Oylarımızı unutmayalımm🤍
Bu arada aldığım ani kararla Gökçe şu an 17yaşında Mehmet ise 19 Bunu bilerek okuyun zaman atlaması falan yok baştan beri 17-19gibi hayal edinn🤍
Sensedim.
Ama keşke sonumuz olmasaydı böyle.
İki gün geçmişti. Hünkarımızın yanına gittiğimde bana gitmemizi istemediğini söylemişti. Ben ise onu kibarca reddetmiştim.
Mustafa çokça yanıma gelmeye çalışsada onunla asla görüşmemiştim.
Şu an ise ağabeyimle arabada çalkalanıyorduk. Son kez Mehmet'le görüşmemiştim.
"Bir daha İstanbul'a gelmem herhal."
"Lütfen ağabey. İki günde ruhum çekildi."
Abim kıkırdadığında sessizlik bir süre daha devam etmişti.
"Ne düşünüyorsun ağabey geri dönmeyi falansa hiç düşünme."
"Hiç öyle Musa ile Hüma'yı düşünüyorum."
Bir anda içimi kaplayan sıcaklıkla onları çok özlediğimi fark etmiştim.
Lakin bir anda bedenimin sallanmasıyla araba durmuştu. Hızlıca bakışlarımı ağabeyime çevirdiğimde ağabeyimde bana bakıyordu.
Kapı hızlıca açıldığında ağabeyim beni hızlıca kolumdan tutup arkasına doğru çekti.
"Murat Bey."
Adam bize bakarken susmuştu.
"Devam etsene!"
"İsyan çıkmış. Daryal Sarayı yanıyor. Yollar kapatılmış ne yapacağız."
Ne?
Hüma ve Musa!
"Ağabey Hüma ve Musa orada!"
Ağabeyim bana yanıt vermemişti.
"Orman yolu açık mı?"
"Açık efendim."
"Biz iniyoruz siz de arabadan çekilin."
"Ama-"
"Aması yok ağa arabayı sarayda yanmış gibi göstereceksin yoksa keklik gibi avlarlar hepimizi."
"İzninizle."
Adam gitmişti.
"Ne diyorsun ağabey ne yapacağız?"
"Sen de dün doğmuş gibi konuşma Gökçe yolu biliyorum yürüyerek gideceğiz. Ormanda kimsenin bilmediği bir yer vardır."
"Sen öyle diyorsan."
"Hadi gel."
Ağabeyim üstündeki pahalı eşyaları çıkarmıştı. Bende gerdanlığımı bırakmıştım.
Gözüme Mehmet'ten hediye gelen şal takıldığında hızlıca onu alıp arabadan ağabeyimle atlamıştık.
Ağabeyim elini uzattığında hiç sorgulamadan elini tutmuştum. Gözünü hızlıca etrafta gezdirip son kez ağalara gitmeleri için işaret vermişti. Ağalar hızlıca saraya sürdüğünde en son atları arabadan uzaklaştırdıklarını görmüştüm.
"Hazır mısın?"
Başımla onu onayladığımda hızlıca koşmaya başlamıştık.
Hala tam iyileşmemişti ayağım lakin koşabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan
Fiksi SejarahKafkas bir kız olan Gökçe Hatun. Osmanlı tarafından yönetilen Kafkasya bölgesinin binevi prensesiydi. Kafkasyaya avlanmaya gelen şehzade ve padişahın pusuya düşürülmesiyle onları kurtarmıştı. Kaderlerinin birleşeceğini her ikiside bilmiyordu. --