4.3K 471 220
                                    

⟨ ۝ ⟩

Evet, Hyunjin ve Felix'in tanışmaları, aşırı romantik aşk hikayeleri gibi olmamıştı. Henüz aralarında aşk denilebilecek kadar güçlü bir duygu bağı da yoktu. Ama gel gelelim ki geçirdikleri o gece, ikisinde de unutulmaz izler bırakmıştı.

Hyunjin, bir omeganın kokusundan bu kadar etkileneceğini, ilişkide olmasa bile böyle öpüp koklayacağını, hatta seviştikten sonra onu bir daha görmek isteyeceğini tahmin etmezdi. Ama o geceyi düşündüğünde...

Felix'in beyaz tenini, dokunduğunda ipeğe dokunuyormuş gibi yumuşacık hissettiren cildini, ince belini, pembe göğüs uçlarını unutamazdı. Yanaklarının nasıl kızardığını, zevkle inlerken çıkarttığı tatlı sesleri, Hyunjin her gittiğinde kalçasının sallanışını, yüzüne düşen sapsarı saçlarını, çillerini, dudaklarını...

Onun göğüslerinde gezen dilinde kalan tadı, cildine dokunduğunda avucunun içine gelen hissi, nefesini çıplak teninde hissettiğindeki ürperişi uzun bir süre unutamazdı. O omeganın kokusunu bir daha duyma arzusu, zaman geçtikçe daha da bastırılamaz oluyordu.

Felix içinse... Hyunjin'i unutmak daha zordu. Zor anda kaldığında onun imdadına hemen yetişmiş, o alfa...

Bir alfa, bu durumdaki bir omegayı gördüğünde tek düşündüğü şey onu olabilecek kadar kullanmaktır, ama bu adam öyle yapmadı. Evet Felix kendinde değildi belki, sarhoştu ama yine de her şeyi hatırlıyordu, söylediği kelimeler bizzat ona aitti.

Hyunjin onu kullanmadı. Felix ne kadar istiyorsa o kadar, nereye istiyorsa oraya dokundu. En ufak bir kızarıklık bırakmadan, Felix'in hayatına saygı duyarak sevişti. Tüm gecesini, Felix'e vermek için uğraştı. Kibarca konuştu, onu tatmin etti. Söyledikleri için Felix'i suçlamadı, onu işaretlemedi ya da kendilerine geldiklerinde, onu kendisine mahkum etmedi. Ne kötü bir söz, ne ters bir tavır...

Hele ki vücudu...

Uzun boylu, uzun saçlı, boncuk gözlü, ateş gibi sıcak bir adamdı. Kalın dudakları, çekik gözleriyle, bir Yunan tanrısını bile kıskandıracak yakışıklılıktaydı. Taş gibi bir vücudu vardı. Göğüs kasları, karnı, baldırları, kalçası... Her dokunuşta bir taşa dokunuyormuş hissi uyandırıyordu, sıcacık bir taşa. Nasırlı parmakları, damarlı kolları, büyük aleti, okyanus gibi kokan feromonları, her türlü açıdan mükemmeldi...

Felix geceyi geçirdiği bu adamın kollarında uyuya kaldığında, uyandığında Hyunjin'i yanında görmeyeceğinden emindi. Çünkü alması gerekeni alan hiçbir alfa, evli olmadığı birinin yanında uyanma sorumluluğuna sahip değildi. Ama Felix uyandığında, hala fırın gibi sıcak adamın kollarındaydı. Birbirlerine sarılmışlardı, Hyunjin'in göğsü yavaş yavaş inip kalkıyordu.

Temizdi. Hem kendisi, hem oda, hem de kıyafetleri. Böylesine ilgili, böylesine düşünceli olan bu alfa... Onun alfası olsa, hiç fena olmazdı...

⟨ ۝ ⟩

Pazar günü, yine Hwang ailesinin evinde erken bir kahvaltı toplantısı vardı, her günkü gibi. Sessizlik içinde yemeklerini yerken, alışılanın dışında bir durum gerçekleşti. Babasının sözleri sessizliği bozdu. "Bugün işin var mı?"

Hyunjin'le konuşurken bile, Hyunjin'in yüzüne bakmıyordu. Hyunjin de aynı şekilde istifini bozmadı, yemeğini yemeye devam ederek cevap verdi. "Evet."

Kimse, bir daha ağzını açmadı. Bu çok uzun (!) konuşmanın akabininde yemek yendi, yemeğin ardından herkes bir yerlere dağıldılar.

Hyunjin hazırlanmak için odasına giderken, Jih peşinden koştu. İçeri girdikten sonra kapıyı arkasından kapattı, heyecanla abisinin yatağının üzerine zıpladı.

Omega Loves His Alpha | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin