimin anlattığına göre önceden bizi ziyarete gelmişler.

"Sultan Süleyman bana mektup yazdı senide görmek isterlermiş. En son sen 5 yaşındayken gelmişlerdi. Şehzade Mehmet ile birlikte hatta şehzade Mehmet seni kucağına alıp sevmişti. O günler artık çok eskilerde kaldı. Benim küçük kızım artık 15 yaşında bir hanım artık."

Ruh-u RevanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin