1. Bölüm: Alacakaranlık

43 7 75
                                    

"İşte bu yüzden..." genç kız yerinde sekerek yanındaki adama ne kadar heyecanlı olduğunu belli etmeye çalışıyor, bir yandan da sanki onu ikna etmeye çalışıyordu. "Birlikte ormana gitmeli ve güzel uzun ve oldukça sakin bir yürüyüş yapmalıyız. Kulağa harika gelmiyor mu? Eminim sen de isterdin."

Adam bir elini kızın omzuna koyup onu susturduğunda kız neredeyse onu ikna etmeyi başardığını düşünecekti. Adam derin bir nefes aldı. "Lillie sana daha önce de söyledim. Biz o ormana gitmiyoruz, sen bir daha o adamlarla görüşmüyorsun ve lütfen bu konuyu bir daha açma."
"Ama Andy sen de merak etmiyor musun? Teklifi ilk aldığında ne kadar heyecanlandığını gözlerinde gördüm! Onlar bunun için bizi seçtiler çünkü..."
"Lillie yeter dedim! Bak bu iş göründüğü kadar basit değil ya da senin zannettiğin gibi-"

Andy ne söylediğini fark ederek birden sustu. Şimdi özür dilercesine Lillie'ye bakıyordu.
Kızın yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Derin bir iç çekti ve uzaklaşmadan önce adama baktı. "Haklısın bu bir çocuk oyunu değil. Ya da çocukken anlattığımız hikayeler gibi..."

Durdu ve eski günlerin verdiği nostalji ile gülümsemesi genişledi. Siyaha yakın kahverengi gözlerinde geçmişin izleri beliriyor sonra tekrar aynı hızla kayboluyordu.

"Biliyor musun, belki de bu konuda seni çok rahatsız ediyorum..."

"Belki mi? Biraz mı? Dur bir düşüneyim, son bir haftadır neredeyse her gün bu konu hakkında tartışıyoruz. Sabah günaydınından sonra başlıyorsun ve akşam yatana kadar bundan ve çocukken yaptığımız keşiflerden bahsedip duruyordun."

Lillie, Andy'i dinlerken kıkırdamaya başlamıştı bile. Şakalaşmak maksadıyla omzuna vurdu. "Evet ama itiraf et geçmişten bahsetmek senin de hoşuna gidiyor. Sen, ben ve Sammy birlikte oldukça iyi vakit geçiriyorduk sonuçta."

"Bak buna bir sözüm yok işte. Sen ve Sammy her zaman ürkütücü şeylerden hoşlanırdınız. Kamp için ormana her gittiğimizde de aynı efsaneyi anlatıp birbirimizi korkutmaya çalışırdık."

Bu sefer hatıralara dalan Andy idi. Biricik kız kardeşi ve en yakın arkadaşlarıyla oluşturdukları üçlü, zamanında yaşadıkları mahallede popülerliklerini arttırmış aynı zamanda pek çok insanın sevgisini kazanmışlardı. O zamanlar henüz çocuklardı belki ama şimdi daha iyi anlıyordu her şeyi Andy. "Bak Lillie o günler geride kaldı ve biz artık daha olgunuz. Böyle bir saçmalıkla vakit harcayamayız."

Ama kız başını inatla sağa sola salladı ve aynı zamanda açık uzun ve düz kumral saçları dağıldı.
"Hayır Andy yanılıyorsun. Bu saçmalık değil gerçek, bize kanıtlar sundular değil mi?"
"Evet ama buna ne kadar inanılabilir. Alt tarafı aptal bir kaç fotoğraf ve net bile değillerdi."
"Hayır Andy, bunlar yalnızca benim gördüklerim. Eminim sana daha fazlasından bahsetmişlerdir!"
"Belki evet belki hayır; bu, bu işi kabul ettiğim ya da edeceğim anlamına gelmiyor."

Kızın sabrı artık iyice taşmıştı, telefonunu çıkardı ve hızla birini arayıp telefonu kulağına götürdü. Andy ona anlam veremez bakışlar atıyordu. "Kimi arıyorsun?"
"Sammy. Madem sen gelmiyorsun ben de onunla birlikte giderim. Aslında yalnız da gidebilirdim ama bu muhtemelen çok sıkıcı olurdu..."
"Telefonu kapat Lillie benle veya bensiz, oraya gitmiyorsun. Bu kadar."

Lillie sinirlenmişti ama buna rağmen telefonu kapattı ve arkasını dönüp odasına doğru ilerledi.
Andy şimdiden pişman olduğunu hissediyordu, Lillie'nin kendisini anlamasını umdu. Ancak kız kardeşine söylemediği şeyler vardı. 'Bilseydi böyle davranmazdı.' diye düşündü bir an ve derin bir iç çekti. Ardından dışarı çıkmak için hazırlanmaya koyuldu.

* * *

"Konuştunuz mu yani? Sen de onu haklı buluyorsun... Sam durumun farkındasın değil mi? Tanımadığımız bir topluluk ya da her neyse bir şekilde bize ulaşıyor. Nasıl oldu bilmiyorum ama bir şekilde günlüğü de biliyorlar ki ben bunu Lillie'den bile saklıyordum."

THE DARKFALL: Confidence Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin