Giriş

65 8 78
                                    

Loş ve sessiz çalışma odasının sessizliği kapının çalınmasıyla bozuldu. Masasında oturan orta yaşlı kendini okuduğu evraklara vermiş huysuz adam, bozulan huzuruyla kafasını kaldırdı. "Gir!"

Kapıyı ürkekçe açan acemi stajyer elindeki dosyalarla yavaşça içeri girdi. Şimdi kendisine bakan huysuz patronuna geciktirdiği dosyaları uzatıyordu. "Gecikme için üzgünüm efendim ama sizi temin ederim bu sefer ihtiyacınız olan her şeyi getirdim."

Duydukları karşısında geniş bir gülümseme ile genç adamın, masasına dosyaları bırakışını izledi. Hemen ardından bırakılanları keyifle incelemeye başladı. "Bu yeterli, çıkabilirsin."

Şimdi tamamen dosyalarına gömülmüştü. Genç adam sesini çıkarmadan odadan çıktığında adam hala keyifliydi. "Sonunda sizi buldum," elindeki dosyaya bakarken hızla üzerindeki resmi kaptı ve incelemeye başladı iyice hafızasına kazınması için. "Benim için oldukça faydalı olacaksınız ve araştırma ekibi için..."

Kapının tekrar çalınması adamın dikkatini dağıttı ve yarı homurdanarak bağırdı. "Gir çabuk!"

İçeri dik duruşlu, sert görünümlü başka bir adam daha girdiğinde yavaşça yerinden kalktı. "Benim için yeni bir şeylerin var mı Mortimer?" Adam yavaşça karşısındaki koltuklardan birine oturdu ve tek kelime bile etmeden bir puro çıkarıp yaktı. Daha sonra bir tane de diğerine ikram etme zahmetinde bulundu.

Kendisine uzatılan sigarayı reddedemeyen patron yavaşça arkasına yaslanıp kendi purosunu tüttürmeye başladı. "İşler nasıl? Yeni bir gelişme var mı?"
"Üzerinde çalışıyoruz. Saha ekipleri oldukça yoruldu ama..."

İfadesinden ne söyleyeceğini anlamak zordu Mortimer'ın. Ama oldukça ciddi olduğu zaten anlaşılıyordu. "Daha fazla geyik ölüsü bulduk ama bu yeterli bilgi sağlamıyor ve son kayıptan beri adamlarım bu işe eskisi kadar sıcak bakmıyor ne yazık ki."
"Yani yeni bir şey yok? Buraya bunu söylemeye mi geldin? Senin yerinde olsam gösterecek yüzüm olmazdı." Son lafını tükürürcesine söylemişti patron ama Mortimer bundan gram etkilenmemiş gibi görünüyordu. Muhtemelen uzun süredir bu tiplerle çalışmaya alışmıştı ama kayıtsızlığının sebebi bu da değildi. "Birini bulduk," bu sözle patronun ilgisini tekrar kazanmıştı. "Eski bir orman bekçisi ama şimdi görsen bunamış bir deli olduğunu düşünürdün..." Mortimer düşüncelere daldığında oda sessizliğe büründü. Bir süre öyle oturduktan sonra patronu yavaşça başını ona doğru çevirdi.

"Sence bunu o mu yaptı?"

"Sanmam, bence sadece kurbanlardan birinin son anlarını gördü. Ama neden gitmesine izin verdiğinden emin değilim... Belki onu fark etmedi bile?" son sözleri soru sorar gibi çıkmıştı. Oda tekrar sessizliğe büründüğünde Mortimer purosunu çoktan bitirmiş ayağa kalkıyordu."Hala bundan vazgeçmeyeceksin değil mi?"
"Hayır, bunun için paramı ve yıllarımı harcadım. Öylece elimden kaçmasına izin veremem." bu duydukları huysuz ama inatçı olan patronu vazgeçirmeye yetmemişti.

Mortimer sadece omuz silkmekle yetindi cevap olarak. İkisi el sıkışıp vedalaşırken Mortimer son ve tek bir şey söyledi. "Hırslarının kurbanı olma eski dostum."
Tekrar masasına dönen patron şimdi tekrar dosyalara bakıyordu. Yavaşça bıraktığı resmi geri eline aldı. "Umarım bu sefer işe yarayacak." ve telefonunu alıp bir numara çevirdi.

* * *

Karanlık ormanda yürüyen avcı görünümlü bir grup ağır adımlarla ilerlemeye devam etti. Sert görünüşleri içlerine salınan ölüm korkusunu gizliyordu. Aradıkları şey her neydiyse hem onu kaçırmamaya hem de üzerlerine çekmemeye dikkat ediyorlardı.

"Bakın başka bir tane daha!" gruptan biri diğerlerine seslendiğinde diğerleri sessiz olması için ona sertçe baktılar. "Derdin ne senin, av olmak mı? Bari bizi peşinde sürükleme."

"Hadi ama o daha yeni biraz anlayış göster."

"Anlayış? Bunu bizi yakaladığında öldürmemesi için yalvarırken o iblise söylersin."

Tartışmalarını bölen sessizliğin içinden başka bir ses duyulduğunda hepsi donup kaldı.

"Bunun yerine ruhunuzla bir anlaşma ortaya koymak benim için daha ilgi çekici olurdu."

Ellerindeki silahları karanlığa doğrulttuklarında hepsi enselerine yapışmış ölüm korkusunu sonuna kadar hissettiler.

Belli ki o da bunu hissetmişti ki kendini göstermek için yavaşça açığa çıktı. Siyah teni ve bununla uyum sağlayan koyu renk saçlarıyla sanki karanlıkla bir bütün oluşturmuştu. Karanlıkta parıldayan kırmızı gözleri büyük bir kurnazlıkla karşısındaki insan grubunu inceliyordu. Bunun dışında giyimi normal bir insanın şık diye adlandırabileceği cinstendi. Hatta uzaktan bakıldığında kibar bir beyefendi görünümü sunuyordu.

Adamlardan biri kahkahayı patlattığında diğerleri şokla ona bakıyordu. Gülmeyi bıraktığında nihayet "Demek şu meşhur iblis sensin? Ben daha korkunç bir yaratık bekliyordum. Söylesene kurbanlarını nasıl parçalıyorsun? Çatal bıçak kullanarak mı?"
Sözleri üzerine tüm ekip karşılarındaki varlığa odaklanmış sanki bir şey yapmasını bekliyorlardı.

"Son baktığımda insan eti yemiyordum. Dürüst olmak gerekirse çilekler kulağa daha lezzetli geliyor." en geniş gülümsemesiyle bunu söylerken onları incelemeye devam etti. "Ayrıca sizinle kibarca konuşan birine silah doğrultmanın pek kibarca olmadığını hatırlatmalı mıyım?"

"Ah tabi silahları bırakalım ve sen bizi kibar konuşmanla öldür."

"D-20, yeter! Görevinde ciddi ol!" grubun lideri olan kadın sonunda sessizliğini bozarak adama doğru bağırdı ve daha yakınına giderek kulağına doğru "Patron bu görevi çok önemsiyor ve eğer tek bir hata bile olursa..."

"Anladım efendim."

Kadın onaylarcasına başını salladı. Sonra dönüp kızıl gözlerle yüzleşti ve ancak o zaman onun kendilerini sabırla dinlediğini fark etti. Ancak asıl ilgisini çeken yanında eski model sıra dışı bir telefon bulundurmasıydı."Kendini tanıt!" diye bağırdığında ahizeyi yavaşça kulağına götürdü. Herkes garip bir şekilde onu izliyordu.

"Büyük bir zevkle, zaten bu ismi bir daha unutabileceğinizi sanmıyorum, adım Wally bu sevimli ormanda sevgili Evimle birlikte yaşıyorum. Ama anlaşılan siz insanlar bundan rahatsızlık duyuyorsunuz, oysa ben sadece anlaşmak istiyorum."

Wally bir adım daha yaklaştığında kadın aynı şekilde bir adım geriledi."Sana nasıl güvenelim? Bizi kandırmadığını nereden bilelim?"
Buna karşılık Wally sadece güldü. "Aynı şekilde benimde size güvenmemem gerekir. Ne de olsa buraya beni aramaya gelen sizsiniz..."

Kadın derin bir nefes aldı ve cesaretini toplayıp ona bir kaç adım yaklaştı. "Biz silahlarımızı bırakacağız ve sen de bir iyilik yapıp bizimle geleceksin. Senin için yeterince uygun mu Wally?" Wally'nin gülümsemesi genişledi ve cevaben elini uzattı "Tabii, bana misafirperver davrandığınız ve kurallarıma uyduğunuz müddetçe..."

Kadın tereddütlü bir şekilde elini sıktı ama yaptığı yanlışın ancak daha sonra farkına varacaktı.

Ve çilekli son🍓🍓🍓 Üzgünüm bunu yapmazsam olmazdı, yani çilek şeytanına büyük saygı duyuyorum ve elbette yaratıcısına. [Not: Dark/Evil Wally tiktokta @krunch'a aittir]
Umarım yakın zamanda diğer bölümleri de yayınlarım. Şimdilik bu kadar ve kendinize dikkat etmeyi unutmayın! 💕

THE DARKFALL: Confidence Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin