Kimsin Sen?

20 14 21
                                    

Bu bölümü de bu akşam yayınlıyorum, hayırlısı...

İyi okumalar efendim.

:)

.

"Sara, artık kapıyı açar mısın kızım?" Kapının ardından gelen tanıdık sese aldırmadım. Neredeyse yarım saattir yorganımın altında, tekrar aynı rüyayı görmek için uyumaya çabalıyordum. Omzuma dokunan elin kime ait olduğunu bilmem gerekiyordu.

"Sara aşağı gelmen lazım, yemek yemedin ballı turtam." Umrumda değildi. O rüyayı tekrar görecektim işte.

"Okula geç kalıyorsun kızım."

"Hadi bal peteğim."

"Sara?" Babam bıkmadan seslenmeye devam ediyordu.

"Kızım?"

Sonunda dayanamayıp yorganımı üstümden savurarak attım. Gardrobuma ilerleyip okul üniformalarımı üstüme geçirdim. Hemen odamın yanındaki banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra saçımı da tarayıp tamamen hazırlandım. Bugün makyaj yapasım yoktu. Yüzümü yıkamaya bile zor ikna olmuştum.

Odamın kapısına ilerleyip hızlıca açtım. Hâlâ karşımda dikilen babama karşın kıkırdayıp söze girdim.

"Ne yapıyorsun burada, baba?" O da gülmeye başladı.

"Kaç kere sana seslendim, duymadın mı kızım?" Babama her ne kadar öfkeli olsam da bana değer verdiğini hissettirdiği zamanları seviyordum.

"Kulaklığımı takmıştım, kusura bakma babacığım, duymamışım." Birazcık yalandan kim ölmüş?

Hem, sabah kalkar kalkmaz odama kendimi kilitleyip, asılsız teorileri ve kaynağı bile belli olmayan rüya yorumlarını araştırdıktan sonra bir de mümkünmüş gibi aynı rüyayı tekrar görmek için yarım saat boyunca yorganın altında kaldığımı öylece söyleyemezdim sonuçta, değil mi?

Böyle söyleyince de amma saçma gelmişti. Belki de öyleydi.

"Ah, bal böceğim. Ben de aramızda bir sorun var sandım. Gelip de öyle bir soru sorunca..." Bir de bu vardı, babamın balla ilgili hitap sözcükleri.

Karşımda endişeli bir halde cevap beklerken konuşmak yerine başımı "hayır" anlamında sallayıp gülümsedim. O da daha fazla oyalanmamam gerektiği hakkında birkaç nasihat verdi ama hiçbirini dinlemedim.

Mutfakta yaptığım kahvaltımı hızlıca bitirmek için aceleci davranıyordum. Tost ekmeğimin üzerine sürdüğüm çilek reçeliyle nihayet keyfim yerine gelmişti.

"Enfes..." Son lokmamı da yutarken mırıldanıyordum

Kahvaltımın üstüne güzel de bir kahve içip babamla vedalaştıktan sonra evden ayrıldım. Özel şoförlerimiz olacak kadar maddi bir gelirimiz yoktu ama babamın asistanı beni her gün okula bırakıyordu.

Bugün de bahçede bekleyen arabaya ilerleyip arka koltukta yerimi aldım. Kısa bir selamlaşmadan sonra arabada uzun bir sessizlik hüküm sürdü. Ben de bu sayede kendi köşeme çekilip bol bol düşünme fırsatı buldum.

Bugün sınav haftamızın ilk günüydü ve benim kafam mümkünmüş gibi daha da dağılmıştı. Bildiklerimi unutmaktan korkuyordum, düşük not almaktan ve otoritemi sarsmaktan.

Evet, okulda herkese nazik davranan, tüm notları yüksek olan ve kimsenin istemeyeceği sıkıcı projelerin sorumluluğunu üstlenen o kız konumundaydım. Herkes beni böyle bilir, böyle tanırdı.

ÇİFT SIFIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin